ABD’deki kargaşa ile beraber bir süredir sessizliğini koruyan Anonymous isimli anarşist siber grup da sesini yükseltmeye başladı. Öncelikle Minneapolis ‘i tehdit etti ve sonrasında eyaletin polis departmanı web sitesi ele geçirildi, Chicago polis telsizine girildi. Yayınladıkları video ile de, Floyd’un bir polis tarafından öldürülmesi olayının birkaç kötü polisin işinden öte bir iş olduğunu vurgulayarak, bu kötü insanların da siber dünyada olduklarını, bunlara karşı siber alanda maskeleri takmaya ve hazır olmaya çağırdı, Amerikan devletine (aslında hedef devletlere) “bizi bekleyin” mesajı verdi.

Pazartesi günü Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın ABD olayları ile ilgili İngilizce paylaştığı tivitini alıntılayan Anonymous grubu, Cumhurbaşkanını ve dolayısıyla Türkiye Cumhuriyeti’ni de faşizan olmakla suçladı.

Olaylarda başı çektiği söylenen Antifa örgütünün de yola çıkışının sözde “Antifa” şizm ideolojisi olduğundan hareketle, Antifa ve Anoymous arasındaki söylem birliğini anlayalım. Türkiye’nin de bu sarmala çekilmek istendiğini görelim.

İlk ses getiren eylemleri ile 2011’de Occupy Wall Street olayları sırasında sesini duyuran Anonymous, bundan sonraki yıllarda, Türkiye’de Gezi olayları sırasında ve sonrasındaki siber saldırılarda Redhack ile benzer hedefle hareket etti. O dönemde Türkiye’de de bir takım kamu sitelerine DDoS saldırıları düzenlemişti.

Dünden bu yana da bu grubun Trump aleyhine birtakım sözde gayri ahlaki durumları ifşa edeceği söyleniyor. Wikileaks aracılığı ile yapılan “işine gelmeyeni, açıklarını ifşa veya yalan ile ez” misyonunu bu dönemde bu grup yapacak gibi görünüyor.

Anonymous grubu yapısı gereği çok fazla ülkeye yayılmış, dünyanın her yerinden bilgisayar korsanlarını ve sempatizanları etkileyebilen ve bu anarşist, yani her türlü düzene karşı ruh hali ve fiillere katabilen bir oluşum.

Bu olayda olduğu gibi, birden ortaya çıkmaları, neredeyse tüm ülkelerin yasalarını ihlal ettikleri halde, Twitter ve diğer sosyal medya şirketlerinin yaptırımlarından etkilenmeden sosyal medya iletişimlerine devam edebilmeleri, ifşa edebilecek bilgiye ulaşabilmeleri, bu grupların aynı fikriyata sahip anonim birtakım kişilerin bir araya geldiği oluşumlardan öte, arkalarına bir gücü almış ve yönlendirilen bir örgüt olduklarını ifade ediyor. Bu gücün arkasında kim olduğu üzerine akıl yürütmek için tarihe bakmak, 20’den fazla ülkede olan Occupy olayları kadar, koordine bir olay olduğu bugün görünen Gezi olaylarına da bakmak gerekir.

Siber güvenlik anlamında ülkemiz için de bir tehdit olan bu grubun yakından izlenmesi önemli olduğu kadar, bu dönemde siber güvenlikte de alarm derecelerinin yükseltilmesi önem taşıyor. Kamu ve özel sektör yanında, özellikle yönetici konumundaki bireyler için de.