Huawei ve ABD arasındaki çatışmanın yansımaları Aralık 2018’de ciddi şekilde yüz üstüne çıkmıştı. Huawei’in patronunun kızı, 107 milyar dolarlık ciroyu yöneten finans direktörü Kanada’da göz altına alınmıştı. Sebep İran’a karşı yaptırımları delmekti. Bunun sonrasında patron kızı Meng’e karşı ABD’nin bankacılık dolandırıcılığı ile ilgili de suçlama yönelttiği anlaşılmıştı. Meng her ne kadar 10 milyon dolar tutarında kefalet ile serbest bırakılmış olsa da halen Kanada‘da elektronik kelepçe ile izleniyor ve yurtdışına çıkışı yasak. Kanuni altyapısı olsun olmasın bu durum, Çin tarafından bir rehine durumu olarak yorumlanıyor. Ayrıca, buna yakın zamanda, 2019 başlarında, Huawei’in Polonya ‘daki personellerinden bir Çinli ile bir Polonya vatandaşı casusluk suçlamasıyla Polonya tarafından tutuklanmıştı.

Bundan 1 kaç yıl önce ise Huawei ürünlerinde bulunan bir takım güvenlik açıkları Wikileaks‘ın sızdırdığı 7inci kasa (Vault 7) içinde yer almış ve Huawei donanımların güvenlik açıklarının olduğu, bunların CIA tarafından bilindiği ortaya çıkmıştı. 2017’den sonra Huawei cep telefonlarının Amerika’nın büyük mobil operatörler tarafından satılmayacağı yönünde kararlar alınmıştı. Yine Amerikan devlet kurumlarında Huawei ve hatta Çinli ZTE firmalarının ürünlerinin kullanılmaması için kararlar da, 2018’de, Trump tarafından alınmıştı.

Aslında Çinli firma ve Amerika arasındaki çatışma 2013’lerde alevlenmiş olsa da bundan önce de, 2009 sonrasında, Amerika ve Beş Göz denilen ülkeler(ABD, İngiltere, Kanada, Avustralya, Yeni Zelanda) tarafından dillendirilen rahatsızlıklar ve bazı kararlar vardı. Bunun öncesinde ise bir devlet olarak ABD olmasa da bazı ABD firmaları ve Çin firması arasında da çatışmalar yaşanmıştı. 2003’lerde Amerika bazlı büyük ağ cihazları şirketi Cisco, Huawei’i kendisinin sahip olduğu fikri mülkiyet haklarına tecavüz ettiği ve hatta Cisco donanımlarının kodlarını bir şekilde ele geçirdiği ve ürün geliştirirken bunları kullandığı yönünde suçlamıştı.

Son resme geldiğimiz de ise, birkaç hafta önce Huawei’e karşı Trump restini çekti ve Huawei firmasına karşı tüm ticari ilişkileri kapsayan komple bir engelleme başlattığını duyurdu. Bunun karşılığında Google gibi yazılım sağlayıcı şirketler, Qualcomm, ARM ve Intel gibi çip üreticileri, Wifi Birliği, SD Birliği, IEEE gibi teknik birlikler de Amerikan Ticaret Bakanlığı emrine göre hareket etmek üzere Huawei’e karşı sözleşme iptallerine başladılar.

Her ne kadar ABD 90 günlük bir geçiş izni süresi öngörse de, Huawei ve Çin bu başlıkta bir geri adım beklemekle beraber elindeki kozları da açarak güç göstermeye başladı. Bu kozlardan en güçlüleri, Çin’in sahip olduğu madenler ve buradan ürettiği nadir elementlerin elektronik çip imalatında oldukça önemli olması. Çin nadir elementlerde pazarın %90’ını kontrol edebiliyor. Çin’in sahip olduğu bir diğer koz ise finansal piyasalarda Amerikan devlet tahvillerine en büyük yatırımcı olması. Çin’in elinde 1.1 milyar Amerikan doları değerinde ABD devlet tahvili bulunuyor.

Peki ABD’nin bu denli sert önlemlerle Huawei’e karşı savaşının sebebi ne idi? Bu başlıkta ilk dillendirilen, Huawei’in istihbaratı amacı güdebileceği. Zira eski NSA (Amerika’nın haberleşme ağlarından sorumlu istihbarat kuruluşu) çalışanı Edward Snowden’den sızan belgelerle de, NSA’in Amerikan malı Cisco marka cihazları fabrikadan çıktıktan sonra kargoda ele geçirip açarak gideceği adrese göre içine çeşitli çipler yerleştirdiği bulunmuştu. Tersten düşünürsek aynı ajanlığı Çin’in yapabilmesi durumunda, 5G gibi tüm ağların birleşeceği bir teknolojide Amerika’ya giren cihazlardaki güvenlik zafiyeti Amerika’yı korkutuyor olabilir.

Güvenlik endişeleri güçlü bir sebep olsa da mobil haberleşme ve özellikle 5G pazarındaki öncü firma olan Huawei’in önünün kesilmek istenmesini daha önemli bir sebep olarak görüyorum. Trump’ın “yeniden Amerika’yı büyük yapalım” sloganı çerçevesinde ülkesinin en büyük problemlerinden olan dış ticaret açığına yoğunlaştığı ve ticaret savaşlarına başladığını biliyoruz. 5G’nin 2030 yılında yıllık 700 milyar dolarlık yeni bir küresel pazar anlamına geldiği ve bugün ABD dış ticaret açığının yıllık 621 milyar dolar olduğu düşünüldüğünde, Amerika’nın burada oluşacak yatırım ve ticarette açık veren olmak istemediğini anlamak zor değil. Amerika’nın elinde bu alanda güçlü bir üretici olmasa da, Avrupalı Nokia ve Ericsson ile Güney Koreli Samsung’un 5G alanında çözümleri var. Amerikan sermayesinin yakın zamanda bu Huawei alternatiflerine yatırım yapıp yapmayacağını izleyip göreceğiz.