TÜRK spor tarihi yapımı on yıllarca süren, yılan hikayesine dönen stadlar, havuzlar, salonlarla dolu. Plansız, programsız, popülist yaklaşımlarla başlanan, kara delik gibi aktarılan ödenekleri yutan. Bitmeden çürümeye terk edilen. Bazıları geç de olsa hizmete giren.

Yapımına 1979’da başlanan Abdi İpekçi Spor Salonu da bunlardan biriydi. O dönem için Türkiye’nin en modern ve en büyük spor salonu. 12 bin 500 kişilik kapasitesiyle adeta prestij abidesiydi. On yılda bitirilebildi. 1989’da açıldı. Spor ve Sergi Sarayı’nın yıkılmasından sonra otuz yıla yakın sadece sporda değil, kültür, sanat, eğlence organizasyonlarında İstanbul’un yükünü tek başına taşıdı. Kimler geldi, kimler geçti? Ne maçlar oynandı. Nice zaferlere tanıklık etti 2018’in başına kadar.

Basketbol Federasyonu’nun çok daha güzel, kullanışlı ve kapsamlı bir projeyi hedefe geçirme idealiyle kısa sürede yıkıldı kırk yıllık salon. Aradan epey zaman geçti, yeni salonla ilgili ciddi bir şey göremedik. İnşaatta çağ atladığımız zamanda tuhaf bir durum. Eskiden plansız programsız yapardık. Şimdi plansız programsız yıkıyoruz. Bir buçuk yıldan fazla zaman geçti, salon proje safhasını geçemedi.

Sorun paraysa, neden finasmanı sağlanmadan böyle bir salon apar topar yıkıldı? Ya da astronomik personel giderlerinin, harcamaların konuşulduğu yerde bu neden olabilir mi? Federasyonun en önemli projesi bu. Yeni Abdi İpekçi Spor Salonu en kısa sürede yapılmalı.

Yıkmak, yapmaktan kolay olmuştur her zaman. Salon yıkıldı. Parkelerinin bir kısmı sporcu, yönetici, antrenör, gazeteci, eş dost vs. bir sürü insana hatıra diye dağıtıldı. Geçen sene Sakarya’da kullanılan bölümünü federasyon, talebi üzerine Karşıyaka kulübüne verdi. Parkeler Mustafa Kemal Atatürk Karşıyaka Spor Salonu’nun zeminine monte edildi. Abdi İpekçi Spor Salonu yıkıldı ama parkeleri yaşıyor.

İstanbul da, yeni salonuna kavuşacağı günü bekliyor.