“Yolunda yürüyen bir yolcununyalnız ufku görmesi kâfi değildir. Muhakkak ufkun ötesini de görmesi ve bilmesi lazımdır.”

Mustafa Kemal Atatürk

ABD, dünyanın birçok ülkesinde uyguladığı emperyalist politikalarıyla bölme / parçalama / ayırma / karıştırma /çatıştırma girişimlerini şimdi bizzat kendi içinde yaşama noktasındadır. Şarkı sözlerindeki gibi ABD’nin son hali: Dibe vurdum yine/Biliyorum nedeni ne/Yaşattığını yaşamadan/Ölmüyor insan.

ABD’nin Teksas eyaletinde Cumhuriyetçi Vali Greg Abbott ile federal hükümet arasında yaşanan "dikenli tel" geriliminde, Cumhuriyetçi Valiler Birliği tarafından yayınlanan “Sınırın güvenliğini sağlamak için dikenli tel örgüler de dahil olmak üzere her türlü araç ve stratejiyi kullanma konusunda vali arkadaşımız Greg Abbott ve Teksas eyaletiyle dayanışma içindeyiz” şeklindeki bildiri sonrası tansiyon yükselmiş ve ABD’de sonu meçhul bir hareketliliğe sebep olmuştur.

ABD siyasetindeki iktidar ve güç kavgaları, eyaletlerdeki tam bağımsızlık kıvılcımları, ahlaki çöküntünün verdiği handikaplar olduğu gibi ABD’nin, dünyanın her bölgesinde ülkeleri yönetme / yönlendirme adına askeri/ekonomik/kültürel/istihbarat olarak yoğunlaşıp tükettiği enerji, yaşadığı yorgunluk artık “Kontrolsüz güçgüç değildir” tezini doğrular mahiyettedir. ABD kendi ülkesinden çok başka ülkelerin rejimiyle, askeri durumuyla ve onların ekonomisiyle uğraştığı için kendi temelini kaybetme noktasındadır ve özellikle Ortadoğu bölgesinde bir bataklığa saplanmış haldedir.

Eski ABD Başkanı Donald Trump'ın geçtiğimiz hafta “Ve bu arada şimdi Orta Doğu'ya tekrar dahil oluyoruz. Bakın neler oluyor. Siz de dahil oluyorsunuz. İşte yine Orta Doğu'ya gidiyoruz. 9 trilyon dolar harcadık, bizim tarafımız da dahil olmak üzere milyonlarca insanı öldürdük. Onların tarafı milyonlarda insan, 9 trilyon... Hiçbir şey. Ölümümüz var, kanımız var, hiçbir şeyimiz yok. Ve dedikleri gibi kanımızı ve hazinemizi harcadık. Kanımızı ve hazinemizi harcadık. Ve Kanımız hazinemizden daha önemli. O zaman bu bir utanç.” şeklinde hem büyük bir itirafı oldu hem de ABD’nin içinde bulunduğu “Utanç” halini gözler önüne serdi. ABD, dünyaya ölüm kusmaktan, dünyanın huzurunu bozmaktan, her bölgede kan okyanusu oluşturmaktan başka hiçbir şey yapmamıştır. İlginçtir ki Trump da dahil bu zamana kadar gelen ABD Başkanlarının hepsi tüm bunları özgürlük, insan hakları ve demokrasi için yaptığını söylediler. ABD başkanlarının hepsine sorun, “öldürdük” dedikleri 9 milyon insanı bu içi boşaltılmış kavramlar için öldürdüklerini söyleyeceklerdir. Bunların genetiği öldürdükleri 9 milyona yeni milyonlar katmaya müsaittir. Bakın, İsrail’in Gazze’de gerçekleştirdiği katliamda 30 bine yakın insan öldü. Bu öldürdüklerinin tamamı masum insanlar ve bu insanların yarısını da bebek/çocuk/kadın oluşturuyor… ABD, bu katliamın arkasında hala durmayı sürdürerek şu vakte kadar tarihi genetiğinde bir değişiklik olmayacağını gösterdi.

Dünyanın çeşitli bölgelerinde hedefine aldığı ülkeleri bölmeye/parçalamaya çalışan ABD’nin, bugün bağımsızlık isteyen kendi eyaletleriyle yüzleşmesi ABD’ye ilahi bir ders niteliğindedir.

Teksas'ın, ABD'den ayrılmasını isteyen ve bu gerçekleşmesini istedikleri bağımsızlığı destekleyen bir kuruluş olan TEXIT hareketinin lideri Daniel Miller’in Newsweek'e verdiği demeçte, Teksas'ın otuz yıl içinde bağımsız bir ulus haline gelebileceğine inandığını  "Bence federal hükümetin içinde bulunduğu yörünge, Teksas'ın içinde bulunduğu yörünge, bence bu yöne doğru gidiyoruz, yani ister bilinçli bir kararla ister federal sistemin temel gereksinimlerini karşılayamaması nedeniyle çökmesiyle olsun, Teksas'ın 30 yıl içinde kesinlikle bağımsız bir ulus haline geleceğini düşünüyorum." cümleleriyle ifade etmesi, ABD’nin geleceğinde olabileceklerin işaretidir. Gelişmelere baktığımızda bunun 30 yıl kadar bile uzun sürmeyeceği ortadadır. 25 Cumhuriyetçi Vali’nin, Texas yönetimine destek çıkması ve Vali Abbott’un, 10 eyaletin destek için ulusal muhafız gönderdiğini ve kendilerinin federal güçlerle karşı karşıya gelmeye hazır olduklarını açıklaması, bu ateşin ABD’yi esir alacağını göstermektedir.

ABD’nin içine düştüğü durum sonrası, bugünlerde televizyon ekranlarında, sosyal medya sayfalarında MHP Lideri Sayın Devlet Bahçeli’nin 7 yıl önce ifade ettiği ABD’nin içyapısıyla ilgili şu öngörüler yer almaktadır:

“ABD ve İngiltere öncelikle kendi işine bakmalı, haksız, hukuksuz ve hadsiz politik tasavvur ve tavırlarından acilen ve derhal geri dönmelidir.

Bölgemizde fitneye mihmandarlık yapan ABD, gelecekte kendi eyaletlerinde baş gösterebilecek bağımsızlık arayışına ne diyecektir?

Mesela Kaliforniya’nın içten içe büyüyen, devamlı zemin tutan ayrılma talepleri iyice somutlaşır, gün yüzüne çıkarsa ABD ne yapacaktır?

Veya İngiltere’nin atadığı valilerce yönetilen Kanada, Avusturalya, Yeni Zelanda gibi ülkeler yeter derse neler olacağını düşünen var mıdır?” ve daha güncel olarak 16 Ocak 2024 tarihinde de TBMM Grup toplantısındaki şu uyarılar tarihe geçecek mahiyettedir.

“İnancım odur ki, İsrail ve ABD günü geldiğinde damla damla akıttıkları kanların hesabını muhakkak vereceklerdir.

Bize göre bilhassa Amerikalılar, ABD’ye sahip çıkmalı, böyle gelse de böyle gitmeyeceğini bariz olarak görmelidirler.

Tarihin hiçbir döneminde zulümle ayakta kalmış, kan dökerek, can alarak, sömürerek, yağmalayarak varlığını sürdürebilmiş bir devlete tesadüf edilmemiştir.

Amerikan vatandaşları hem kendi gelecekleri hem de dünyanın geleceği açısından ABD’yi adil, insani, vicdani ve hukuki rotaya çekmekle mesuldürler.”

Bu öngörü ve uyarılara baktığımızda bize düşen MHP Lideri Sayın Devlet Bahçeli’yi “Lider odur ki dağın ardındakini göre, lider odur ki başa geleceği bile” sözüyle değerlendirmek olacaktır.

MHP Lideri Devlet Bahçeli’nin, Türkiye, Türk Dünyası ve Dünya meseleleri karşısındaki tasavvurları ile milli vizyonu hep şekillendirmiştir. Bu yüzden eylem ve söylemlerinde ölçü aldığı inanç, Nizam-ı Alem ülküsüdür.

Yıllar önce ve geçtiğimiz haftalarda ABD’ye yönelik yaptığı bu çağrılar ve tespitler hep bu minvaldedir.

Dünyanın huzuruna kan bulaştıran, her bölgede istikrarsızlığı körükleyen, dünya milletlerini birbirine düşüren, 9 milyon insan öldürdüğünü itiraf eden ABD’nin dizginlenmesiyle dünya rahat bir nefes alacaktır. ABD’nin kendi içindeki bağımsızlık/isyan gelişmeleri ile büyük şeytanın oyalanması ve enerjisini dünyaya nifak ekme yerine kendi içine harcaması umut verici gelişmedir.

MHP Lideri Devlet Bahçeli’nin, 7 yıl önce işaret ettiği ABD’nin eyaletlerindeki bağımsızlık arayışları ve ayrılık talepleriyle ilgili öngörüsünün bugün ete-kemiğine bürünmesi tüm mazlum milletlere umut ışığı olmuştur.

Daha önce FETÖ, Çözüm Süreci, BOP, Irak, Suriye, Kıbrıs, Azerbaycan, Avrupa Birliği, Ortadoğu Bölgesi gibi ana başlıklarda ve benzeri durumlardaki öngörüleri her zaman gerçekleşmiş olan MHP Lideri Devlet Bahçeli’nin, ABD hakkındaki yıllar önceki öngörüsü de dünya milletlerini bölüp parçalamaya çalışan ABD’yi eğer ki ders çıkartabilirse kendi coğrafyasına demirlemesi açısından önemlidir.

 “Önleyebilmek için öngörmek, öngörebilmek için bilmek gerekli.” demişler. Kızılelma, Turan ve Nizam-ı Âlem ülküsü olan MHP Lideri Sayın Devlet Bahçeli hem tehlikeleri önlemeye çalışıyor hem olacakları öngörüyor hem de gelişmelerin önünü-arkasını milli düşünce sisteminden aldığı güçle biliyor.

Canı yanmış mazlumların ve parçalanmış milletlerin ahı umarım ABD’nin kendi “bölünme” derdini oluşturacaktır. ABD böyle bir derdi çoktan hak etti…