Kıymetli okurlar, bugün Çanakkale Deniz Zaferi’nin 105. yılını idrak ediyoruz. Çanakkale Deniz Zaferi nedeniyle TÜRKGÜN tarih sayfamızda çok değerli bir arkadaşımızı ağırlayacağız: Dr. Zekeriya Türkmen. Dedesi Kamalıoğullarından Osman oğlu Salih Çavuş, Gelibolu’yu al kanlarıyla vatanlaştıran “Şehitler Alayı” olarak tarihe geçen 57. Piyade Alayı’nın bir kahraman neferi olan Zekeriya Türkmen hocamız, Osmanlı Devleti’nin son dönem tarihi, Milli Mücadele, Atatürk ve Türk askeri/ harp tarihi alanlarında çok başarılı çalışmalara imza atmış, değerli bir akademisyen, asker tarihçimizdir. Burada okuyacağınız çok önemli Çanakkale Deniz Zaferi çalışması Dr. Zekeriya Türkmen’in Berikan yayınevi tarafından yayımlanan Çanakkale 1915: Türk Ordusunun Kara ve Hava Harekâtı (Ankara, 2007) isimli eserinden alınmıştır. Kendisine teşekkür ederim.

XIX’uncu yüzyılda Avrupa’daki büyük devletler arasındaki siyasi, ekonomik ve askeri rekabet, ülkeleri XX’nci yüzyılın başlarında büyük bir savaşa doğru sürüklemiş; İngiltere, Fransa ve Rusya “Hasta adam” sıfatını yakıştırdıkları Osmanlı Devleti’ni parçalama ve paylaşma girişimini başlatmışlardır. Toprakları, yaklaşan savaşta açık hedef olan Osmanlı Devleti başlangıçta İngiltere ve Fransa ile düşündüğü ittifak gerçekleşmeyince, bu durumda doğal ve zorunlu olarak İttifak Devletleri safına yönelmiş; Almanya ile 2 Ağustos 1914 tarihinde gizli bir anlaşma imzaladıktan sonra ordularını seferber duruma geçirmiştir. Dört yıl süren bu acımasız savaşta Türkler, pek çok cephede savaşmak zorunda kalmıştır. İşte bu cephelerden en önemlisi ve Türk’ün millî hafızasında derin izler bırakmış olanı Çanakkale cephesidir.

GELİBOLU CEPHESİ NEDEN AÇILDI?

XX. yüzyılın başlarında önemli bir küresel güç olan Büyük Britanya Krallığı, tüm dünyadaki etkisini daha da genişletmek düşüncesinde idi. İngiliz Savaş Kabinesi, Boğazlar çevresi ve İstanbul üzerine girişilecek bir harekât ile Osmanlı Devleti’ni en kısa yoldan savaş dışı bırakmak ve böylece Süveyş Kanalı ile Hindistan yolu üzerindeki Türk baskısını kaldırmak; Rusya ile doğrudan temas kurarak, yapılacak yardımlarla onun savaş gücünü beslemek ve tarafsız Balkan ülkelerinin ve İtalya’nın tereddütle- K rini gidererek, onları İtilaf Devletleri tarafına çekmek amacıyla, Çanakkale Boğazı’na saldırı kararı almış, bu karara 28 Ocak 1915’de Fransa da dahil edilmiştir.

Büyük harpten sonra kaleme alınmış olan İngiliz Resmî Harp Tarihi, Çanakkale cephesinin açılma gerekçelerini özetle şöyle açıklamıştır: …Düşmana karşı üstünlüğü ele geçirmek için, Rusya’nın sonsuz insan gücünden yararlanmak gerekiyordu. Bunun için donatım, silah, cephane ve malî yardıma ihtiyacı vardı. Boğazlar açılmadıkça Rusya’ya gerekli yardım sağlanamayacak ve büyük askerî gücü olan Almanya’yı yıkabilecek gerçek biçimde iş birliği yapmak imkânı bulunmayacaktı. Bu harekâtın başarıyla sonuçlanması durumunda, elde edilebilecek siyasî sonuçlar çok değerliydi. Mısır tehlikesi ortadan kalkacak, Balkanların üçlü anlaşmaya alınması sağlanacak, Arapların çekingen durumlarına ve İtalyanların kuşkusuna son verilecekti. Boğazların açılması ayrıca ekonomik yararlar sağlayacaktı. Rusya’nın yiyecek ve yem depoları Akdeniz’e boşalacak, Batı devletlerini korkutan yiyecek sorunu çözümlenecekti. Üstelik Çanakkale Boğazı açılmadıkça Rusya’nın taarruza geçme ihtimali çok azalmıştı.

Osmanlı Genelkurmayı (Erkân-ı Harbiye-i Umumiye Riyaseti) yetkilileri ise Çanakkale cephesinin açılma gerekçelerini şunlara dayandırmıştır: Ruslara cephane, silah, araç ve gereç yardımı yapabilmek için yolu açmak, Avrupa ile Asya arasındaki Osmanlı ulaşımını keserek sonuçlarından yararlanmak, İstanbul dolaylarından öteki harekât alanlarına asker sevkine engel olmak, savaşın bir an önce bitmesi için Türk hükûmetine Çanakkale cephesinden baskı yapmak, tarafsız Balkan devletlerini üçlü anlaşmaya katılmak zorunda bırakmak.

İngiliz harp tarihi yazarlarından Ospinal Oglander ise, Çanakkale cephesinin Rusya Çarlığının istekleri üzerine açıldığını belirtir. Halbuki, Çanakkale cephesinin açılması Oglander’in yorumlarının aksine Rusya’nın yardım isteğinden çok önceleri, yani 13 Eylül 1914 ve Kasım 1914’de düşünülmüş, fakat, çeşitli sebeplerden dolayı uygulamaya konulamamıştır. Bir başka Batılı yazar H. W. Wilson ise; “...(İtilaf Devletleri) Bağlaşıkların Boğazları açarak Ruslara silah ve cephane göndermek ve Almanları yenmek konusundaki düşünceleri hayallerden oluşmuştu. Çünkü, Bağlaşıkların elinde bu iş için cephane yoktu. Öyle ki, kendi cephelerindeki birliklerin silah ve cephanesi de eksikti.” diye açıklamada bulunmaktadır.

Bu yorumlardan çıkan sonuca göre, İngilizler; “Boğazları açarak, Rusya’nın sonsuz insan gücünden yararlanmak, -müstemlekeleri- Mısır’ın ve Hindistan’ın İngiltere egemenliğinden koparılmasını engellemek, Balkan devletlerinin İttifak Devletleri safına geçmelerine engel olmak, Arapların çekingen tavırlarına ve İtalyanların kuşkularına son vermek, ekonomik açıdan Karadeniz’de kapalı kalan 120 parça ticaret gemisinin serbest kalıp Akdeniz’e çıkmasıyla Rusya’nın tahıl ambarlarından İtilaf Devletlerinin yararlanmalarını sağlamak, en önemlisi de Osmanlı Devleti’nin stratejik noktalarını ele geçirerek başkentini tehdit edip savaş dışı kalmasını sağlamak” gibi gerekçeleri ileri sürerek Çanakkale cephesini açmışlardır. Aslında, Çanakkale cephesinin açılmasındaki siyasî nedenlerin en başında, her ne kadar açıkça belirtilmekten kaçınıyorlarsa da İngiltere ve Fransa’nın Rusya’dan önce harekete geçerek, İstanbul ve Boğazların kontrolünü ele geçirmek fikri yatıyordu.

YARIN: DENİZİN TUTUŞTUĞU GÜN: 18 MART 1915