Milli Mücadele, her bakımdan Türk milletinin yaşama kararlılığını, bağımsızlık tercihini ve millet iradesini şan ve şerefle dünyaya ilan ettiği tarihi bir olaydır. O tarihi zaferin üzerinden tam 99 yıl geçti. Türk milletinin kendi topraklarında asla yenilemeyeceğinin, belinin bükülemeyeceğinin ve varlığının yok edilemeyeceğinin ispatı olarak “99 yıl önce nokta koyduk!”

Millet olarak 99 yıl önce geri adım atmayacağımızı tüm dünyaya ilan ettik. Dünyaya hükmeden veya hükmetmeye çalışan ülkeler bilsin ki istiklalden geri adım atmayız, atmayacağız. Bizim taksim edilecek vatanımız, gruplara ayrılacak insanımız, peşkeş çekilecek onurumuz, değerimiz, çizilecek sınırımız ve parçalanacak devletimiz asla yoktur ve olmayacaktır.

Türk milleti olarak birliğimizden ve bütünlüğümüzden asla vazgeçmeyiz!

Türkiye Cumhuriyeti olarak kendi rolünü kendisi belirleme kararlılığında bir milletiz. Bu rolde milleti temsil eden; çalışan, üreten, emek veren, bu milletin gerçek kahramanları, efendileri olan çiftçiler-üreticiler de her zaman sorumluk almışlar ve bu sorumluluğun bilinciyle hareket etmişlerdir. İmkânları ölçüsünde herkesten daha kalitelisini ve daha iyisini üretebileceklerini ispatlamışlardır. Bu öz güvenle Türk çiftçileri bugün tarlada, ahırda, ağılda, sanayide dünya çiftçileri-üreticileri ile rekabet edebilecek ve dünya pazarlarında söz sahibi mutlaka olacaklardır.

Türk çiftçisi, yerli üretim ve milli hedeflerle hareket etme çabası içerisindedir. Ülkemiz pazarına yabancı malları sokmamak için Türk çiftçisi çalışıyor ve üretiyor! Uğruna akıtılan kanlarla sulanan bu topraklarda yetiştirdiğimiz ürünlerle, yabancı menşeli ürünlere fırsat vermeyecek; sofralarda, raflarda, pazar tezgâhlarında ve sanayilerde yerlerini alacaklardır. Bu durumu korumak için Türk çiftçisi daha çok çalışacaktır. Bundan hiç şüpheniz olmasın!

Türk çiftçisi-üreticisi şunun farkında; tarımsal üretimde yapılan her kayıp, istiklalimizden kayıptır. Kaybetmemek için, ekiyor- biçiyor, tarlada, ahırda, ağılda, büyük fedakârlıklarla üretime devam ediyor! Biliyor ki çiftçinin-üreticinin kaybı 99 yıl önce zaferle kazandıklarımızdan kayıptır.

Salgını düşünelim, tüm dünyada insanlar panikleyince, ilk aldıkları şeyler kuru gıda ve tarımsal ürünler oldu. Dolayısıyla insanların yollar, köprüler, yüksek binalardan önce tarım topraklarına ve üretime ihtiyacı olduğunu acı şekilde tecrübe etmiş olduk. Türk çiftçisi durmadı, ürün tedarikinde bir aksaklık yaşatmadı ve üretmeye devam etti. 99 yıl önce nokta koyan ecdada minnet duygularını böyle dile getirdiler.

Yangınları, sel felaketlerini düşünelim, tek dertleri ülkesi için üretmek olan bu insanlar kendileri de zarar gördükleri hâlde ülkemizin dört bir yanından her ihtiyacı olana koşuyor, karşılık beklemeksizin yardım ediyorlar. 99 yıl önce nokta koyan ecdada minnet duygularını böyle dile getiriyorlar.

Türk çiftçisi sırtlarında şehitlerinin veraseti olduğunun farkındadır. Üretim dönemi boyunca nice zorluğu, nice musibet ve melaneti aşmayı bilmiştir. İklim değişikliği, kuraklık vs. olaylarla ilgili alternatif senaryoları vardır. Gerekirse aynı heyecan ve kararlılıkla üretime devam edecektir. Başbuğ Atatürk’ün “Yaşamak demek çalışmak demektir” sözünü ilke edinen Yozgat’ın köylerinden bir çiftçi ailesine mensup olmaktan her zaman şeref ve gurur duydum.

Son söz: “Keşke Yunan kazansaydı” diyen, aklını kiraya vermiş zırdelileri önder alan Türk ve Cumhuriyet düşmanları da yeneceğiz! Bundan hiç şüpheniz olmasın!

“Yurtta sulh, cihanda sulh” ilk defa Mustafa Kemal Atatürk tarafından 20 Nisan 1931’de dile getirilmiştir… Bu duygularla 1 Eylül Dünya Barış Günü’nü kutlarım.