Avrupa Şampiyonası elemelerine “atamayıp” kaybettiği Hollanda maçı şokuyla başlayan A Milli Basketbol Milli Takımımız, İsveç deplasmanındabu kez tam tersi “savunamayıp” kaybederek kendi ayağına sıktı.

Hakanson başta olmak üzere yüksek yüzde ile üçlük atan rakibi önünde ilk periyodu önde bitiren Ay Yıldızlı ekip, daha sonra oyunu bir türlü kontrol edemedi.

Ribaundlarda 41-31 geride kaldık. Rakip neredeyse savunma ribaundlarımız kadar hücum ribaundu aldı. İsveç’e ikinci şansları verdik. Üç sayı savunmasını yapamadık (İsveç 15/30, Hakanson 7/12). Fark önce 13 sonra 15’e çıktı. Bütün eksilere rağmen Sertaç’ın müthiş oyunu, Melih, Berkan, Metecan ve Buğrahan’ın katkısıyla geri dönmeyi başardık. Ancak oyunun kırılma anlarında son hamleyi yapamadık. Tuhaf, komik, anlaşılmaz topkayıplarımız vardı. Hele son iki dakikada farkı dörde indirmiş maçı kazanmaya yaklaşmışken acemiler mangası gibiydi oyuncular sahada. Herkes bir şeyler yapmaya çalışıyordu. Ancak, oyun düzeni, disiplini dışında. Bireysel çabalarla bir yere kadar işte. Semih, Sertaç varken içeriyi de yeterince kullanamadık. Ne Kartal, ne Buğrahan ne Doğuş. Oyun kurucular da takımı yönlendirme, kritik anlarda direksiyona geçme niyetindeydi. Kazanma hırsıyla paldır küldür bir basketbol sergiledi milli takım. Doğrusu değil Larkin, Wilbekin’i de aradık. Bu da onların kulağına küpe olsun.

FİBA, ULEB çekişmesi, maç takvimi, oyuncuların kulüp, milli takım tercihi yapmak zorunda kalması, NBA oyuncularının gelememesinin eleme maçları üzerindeki etkisi büyük, bu aşikar. İspanya’nın Polonya’ya, Sırbistan’ın Gürcistan’a kaybetmesi gibi ilginç sonuçlar da yaşandı. Ama şartlar herkes için aynı. Sürpriz bir kere olur. Biz iki kere yaşadık. Bütün bunlar, ayarımızda olmayan iki takıma karşı aldığımız iki yenilginin ancak tali nedenleri olabilir. Kadro seçimi dahil her şeyi yeniden gözden geçirmek ama umudu da kaybetmeden mücadeleye devam etmek gerek. Hem de milli takım ve kulüp takımlarımızın aldığı, alacağı iyi sonuçların basketbolumuzun temel sorunlarını maskelemesine izin vermeden. Çocuklarımızı, gençlerimizi daha iyi yetiştirip, daha çok oynatarak. Birkaç oyuncuya mahkum olmaktan kurtularak, formayı hak edene vererek.

Üç takımın çıkacağı grupta bu iki yenilgi işimizi elbette zora soktu. Grupta galibiyetsiz tek biz kaldık. İki yıl önce de Dünya Kupası elemelerinde İsveç’e yenilerek başlamıştık sonra müthiş maçlar oynadık. Her sayının dahi büyük önemi olduğunu unutmadan yine aynısının olmasını bekleyeceğiz “Neden olmasın?” diyerek…