Mesut’un gelişinden midir, yoksa Karagümrük’ün oyunu sahasında kabulünden mi, ya da futbolcuların arzulu ve ısrarlı presinden mi, Fenerbahçe ilk yarıda etkili oynadı. Topa daha çok hakim oldu, gol için birçok yolu denedi.

Öyle “Ahım-şahım” pozisyon bulamadı ama en azından rakibine üstünlüğünü hissettirdi, zaman zaman atağa bile çıkartmadı. Koştu ilk yarıda Fenerbahçe, mücadele etti, baskı yaptı. Erol Bulut’un “Oyunu kendi sahasında kabul etme” sistemini uygulamadı Sarı Lacivertliler, ya da Karagümrük buna izin verdi.

İkinci yarıda Karagümrük çok çıkınca Fenerbahçe’ye kontratak şansı doğdu ikinci golü buldu. İşte her şey bu golden sonra değişti, Fenerbahçe durdu, Karagümrük rakibini boğdu. Fenerbahçe’de usta ayaklar olur da, Karagümrük’te olmaz mı ? Öyle bir gol attı ki Borini, tam jeneriklik. Sonrasında oyun Kırmızı Siyahlılarla, defans ve Altay arasında geçti. Altay öyle kurtarışlar yaptı ki, takımının zor da olsa aldığı üç puanda başrolü oynadı. Karagümrük ikinci yarıdaki oyunu ile maça başlasa belki de Fenerbahçe bu maçta boynu bükük ayrılırdı.

Çünkü ikinci yarıda sahada yoktu Sarı Lacivertliler. Fenerbahçe bir maçı daha tek devre oynayarak, ya da rakibin oynamasına izin vermesiyle, üç puanla kapattı. Ortada bir futbol var mıydı, o şüpheli.

Erol hoca mutlu mudur, 3 puan için evet ama ya oyundan ?

İşte onu bilmiyoruz !