AK Parti Sözcüsü Ömer Çelik, parti genel merkezinde, Cumhurbaşkanı ve AK Parti Genel Başkanı Recep Tayyip Erdoğan başkanlığında Merkez Yürütme Kurulu (MYK) toplantısı devam ederken düzenlediği basın toplantısında, Sarıkamış Harekatı'nın 106'ncı yılı dolayısıyla şehitlere Allah'tan rahmet diledi, vatandaşların her sene anmasının, o günün ve o fedakarlığın unutulmamasının son derece kıymetli olduğunu belirtti.

Trabzon'da bir süredir kanser tedavisi gördüğü hastanede 80 yaşında hayatını kaybeden eski Trabzonspor Kulübü başkanlarından Özkan Sümer için Allah'tan rahmet dileyen Çelik, Sümer'in vefatının Türk futbolu ve Trabzonspor camiası için önemli bir kayıp olduğunu söyledi.

Çelik, Diyarbakır anneleri ile ilgili gündemi yakından takip etmeyi sürdürdüklerini kaydederek, bugünkü MYK toplantısında Cumhurbaşkanı ve AK Parti Genel Başkanı Erdoğan'ın kapsamlı iç ve dış siyasi gelişmeler, yeni tip koronavirüs (Kovid-19) salgınıyla mücadele, son dönemde yaptığı temaslara yönelik değerlendirmeler yaptığını ve güncel politik gelişmelerin kapsamlı bir şekilde ele alındığını bildirdi.

MYK toplantısında TBMM gündeminin de değerlendirildiğine işaret eden Çelik, "Bütçe görüşmelerinde muhalefet tarafından dile getirilen iddialar, arkadaşlarımızın bunlara verdiği cevaplar, bütçe görüşmelerinin nasıl geçtiği de kapsamlı bir şekilde değerlendiriliyor." ifadelerini kullandı.

Çelik, terörle mücadele konusunda gayretli mücadelenin kesintisiz bir şekilde devam ettiğini vurgulayarak, "Polisimizin, jandarmamızın ve Silahlı Kuvvetlerimizin kendi görev bölgelerinde yürüttüğü bu mücadele tavizsiz bir şekilde devam ediyor. Tabii Türkiye'nin yürüttüğü silahlı mücadele, Türkiye'nin yürüttüğü bu terör örgütüne karşı bu mücadele dünyanın en yüksek meşruiyetine sahip mücadelesidir. Suriye örneğinde gördüğümüz gibi PKK/PYD ve YPG terör örgütü her türlü grupla iş birliği yapabilen, her türlü kılığa girebilen bir yapıya sahip." diye konuştu.

Terör örgütlerinin, Türkiye'ye tehditlerinin söz konusu olduğunda, Türkiye'nin karşısındaki güçlerle yoğun bir şekilde iş birliğine girmeye çalıştığını söyleyen Çelik, "Terörle mücadele 7 gün 24 saat esasına göre kesintisiz bir şekilde sürüyor ve başarıyla devam ediyor. Bizim her MYK toplantımızda, her MKYK toplantımızda, partideki her toplantımızda terörle mücadele gündemini yakın bir şekilde takip ediyoruz. Gerek İçişleri Bakanlığımız, gerek Milli Savunma Bakanlığımızın, polisimiz, jandarmamız ve Silahlı Kuvvetlerimiz bütün bu süreçlerdeki mücadelesinin nasıl seyrettiği, ne tür başarılar elde edildiği ile ilgili yakın bir takibimiz var." değerlendirmesinde bulundu.

"Elverişli ve kullanışlı bir enstrüman"
Çelik, PKK terör örgütünün bölge için ana istikrarsızlık unsuru olmayı sürdürdüğüne vurgu yaparak, şu ifadeleri kullandı:

"Fakat ne yazık ki bazı dost ülkeler ve hatta müttefik ülkeler bunu elverişli ve kullanışlı bir enstrüman olarak gördükleri için birbirlerine karşı kullanmaya çalışıyorlar. Aynı şekilde de aynı Suriye'nin kuzeyinde güya DEAŞ ile mücadele adı altında yerleşmeye çalıştığı bölgelerden Türk Silahlı Kuvvetleri tarafından Fırat Kalkanı ve Zeytin Dalı harekatlarıyla çıkarılmıştı. Eğer Silahlı Kuvvetlerimizin, Fırat Kalkanı ve Zeytin Dalı harekatları gibi bu harekatlar olmasaydı, bugün orada bir ur şeklinde bir terör devletçiği bu yapıların desteği ile kurulmuş olacaktı. "

PKK'nın Kürt düşmanlığının bir göstergesi olarak son zamanlarda Kuzey Irak'taki güçlere saldırdığını dile getiren Çelik, şunları kaydetti:

"Burada YPG aynı şekilde, PYD/YPG, Suriye'nin kuzeyinde, aynı şekilde Irak'ın kuzeyinde oradaki yerleşik halklara, ister Türkmen olsun ister Arap olsun ister Kürt olsun katıksız bir şekilde, ayırt etmeksizin bu düşmanlığı sürdürüyorlar. PKK'nın orada kurmaya çalıştığı totaliter yapıya boyun eğmeyen herkes bu düşmanlıktan nasibini alıyor. En son da Kuzey Irak'taki Kürtlerin yaşadığı bölgedeki, oradaki güvenlik güçlerine saldırarak aslında bölgede ne kadar çok boyutlu bir istikrarsızlık unsuru olduğunu bir kere daha ortaya koymuş oldu.

Dolayısıyla Türkiye'nin PKK terör örgütü ile mücadelesi insanlığa karşı suç işleyen bir nefret örgütüyle hem kendi milli güvenliğini sağlamak bakımından hem de insanlığa karşı işlenen bu suçu engellemek bakımından son derece yüksek bir meşruiyete sahip mücadeledir. Bütün güvenlik güçlerimize bu gayretlerinden dolayı teşekkür ediyoruz. PKK ile mücadele ve diğer terör örgütleriyle mücadele 7 gün 24 saat esasına göre kesintisiz bir biçimde ve hiçbir gevşeme olmadan, hiçbir yavaşlama olmadan aynı şekilde devam edecektir."

Kovid-19 salgını ile mücadele
Çelik, Kovid-19 salgınının dünyadaki küresel sistemi sarsmayı sürdürdüğünü söyledi.

Türkiye olarak bu zorlu mücadeleyi en iyi şekilde yönetmeye çalıştıklarını dile getiren Çelik, "Bugün yine çeşitli açıklamalar oldu, bekleneceği üzere CHP'den 'Türkiye en kötü yöneten ülkedir, vesairedir.' diyerekten. Tabii ki onlardan bir hakkaniyet beklemiyoruz, onu geçtik artık. Başka bir alemde yaşıyorlar, başka bir paralel evrende yaşıyorlar. Türkiye elindeki imkanlarla hem Türkiye'deki vatandaşlarımızın sağlığını korumak bakımından hem dünyada ihtiyacı olanlara ulaşmak bakımından etkili bir mücadele ortaya koydu." diye konuştu.

Virüsün mutasyona uğradığı şeklinde haber ve değerlendirmelerin söz konusu olduğunu belirten Çelik, bazı Avrupa Birliği ülkelerinin İngiltere ile uçuşlarını durdurduğunu anımsattı.

Türkiye'nin de Birleşik Krallık, Danimarka, Güney Afrika, Hollanda gibi ülkelerle uçuşları durdurduğunu söyleyen Çelik, "Halihazırda 96 ülkeyle uçuşlarımız düzenli olarak sürüyor ama Kovid ile ilgili bir tehdit veyahut da yönetilmesi gereken süreç ortaya çıktığı zaman hiç şüphe yok ki bu tedbirler alınacaktır." dedi.

Virüsün etkisinin dünyanın bütün algılarını, iş, davranış, siyaset modellerini sarsan bir sonuç ortaya çıkardığını anlatan Çelik, "Umuyoruz ki aşılar etkili bir şekilde bununla mücadelede kitlesel bir zaferin kazanılmasına imkan verir. Türkiye bu konuyu da Sağlık Bakanlığımız üzerinden yakın bir şekilde değerlendiriyor, takip ediyor." ifadesini kullandı.

"Gevşemenin olmaması gerekiyor"
İstanbul'da bir dönem virüs yayılımının kontrolden çıktığını hatırlatan Çelik, tedbirlerin alınmasıyla rakamların düşmeye başladığına işaret etti.

Çelik, "Kaybettiğimiz vatandaşlarımıza çok üzülüyoruz, sevdiklerinden ayrı kalanlar için çok büyük bir üzüntü duyuyoruz. Bunun olmaması için kural basit; 'maske, mesafe ve temizlik' diyoruz. Daha bir müddet bununla yaşamaya devam edeceğiz. Aşı gelse de bir müddet yaşamaya devam edeceğiz, aşı kitlesel bir bağışıklık, kitlesel bir tedavi ortaya çıkarana kadar hiçbir şekilde gevşemenin olmaması gerekiyor." dedi.

Tüm sağlık çalışanlarına teşekkürlerini ileten Çelik, "Gerçekten büyük fedakarlıklar gösterdiler, göstermeye devam ediyorlar. Hayatlarını kaybeden sağlık çalışanlarımız var. Tabii onların vazife malullüğü ve meslek hastalığı statülerinin hızla sonuçlandırılması bizim de takip ettiğimiz bir konu. Elimizden gelen her türlü teşekkürü hem fiili olarak hem sözlü olarak kendilerine her zaman iletmek istiyoruz." diye konuştu.

Salgının esnaf, tüccar ve iş insanlarının üzerindeki negatif etkilerini kontrol altına almak için takip edilmesi gereken süreçlerin dinamik olduğunu ve ciddi şekilde izlediklerini dile getiren Çelik, bugüne kadar Sosyal Koruma Kalkanı adı altında negatif etkilerin giderilmesi için nakit desteğinde bulunulduğunu anımsattı.

İstihdam ve üretimi desteklemek için hayata geçirilen paketlerin de olduğunu ve bunların da devam etmesi gerektiğini vurgulayan Çelik, bir yandan hayatı korumak için Kovid-19 ile ilgili tedbirlere ihtiyaç duyulduğunu, diğer yandan da hayatın döngüsünün devam etmesi için yürümesi gereken çalışmalar olduğunu hatırlattı. Çelik, "Bütün bunlar arasındaki dengenin optimum bulunması noktasında dünyada kimsenin elinde bir model yok." dedi.

Önceliğin hayatı korumak olduğunun altını çizen Çelik, bunun gerçekleşebilmesi için de yasaklara tam olarak uyulmasıyla ilgili hassasiyetin çok yüksek tutulması gerektiğine işaret etti.

Yasakları ihlal eden kişilerin olduğunu belirten Çelik, "Güvenlik güçlerimiz, diğer yetkililerimiz onların bu ihlallerine karşı bir tutum geliştirdiği zaman onların hayatlarını korumak, sevdiklerini korumak için bunları yapıyorlar." diye konuştu.

Her vatandaşın hayatının kıymetli olduğunu vurgulayan Çelik, özellikle yılbaşı döneminde de alınan kararlara tam olarak uyarak rakamların ve sağlık sistemi üzerindeki yükün daha da azaltılması için gayret sarf edilmesini istedi.

"Geçersiz tehditler savuranlar var"
Azerbaycan'ın Ermenistan'a karşı elde ettiği zaferden sonraki gelişmeleri çok yakından takip ettiklerini dile getiren Çelik, Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın vizyoner bir yaklaşım geliştirerek bölgesel barışı tesis etmek üzere bir platform oluşturabileceğini söylediğini hatırlattı.

Bunun bölge ülkeleri tarafından da olumlu karşılandığını anımsatan Çelik, "Her nedense Azerbaycan'ın kendisine ait olan, kendisine ait olduğu Birleşmiş Milletler tarafından da açık ve net bir şekilde ifade edilen topraklarını yeniden alması gerek Minsk Grubu içerisinde gerek dışında birçok ülkeyi rahatsız ediyor. İşte Fransa'da Senatonun ve Temsilciler Meclisinin aldığı kararları gördük, halen sanki gayrimeşru bir iş yapılmış gibisinden Azerbaycan'a dönük, bizce geçersiz tehditler savuranlar var, başka türlü yaklaşımlar ortaya koyanlar var." diye konuştu.

Belçika Temsilciler Meclisinin Yukarı Karabağ konusunda Azerbaycan'ı kınayan ve Türkiye'yi eleştiren bir kararı olduğuna dikkati çeken Çelik, "Belçika Temsilciler Meclisine mesajımız nettir; bunun hiçbir hükmü yoktur, geçersiz, haksız, hukuksuz, hakkaniyetsiz ve gayrimeşru bir karardır. Tam tersine şimdiye kadarki oradaki haksız Ermeni işgali karşısında susanların bugün hakkaniyetle bir zafer elde edildiği zaman bu şekilde rahatsızlık duymaları aslında hukuk dışı davranışlarının bir örneği olarak görülmelidir. Bu tamamen tek yanlı, diasporadaki birtakım aşırı Ermeni söylemleri çerçevesinde bir ülkenin Temsilciler Meclisinin nasıl manipüle edildiğini göstermekten öteye gitmez." değerlendirmesinde bulundu.

Çelik, kararın Türkiye-Belçika ilişkilerine de Belçika-Azerbaycan ilişkilerine de bir katkı sağlamayacağını dile getirerek, "Geçmiş zamanlarda da eleştirdik, bakın bu çeşitli terör örgütleriyle ilgili özellikle PKK ile ilgili aldığı kararlar Belçika mahkemelerinin, bunların bir terör örgütünü meşrulaştırıcı şekilde karar almanın hukukla alakasının olmadığı izahtan varestedir. Yine 1915 olaylarıyla ilgili karar alıyorlar, bütün bunlar tabii ne kadar ideolojik bir motivasyonla hareket ettiklerini, hukuki bir motivasyonla hareket etmediklerini ortaya koyuyor." dedi.

Minsk Grubu'na eleştiri
"30 yıllık işgalde Minsk Grubu ne yapmıştır?" sorusunun giderek büyüyen bir soru olduğunu söyleyen Çelik, şunları kaydetti:

"Herhangi bir şekilde çözüm misyonu ortaya koyamamışlar. Şimdi Minsk Grubu içerisinde Fransa'nın sürekli olarak Türkiye'ye karşı durmaya çalışan, sürekli olarak Türkiye neredeyse, ister Suriye'de ister Libya'da ister Doğu Akdeniz'de ister Azerbaycan'da, Türkiye'nin durduğu yere mutlaka kendisini karşısında konumlandırmaya çalışan bir tutumu var. Bunun bu meselelere hiçbir faydası yok. Eğer Fransa bu meselelerde sağlıklı bir rol edinmek istiyorsa, yani bunların hepsi bir rol edinme kaygısının gayretiyse onun yolu bu da değil. Türkiye ile doğru zeminlerde, doğru bir dille konuşmak, her zaman diplomatik çözüm yollarının arayışı içerisinde olmak en doğru yoldur. Onun dışında fanatik Ermeni çıkarlarının yönettiği, Kafkaslardaki barışı tehdit eden yaklaşımların hiçbirinin bundan sonra sonuç almayacağı bellidir.

Artık kendi dua etmek için gittiği kiliseden bile kovulan, bakanları istifa eden bir Ermenistan Başbakanı var. Bu radikalizmin, bu saldırganlığın Ermenistan'ı getirdiği yer, net bir şekilde bir çöküştür. Dolayısıyla bu aslında Ermenistan'ı diasporanın da nereye sürüklediğini, birtakım radikal siyasetçilerin de nereye sürüklediğini net bir şekilde göstermesi gereken bir meseledir ya da Fransa'daki bazı siyasetçilerin Ermenistan'ı yine aynı maceralara sürüklemek için teşvik ettiğini, cesaretlendirdiğini gösteren bir yaklaşımdır. Bütün bunlar sağlıklı sonuçlar doğuracak işler değil."

 

Editör: Haber Merkezi