TÜRKİYE’nin beka sorunu olmadığını söyleyen zavallılar, bu kadar açık ve aleni tehditleri görmüyorlarsa, dönsün dünyanın öbür ucundaki Yeni Zelanda’ya baksınlar. Christchurch kentinde cuma namazı esnasında iki camiye terörist saldırı düzenleyen ve 50’ye yakın Müslüman’ı katleden kahpelerin yayınladıkları manifesto, bekamıza yönelik tehdidin ne kadar ağır, ne kadar derin, ne kadar yaygın olduğunun ispatıdır.

TÜRK VE MÜSLÜMAN’A BAKIŞIN TEZAHÜRÜ

Bu caniler yayınladıkları manifestoda, “Topraklarınızda barış içinde yaşayabilirsiniz, size zarar gelmeyecek. Boğaz’ın doğu yakasında... Ama Boğaz’ın batı yakasında herhangi bir yerde yaşamayı dener, Avrupa’ya gelirseniz sizi öldüreceğiz ve hamamböceği gibi topraklarımızdan atacağız. Konstantinopolis’e (İstanbul’a) gelir, tüm cami ve minareleri yıkarız. Ayasofya, minarelerden kurtulacak ve Konstantinapol hak edildiği gibi tekrar Hristiyan şehri olacak” diyor. Bu manifesto birçok açıdan olayın kendisi kadar önemlidir. Hiç kimse bu olayı, bir ırkçı sapığın kahpeliği, ruh hastası birinin alçaklığı olarak geçiştiremez. Bu adamların bu kadar kuduracak hale gelmeleri, içinde bulundukları toplum, aldıkları eğitim, yetiştirilme şekillerinin kaçınılmaz sonucudur. Yaşananlar, Avrupa’nın Türk’e ve Müslüman’a bakışının vahim bir tezahürüdür.

İNSANLIK VİCDANI KARARDI

Bu kafa, bu zihniyet, bu bakış açısı var oldukça, bu tür olaylar, bu kalleş saldırılar bitmeyecektir. Şimdi bütün dünyadan kınama mesajları geliyor. Hepsi boş ve durumu kurtarmaya yönelik. Meselenin aslını ortaya koyan, Avrupa’da gittikçe tırmanan vahşi ırkçılığı durdurmaya yönelik hiçbir tedbir yoktur. Bu tür olayların bir daha yaşanmamasını sağlayacak samimi bir çaba henüz görülmemiştir. Durum çok korkunçtur. İnsanlık vicdanı kararmıştır. Camilerimize kastedilmiş, Türk milletine ve devletine tehditler yağdırılmıştır. Yeni Zelanda hükümeti ağır sorumluluk altındadır. Bu katillerin, döktükleri kanın bedelini mutlaka ödemeleri gerekmektedir. Daha önceki benzer olaylarda teröristlerin hak ettikleri şekilde cezalandırılmamış olmaları, bu katilleri daha da cesaretlendirmiştir.

YOK ÖYLE YAĞMA!

Bu olay, bir defa çok dikkatli olmamız gerektiğini ortaya koymuştur. Her taraftan kuşatılmış durumdayız. Kimi doğrudan saldırıyor, kimi arkamızdan dolanıyor, kimi tuzak kuruyor, kimi ekonomi üzerinden şansını deniyor. Hiçbir zaman vazgeçmiyorlar. Avrupa Parlamentosu’nun temelsiz, önyargılı, ülkemizi ve milletimizi küçük düşürmeyi hedefleyen raporu, bu kuşatmanın varlığımıza yönelik saldırıların son versiyondur. Müzakereleri askıya alacaklarmış. Gerekçesine bakıyorsunuz, tamamen PKK’nın bölücü taleplerini, FETÖ’nün yalan ve karalamalarını sıralamışlar. Bu terör örgütlerini ölçü alarak bizi değerlendiriyor ve hüküm veriyorlar. Daha da ileri giderek, güya bizi hizaya sokmaya çabalıyorlar. Sayın Bahçeli’nin belirttiği gibi, aslında istiyorlar ki, bölünelim. İ stiyorlar ki, Sevr şartlarına ricat edelim. Hedefliyorlar ki, Anadolu’dan dağılmış ve ufalanmış halde çıkıp gidelim. Yok öyle yağma! Şimdiye kadar başaramadılar, bundan sonra da başaramayacaklar. Türk milleti bu oyunları yutmaz. Türkiye, bu zillet ve husumet emelleri sineye asla çekmez.

5 HARFLİLER NE ZAMAN UYANACAK?

Kemal, Meral ve Temel’den oluşan 5 harflilerin uyanması, bekamıza yönelik tehdit ve tehlikeleri görmeleri için daha ne olması gerekiyor? Dünyanın öbür ucunda bile hedefteyiz. Şimdi çıkıp Yeni Zelanda’daki barbarlığı kınama mesajları yayınlayacak, lanetleme yarışına girecekler. Ama öte taraftan terörün diğer versiyonu olan PKK ve FETÖ unsurları ile birlikte yürümeye, iş birliği yapmaya devam edecekler. PYD’yi tehlike görmediklerini söyleyip, sınırlarımız içinde “Kürdistan” tanımlaması yapan hainlere kol kola yürüyecekler. Yine Sayın Bahçeli’nin Zonguldak’ta söylediği gibi, bölücülerle aynı safa girip teröristlerle aynı hedefe odaklanacaklar.

ZİLLET, BEKA SORUNU

Yeni Zelanda’dan gelen alçak tehditleri bize vız gelir. Bu kahpe saldırılar bizi daha da kenetler. 7 düvelin karşımızda olması bizi ne yıldırır, ne korkutur. Hepsi ile baş ederiz. Bunu başarabildiğimiz için, bekamıza yönelik her tehdidi aştığımız için bu topraklar bin yıldır Türk vatanı oldu ve ebediyen de öyle kalacak. 31 Mart beka seçimidir. Aklı, vicdanı, imanı, vatan-millet sevgisi, bayrak aşkı olan herkes bunu görüyor ve söylüyor. Zillet ısrarla aksini iddia edip, bizzat kendisi beka sorunu oluşturuyor. İnkar ederek, yok sayarak oluşturduğu tehlikeyi daha da büyütüyor ve yakınlaştırıyorlar. Bu ülke ve milletle meselesi olan her kim varsa tamamını ümitlendirip cesaret veriyorlar. Türk milleti bu yaşananlardan son derece rahatsızdır ve gününü beklemektedir. Böyle devam edemeyiz. Bu hesap mutlaka sandıkta görülmeli, bu zillete artık son verilmelidir.