ABD Başkanı Trump, göreve geldiğinden beri, hatta adaylık için sahneye çıktığı beş yıl önceden bu yana hep tartışmalı bir kişilik sergiledi. Tuhaf tavırları, anlamsız çıkışları ve bir ABD Başkanı’na yakışmayan hâlleri ile belki de hiçbir Başkan’ın maruz kalmadığı eleştirileri üstüne çekti. Çok önemli uluslararası konularda bile, diplomasiyi bir kenara atıp Twitter üzerinden mesajlarla politika belirlemek gibi akıl almaz davranışlar sergiledi. Bazen öyle tuhaf şeyler yaptı ki, akıl sağlığının yerinde olup olmadığı sıkça tartışıldı.

Kasım 2020 seçimleri yaklaşırken de yine kendine has sıra dışı eylem ve söylemleri ile gündeme geldi. Seçimler yapılmadan, seçimlerin hileli olacağını iddia etmekte ve seçim sonuçlarını gayrimeşru ilan etmekte hiçbir beis görmedi. ABD halkı başta olmak üzere, son Başkanlık seçimini takip eden hemen herkes, Trump’ın seçimi kaybetmesi hâlinde ABD’de bazı sorunların patlak vereceğini öngördü. Nitekim beklendiği gibi oldu, seçimde Demokrat aday Biden yarışı önde tamamladı ancak bu sonuçları Trump ve onun her dediğine inanan küçük bir zümre kabullenemedi. Kongrede 6 Ocak’ta gerçekleştirilen oturumda, seçim sonuçlarının teyit ve ilanı yapılacakken, Trump oyunbozancılık yapmaktan kendini alamadı.

Trump, aslında bir kumar oynadı. Halkı galeyana getirip Senatodaki oturumu sabote etmekle haksızlığa uğradığı mesajını daha çok kişiye kabul ettireceğini ve belki de çıkan olayları bahane ederek ayrılmak istemediği koltukta kalabileceğini düşündü. Ancak, evdeki hesap çarşıya uymadı ve sonuç itibarıyla Trump çılgınca bir eylemle itibarını yerle bir eden bir eski siyasetçi oluverdi. Eyleme katılanların Trump sevgisi ve ona bağlılığını, Trump’ın önemli bir siyasi figür olduğunun göstergesi olarak kabul edenler olsa da ABD toplumunun genelinin bu yaşananları tasvip etmediği ve bundan dolayı da Trump’a saygısını yitireceği kesin. Trump’ı her hâl ve şartta destekleyecek “Trumpist” bir kitlenin varlığı belirginleşmiş olsa da Trump hakkında tekrar gündeme getirilen azil süreci ve olaylarda beş kişinin hayatını yitirmiş olması, Trump’ın bundan sonra siyasi bir kariyerinin olmasını engelleyecek derecede ciddi.

2024 seçimlerinde Trump’ın tekrar seçilmesi bir yana, aday olabilmesi bile artık zora girmiş durumda. Zira Kongredeki Demokratlar, Anayasa’daki 14’üncü değişiklik uyarınca Trump’ı siyasetten uzaklaştırmak için yeni girişimlerde bulunacaklarını belirtiyor. “ABD’ye karşı ayaklanma ve isyan” eylemlerinde bulunanların Kongre Üyesi olamayacağını belirten 14’üncü Anayasa Değişikliği maddesi, Trump’ın siyasi kariyerine son verebilir mahiyette.

Trump’ın ne olduğu ya da olacağı bir yana, aslında herkes için daha önemli olan husus, bu süreçte iyice belirginleşen toplumsal kutuplaşmanın ABD için neler getireceği. Seçim öncesinde “küreselci Biden” ile “yerelci Trump” arasında bölünen ABD toplumu, son olayların ardından daha uzlaşamaz bir noktaya ilerliyor. Bunun yansımalarını, Biden döneminde gerçekleştirilmesi muhtemel kitlesel protestolarla göreceğiz gibi duruyor. Ne de olsa Kongreyi basıp polisle çatışan bir güruhun, Biden’ın bazı politika ya da eylemlerini bahane edip sokakları karıştırmayacağını beklemek pek gerçekçi olmaz.

İşte o zaman, şimdiden “terörist” ilan edilen Trump ve çevresinin nasıl susturulacağı, ABD demokrasisi için bir test mahiyetinde olacak. Trump imtihanını güç bela geçip yeni bir yönetimin işbaşına gelişine gün sayan ABD, baskının şokunu uzun süre üzerinden atamayacak. Biden ve ekibi ise bundan sonra Trump’ın ne gibi sorunlar çıkarabileceğini düşünmeden edemeyecek. Ufukta ABD için zorlu günler görünüyor.