Ligin bu durumlara gelmesinin tek müsebbibidir, Başakşehir… Herkesin, “Artık şampiyon belli” dediği anda, bir bakıma, ‘ayağına sıktı’ ve bugünlere gelindi. 3 sezondur şampiyonluğu kovalamasına rağmen taraftarlarını toplayamadı. Parası, huzuru varken kimi istese aldı ama hepsinden yeterli verimi sağlayamadı. Sistem oyunu oturdu sanılan takımda, bir iki futbolcunun, ya sakatlık, ya da başka sıkıntılar yaşamasıyla sistem çöktü. Sadece pas trafiğinin fazlalığı mutluluğu getirmedi.

Yakaladığı puan farkını, ferdi olarak daha çok şampiyonluklar yaşayan tecrübeli futbolcular ve kurt hoca koruyamadı. Yönetenler takımı toparlayamadı, heyecanlarına yenik düştü. Yine yönetenler, rakip takım yöneticilerinin manevi baskısına cevap veremedi. Ya acemi kaldılar, ya da saflıklarının kurbanı oldular. “Nasılsa rahatız, çıkar kazanırız” mantığı yürümedi, yürüyemezdi de... Puzzle parçalarını bir araya getiremezsen, ‘ağzınla kuş tutsan’ düzelemezsin, işleri rayına oturtamazsın.

Başakşehir hal böyle olunca da, her ne kadar Türkiye’nin en iyi kadrosuna, huzuruna, parasına sahip olsa da; aşırı heyecanına, tribünlerin boşluğuna, rakiplerinin baskısına, profesyonelliğe, rekabet ortamını daha iyi bilene boyun eğdi. Yarın ne olur derseniz?.. Taraftarı çok olan, yöneticileri uyanık olan, hocası motivasyon yüklemesini iyi yapan, her futbolcusunu ayrı ayrı kullanmasını bilen, eksiği olmayan, tecrübe bütünlüğünü sağlayan, kendisinden emin olan takım kazanır. Ama bu takımın Başakşehir olmadığını söylüyor yaşanmışlıklar.