Sevgili Okurlarım, 2020 yılının son demlerini hep beraber yaşayarak veda ettik. 2021 yılına merhaba diyoruz. Acısıyla, tatlısıyla bir yıl daha geçirdik hayatımızdan. Bir yıl daha yaşlandık aslında.

Geçirdiğimiz bu yılda dünyada ve ülkemizde birçok hadiseler yaşandı/yaşadık. Tarımsal üretimde kiminin neticesi bizlere hüzün verirken, kiminin ki ise yüzümüze tebessüm getirten cinsten oldu.

Ümit ederim ki 2021 yılı ülkemiz tarımına ve Türk çiftçilerine yeni bir ümit ve heyecan ile bu ümidin hakikatle sonuçlanacağı bir yıl olsun!..

TAVUK-İNEK ORTAKLIĞI VE ÇİFTÇİ-BİRLİKLER, KOOPERATİFLER!..

Ben de bu yıl nihayete ererken yeni yıla yeni bir ümitle ve bu ümidi beslemek, birazcık da okurlarımı tebessüm ettirerek, yeni yıl dileğimi özetleyecek bir hikâyeyi paylaşmak istiyorum. Hikâye odur ki; tavuk-inek ortaklığı, çiftçi temsilcisi ve ortaklarının mazisini anlatıyor.

Kendine güveni yürüyüşünden bile belli olan irice bir tavuk, çayırda otlamakta olan ineğe yaklaşır. “İnek kardeş, seninle ortaklaşa bir iş yapalım mı?” diyerek ona iş birliği teklif eder. İnek bu teklifi fazlaca düşünmeden, “Peki tabii ki tavuk kardeş, büyük bir mutlulukla” diye cevaplandırır. Arkasından da hemen sorar. “Birlikte ne yapacağımız da düşündün mü? Bir teklifin var mı?” Tavuk bu soruya hazırlıklıdır. Hemen cevap verir:

Düşünmez olur muyum, ben buraya hazır bir proje ile geldim. Hem de projemi iyi bir piyasa araştırması yaparak hazırladım. Özellikle sonbahar, kış aylarında yumurtalı sucuğa büyük bir talep var, sonbahara da girmek üzereyiz. Güzel bir lokanta açıp sadece yumurtalı sucuk yapacağız. Yumurtası benden, sucuğu da senden olacak. Ben çalıştıracağımız lokantayı bile buldum. Sahibiyle de hemen her konuda anlaştım. Sen de evet dersen, bir hafta sonra işe başlayabiliriz.

İnek, tavuğun bu projesinden etkilenir ve fazlaca düşünmeye ihtiyaç duymadan, “Evet, olur’’, diyerek tavuğun ortaklık teklifini kabul eder.

Bir hafta sonra tavuk, yanında bir kasapla, çayırda yayılmakta olan ineğin yanına gelir. Kârlı bir işe girişmenin mutluluğu ve birine kazık atmanın hainliğiyle ineğe yaklaşır. Yaptığı hazırlıkları ineğe anlatır. İnek kardeş, her şey tamam. Lokantayı kiraladım. Masalar, koltuklar, garsonlar, aşçımız her şey tamam. Ben yumurtalarımızı da lokantaya bıraktım. Senin işini de en kolay şekilde halletmek için tecrübeli bir kasabı yanımda getirdim. Şöyle çimene güzelce uzanıver. Kasabımız senin işini kolayca halledecek. Sucuklarımızı da hazırlayacağız. Kıymetli müşterilerimize sucuklu yumurtalarımızı birkaç gün içinde sunabileceğiz.

İnek aldatılmış olmanın hüznü ama canını kurtarmaya kararlı bir tavırla, “Sevgili tavuk kardeşim, ben bu ortaklıktan vazgeçtim” der. “Zira bu ortaklık bana pahalıya gelecek” diyerek, canını kurtarmayı başarır.

Herhalde tavuğun iş teklifi yumurtalı sucuk değil de peynirli omlet olsaydı, bu ortaklık hem kârlı hem de sürekli bir iş birliğine dönüşebilirdi. O zaman “yumurtası tavuktan, sucuğu inekten” değil; “yumurtası tavuktan, peyniri inekten” olacaktı. İş birliği de kârlı bir şekilde sürecek, hatta yeni tavukların ve ineklerin de ortaklığa katılmasıyla büyüyerek yoluna devam edebilecekti.

Bugün çiftçilerin üyesi olduğu ya da kurucu üye olarak seçtiği yöneticiler, ziraat odaları, çiftçi malları koruma, birlikler ve kooperatifler ile çiftçiler arasında soğuk rüzgârlar esiyor. En son gelinen noktada, yaptırımlar ve restleşmeler var. Çiftçilerin sessiz çığlıkları var.

Bir olayı anlamak için olayı ve geçmişini iyi bilmek gerekir. Bu ortak çiftçi kuruluşlarının kuruluş amacına baktığımızda, bugün olanları daha iyi kavrayabiliriz.

Şimdi aralarında soğuk rüzgârların estiği odaları, birlikleri ve kooperatifleri çiftçiler ne kadar tanıyor? Sorusu akıllara geliyor!

Bence düşünülmesi gereken en önemli sorulardan birisi de bu.

Tavuk-inek ortaklık hikâyesi anlamlı bir şekilde bu durumu özetliyor. Başarılı bir iş birliğinin en önemli koşulları muhakkak ki, “karşılıklı güven ilkesi” ne uymak ve bunun gerektirdiği karşılıklı güvene sahip olmaktır.

Velhasıl, ortaklık/temsilci bahanesiyle yıllarca odalar, birlikler ve kooperatifler yumurta verdiler, çiftçilerden sucuk aldılar. Kasabın bıçağı (tarım kredi faizi) da çok kanlı. Ne diyelim kasap da orada, hesap da ortada…

Bu ortaklıklar maalesef yasa hükümlerine aykırı da olsa, çiftçilerin aleyhine bir sonuçla bitecek! En korkmamız gereken de bu durum olsa gerek!..