Türkiye her ne kadar İstanbul seçimlerine odaklanmış olsa da, hayati önemde başka gelişmeler de yaşanıyor. S-400 alımında son aşamaya gelindi ve bu konudaki kararlılığımız dost zannettiğimiz başta ABD olmak üzere birçok ülkeyi çılgına çevirmiş durumdadır. F-35’lerde yaşanan kriz kopma noktasına gelmiştir. Doğu Akdeniz’de bir oldu-bitti ile Türkiye ve Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti devre dışı bırakılmak isteniyor. İdlib’de önemli gelişmeler var. Pençe operasyonu büyük bir başarı ile devam ettirilirken, ne yazık ki, şehit haberleri de geliyor. Fırat’ın doğusunda ki terör varlıklarının mutlaka ve ivedilikle yok edilmesi için daha fazla geç kalamayız. Bütün bunlara bir de askerlik kanunda yapılan köklü değişiklik eklenmiştir.

EN ÇOK İHTİYACI OLAN ÜLKEYİZ

Bütün bu meseleler Türkiye için hayati önemdedir. S-400 bir hava savunma sistemidir. Böyle bir sisteme dünyada en çok ihtiyacı olan belki de birinci ülkeyiz. Bizden çok daha düşük tehditlerle karşılaşan ülkeler hava savunma sistemlerine rahatlıkla sahip olabilirken, biz yıllardır bütün girişimlerimize rağmen, sözde dostlarımızdan bir karşılık alamadık. Benzer bir sistem olan Patriot alımı için yaptığımız bütün girişimler sonuçsuz kaldı. ABD son derece samimiyetsiz bir şekilde bizi oyaladı ve hava savunmasında sıkıntılı bir duruma düşmemize sebep oldu. 2017’de yaptığımız alım teklifine 17 ay sonra cevap verildi ve ortak üretime ve teknoloji transferine kapalı olarak çok yüksek bir fiyat istendi. Bu şekilde daha fazla devam edemezdik.

NEDEN RAHATSIZ OLUYORLAR?

S-400’ler bu ivedi ihtiyaca bağlı olarak alınmıştır. Kullanımı, etkisi, sağladığı güvenlik başta olmak üzere avantajları Patriotlardan çok daha fazladır. Türkiye’nin kendi güvenliği için tedbir alması aslında dost ve müttefiklerimizi memnun etmesi gerekirken, bu kadar tepki görmesi anlaşılabilir bir durum değildir. NATO’dan her hangi bir itiraz olmadığı gibi, sistemi zorlayan bir durum yoktur. Buna rağmen Türkiye her türlü teminatı vermiş, ABD’ye S-400 ve F-35’ler konusunda NATO’nun da içinde olduğu ortak çalışma grubu kurulması önerisinde bulunmuştur. Türkiye’nin bütün bu iyi niyetli girişimleri ABD’den karşılık bulmadığı gibi, bir de kabul edilmesi mümkün olmayan, haddi çok aşan bir mektup gönderilmiştir.

TARİHİ HATA YAPIYORLAR

Türkiye kendi güvenliğini sağlamak, bunun için her türlü tedbiri almak hakkına ve yetkisine sahiptir. Buna rağmen, önce üstü örtülü tehditler, sonra F-35’leri vermemek için alınan kararlar ve sonrasında da eğitim gören pilotlarımızı geri göndermeleri, kabul edilemez bir durumdur. Biz F-35’ler konusunda ABD’den bir yardım veya iyilik beklemiyoruz. O projenin üretim ortağıyız. Dolayısı ile yapılan uluslararası hukuka da, karşılıklı işbirliği anlayışına da, müttefikliğe de son derece terstir. ABD’nin bu tavrı son derece kaba, saygısız ve kırcıdır. Bunu kabul etmek mümkün olmadığı gibi, gerekli cevabın verilmesi şarttır. Sayın Bahçeli’nin belirttiği gibi, Türkiye’nin iradesine kilit vurmaya teşebbüs eden, bağımsızlık azmini kırmak için tevessüle yeltenen kim olursa olsun tarihi bir hatanın, vahim bir yanlışın, bedeli çok yüksek olacak bir skandalın faili olacaklardır.

DOĞU AKDENİZ’DE DURUM

Bütün bunlar olurken, Doğu Akdeniz’de açıkça Türkiye’ye tuzak kurulmakta, kuyusu kazılmakta, egemenlik haklarına kast edilmektedir. Rum Yönetiminin, Fatih Sondaj Gemimizin çalışanları ile TPAO ile işbirliği yapan yabancı şirketlerin yöneticileri hakkında tutuklama kararı çıkarması hukuksuzdur, kepazeliktir. Kıbrıs Türklerini yok saymak, tarihsel haklarını gaspa teşebbüs ve tevessül etmek uluslararası hukuku çiğnemek, Türkiye’ye meydan okumaktır. Ülkemiz bu barbarca ve barış karşıtı hamleleri göğüsleyecek güç ve yeterliliktedir. Kıbrıs Türklüğü yalnız değildir, Doğu Akdeniz asla peşkeş çekilmeyecektir. İdlib’de önemli gelişmeler var. Ruslar’ın ateşkes ilan edildiğini söylediği saatlerde İdlib’in güneydoğusunda bulunan 10 No’lu TSK gözlem üssüne havan topuyla saldırı düzenlemiştir. Çok şükür bir can kaybı yaşanmadığı kamuoyuna duyurulmuştur. Ancak Türkiye tedbir almak, gerekirse müdahale etmekte tereddüt göstermemelidir. Rusya ile bu konuda daha yakın bir işbirliği içinde olunması gerektiği anlaşılmaktadır. Temasların sürdürüldüğü açıklanmıştır.

PENÇE İSABETİ

Pençe operasyonu Türkiye’nin varlığına ve birliğine yönelik terör tehdidinin ortan kaldırılması için çok isabetli bir karar olmuştur. Terör örgütüne büyük darbeler indirilmiştir. Gelen şehit haberleri ciğerimizi dağlasa da, kahraman güvenlik güçlerimiz bu kahpelere hak ettikleri cevabı vermektedirler. Sayın Cumhurbaşkanı Fırat’ın doğusunda ki terör varlıklarının da darmadağın edileceğini söylemiştir. Bunun yapılmasında daha fazla geç kalamayız. Zira, sınırlarımızda terör örgütleri oldukça, bize huzur yoktur. Böyle bir süreçte askerlik kanunda yapılan köklü değişiklik bazı kesimlerce özellikle istismar edilmektedir. Kanunla ilgili olarak bütün soru işaretlerinin ortadan kaldırılması, kamuoyunun tatmin edilmesi ve mümkünse düzenlemenin Meclis’ten ittifakla geçirilmesi çok yerinde olacaktır.