FIRAT’ın doğusundaki Suriye sınırımızda bir güvenli bölge oluşturulması, bizim için hayati önem taşıyor. Bunu gerçekleştirmek için çok yoğun bir çaba içerisindeyiz. Bize sorun çıkaran ne terör örgütleri, ne de Suriye rejimi. Suriye’yi kan gölüne çeviren ABD şimdi de, kalleşliğin her türlüsünü sergileyerek önümüzü kesmeye, bizi kanlı ve kahpe planlarına razı etmeye uğraşıyor. Masada birlikte hareket etme ve güvenli bölge beklentimizi karşılama sözü veriyor, arkadan terör örgütlerine, silah yağdırıp eğiterek, bir terör devleti kurdurabilmek için zemin hazırlıyor.

PKK, ABD’NİN KÖPEĞİDİR

ABD daha önce işgal ettiği yerlerden aldığı dersle, kanlı planlarını hayata geçirirken artık kendi askerini değil, vekalet verdiği terör örgütlerini kullanıyor. Afganistan’da El Kaide böyle ortaya çıktı. PKK denilen kanlı örgüt, ABD’nin köpeği olduğu için yıllardır varlığını sürdürebiliyor. Irak’da Barzani ve onun peşmergeleri sahaya sürüldü. DEAŞ’ı doğuran da, besleyen de ve sonra bu bahane ile Suriye’yi lime lime edip, işi bittikten sonra geri çeken de ABD’dir. Türkiye yıllardır, aslında bu pis ve rezil oyuna direniyor. PKK ile mücadele, ABD ile bilek güreşidir. Bu güreşte ABD’nin dümenine girildiği dönemlerde hep kaybettik, büyük zarar gördük, şehitler verdik. Ne zaman silkinip kendimize döndük ve kendi göbeğimizi kendimiz kestiysek, sonuç aldık ve huzur bulduk.

KENDİ BİLDİĞİMİZİ YAPALIM

Şu anda da değişen bir şey yoktur. ABD yine kalleşlik ediyor, yine arkadan dolanıyor, yine kanlı emellerini hayata geçirmek için her türlü rezilliği yapıyor. ABD ile bir güvenli bölge oluşturmanın ne kadar mümkün olabileceğine, daha ilk günden itibaren şüphe ile baktık. İhtiyatlı yaklaştık ve bu kan emicilere inanıp güvenmek yerine, kendi bildiğimizi yapmanın daha doğru olacağını söyledik ve savunduk. İşin dönüp dolaşıp gideceği yer budur. Biz ABD’nin ve hatta bölgedeki diğer ülkelerin ne dediğine, ne karşılık vereceğine baksaydık ne Fırat Kalkanı’nı, ne de Zeytin Dalı Harekâtı’nı gerçekleştirebilirdik. Menbiç’in kapısına kadar gittik ve orada ABD’ye inanmakla nasıl büyük bir hata yaptığımızı şimdi çok daha iyi anlıyoruz.

DEVLETİN KARARLILIĞI

Dileğimiz, beklentimiz ve talebimiz daha fazla geç kalınmamasıdır. Fırat’ın doğusu bizim için vazgeçilmez önemdedir. Terör örgütü PKK orada var oldukça hiçbir şekilde huzur bulamayız. Sınırlarımızın içindeki hainleri büyük ölçüde temizledik. Sınır ötesindeki teröristlere çok büyük darbeler indirdik. Bu katil sürüsü, tarihinin en ağır tokadını yedi ve can çekişecek hale geldi. Devletin bu kararlılığı, milletine ve ülkesine sahip çıkması, bölgede yaşayan vatandaşlarımızı da rahatlattı. Dağa kaçırılan çocukların aileleri artık bağırlarına taş basıp oturmuyorlar. PKK’ya militan toplayan HDP’nin önüne gidip hesap soruyorlar. Evlatlarını istiyor, gerekirse çantalarında getirdikleri taşlarla haklarını arayacaklarını ilan ediyorlar. Devletimiz ihanete, bölücülüğe anında müdahale ediyor ve suçluları yargı önüne çıkarıyor. Görevden alınan belediye başkanları bunun ispatıdır. Dünyanın hiçbir yerinde seçilmiş de olsa bir belediye başkanının terör örgütlerine yardım ve yataklık etmesine izin verilmez. Bunu yapanlardan da hesap sorulur. Yapılan doğrudur, yerindedir ve gereklidir. Aynı kararlılık devam etmeli, aynı yanlışı yapanlar benzer akıbete uğrayacaklarını bilmelidirler.

SÖYLENENLERİN GEREĞİ YAPILSIN

Sıra, artık hiç vakit geçirmeden Fırat’ın doğusunun temizlenmesindedir. Önümüz kış mevsimidir. Şartlar daha fazla ağırlaşmadan, bu hainler tam da sinmişken üzerlerine gitmek ve son darbeyi vurmanın tam sırasıdır. ABD’ye inanarak, onlardan himmet bekleyerek bir yere varamayız. Sayın Cumhurbaşkanı, Milli Savunma Bakanı, Dışişleri Bakanı her fırsatta çok doğru şeyler söylüyor, çok yerinde tespitler yapıyorlar. Bu sözlerin gereğinin de yerine getirileceğinden eminiz.

CHP, SEÇMENİNE ZULMEDİYOR

Bizi asıl hayrete düşüren, böyle bir ortamda CHP ve yancılarının tavrı ve tutumudur. CHP yaptıkları, söyledikleri ve savundukları ile ABD’nin Türkiye şubesi, HDP’nin sözcüsü, PKK’nın siyasi uzantısı haline gelmiştir. İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı’nın geçtiğimiz hafta sonu Diyarbakır ziyareti sırasındaki görüşmeleri, sözleri ve hatta tehditleri ibretliktir. Benzer açıklamaları başta Kemal Kılıçdaroğlu olmak üzere diğer CHP sözcülerinden de duyuyoruz. ABD’nin kirli iş birliği içinde olduğu PKK-PYD’nin terör örgütü olmadığını söyleyen Kemal Kılıçdaroğlu’dur. PKK’nın arka bahçesi haline gelen, belediye araçları ile hendek kazan, teröristlere her türlü yardım ve yataklık yapan HDP’li belediyeleri, “seçilmişler” diyerek savunmakta da ABD ve CHP tam bir uyum halindedir. ABD ve HDP ile aynı tarafta olmak, sonra da dönüp Atatürk’ün partisi olduğunu iddia etmek, her şeyden önce kendi seçmenine zulümdür.

Bu CHP’nin ciddiye alınacak, saygı duyulacak hiçbir tarafı kalmamıştır. Dolayısı ile CHP’nin ve ABD’nin ne dediğini, ne yaptığını bir kenara koyup, biz kendi işimize bakalım.

Mail: [email protected]