Y-CHP “Damat” ile uğraşadursun…

Komik bir açıklama yapan Dersimli Kemal, “PKK’nin saldırdığı tek lider benim” demez mi?

Yine Kemal Bey, “Milli birlik konusunda, en hassas olan parti CHP’dir” demekte…

Ve komedi gibi ama “Hassas olduğumuz iki temel konu var; bayrak ve vatan” demekte sakınca görmüyor!

Hâlâ “Selo serbest bırakılsın, Kavala tahliye edilsin” lakırdısı nedir?

Milletin aklıyla dalga mı geçiyorsunuz?

            *

HDPKK’liler yakında partiye de, milletvekilliğine de, milyonlarca liralık devlet yardımına da veda edecekler…

Devletten “Dağ”a aktaracakları para kalmayacak…

Gazi Meclis çatısı altında Türk milletine küfredemeyecekler…

AYM ve AİHM’de dava açamayacak hâle gelecekler…

Devletin tahsisli araçları ile PKK’ye adam ve silah taşıyamayacaklar…

Şehirlerde efelenip yasadışı gösterilerde şerefli polislerimize tokat atamayacaklar…

İl örgütlerinin ön kapısından giren Kürt gençlerini arka kapıdan dağa çıkaramayacaklar…

Korku dağları sardı…

Ya savcılar, ya da MHP dava açacak hepsi için…

Kısa süre sonra fezlekeleri okunacak Meclis’te… Ya mapusta on yıl ya da müebbet!

Kıvranıyorlar!

            *

Sıkıştılar…

Telaş ve çaresizlikten ne dediklerini bilmez hâle geldiler…

HDPKK’nin eş genel başkanı Buldan Van’da konuşuyor:

"Kapıköy Sınır Kapısı gerekli tedbirler alınarak derhal açılmalıdır. Biz AKP hükümetinin küçük ortağı ile birlikte başta Van olmak üzere Kürtlerin yaşadığı illere ayrı bir hukuk işlettiğini biliyoruz. Kürt illerine ayrı bir hukuk, ayrı bir anlayış, ayrı bir yöntem uygulanmakta."

Küstahlığa bakar mısınız?

Ardından FETÖ ve PKK sevici Ömer Faruk Gergerlioğlu, hakkında verilen kararı siyasi olarak nitelendirerek iktidarı hedef alarak şunları söylüyor: Hiçbir ceza beni yolumdan vazgeçiremez. Bana bu milletvekilliğini millet verdi, kimse de alamaz. Bizi zindanlara atabilirsiniz. Milletin verdiği vekaletlere saldırabilirsiniz. Ama hakkı hakikati söylememi engelleyemezsiniz."

Bu adamın dedikleri “dokunulmazlık zırhı”nda... Hele fezlekesi TBMM’ye gelsin, yargının karşısına çıkarılsın, “vekil etiketi”yle ne haltlar çevirdikleri ortalığa bir dökülsün göreceğiz hakikatleri…

TBMM Başkanı Şentop konuyu açıklıyor: “Bir milletvekili ağır cezalık suç işlerken suçüstü yakalandığı zaman dokunulmazlık işlemez. İkincisi ise Anayasa'nın 14. maddesinde belirlenen suçlarla ilgili bir yargılama, soruşturma; milletvekili seçilmeden başladıysa o zaman da dokunulmazlık söz konusu değildir.”

Bu arada HDPKK’li Buldan yaygaraya devam ediyor:

Halk adına iktidardan hesap sormaya devam edeceğiz. İktidar olmanın sorumluluğu insanları ölü olarak değil canlı getirmektir.”

Şimdi bu lafı nereye koyarsanız koyun…

HDPKK’nin ön kapısından giren dağa kaldırılsın, yolda belde önüne gelen eşkıyaca rehin alınsın, ondan sonra “Gara’ya kendi iktidarlarını kurtarmak için gittiler!” demeye devam…

Diyarbakır il başkanlığınızın önündeki anneleri gönülleyip çocuklarını geri getirdiniz mi? Hayır!

Ar damarları kalmamış, vicdansızlıkları tavan yapmış…

Utanmadan da “Bizim vekilimiz Gara’ya gitmedi!” demez mi?

Ama arkasından itiraf gibi açıklama:

“Erbil’e vekillerimiz zaman zaman gelir giderler!”

Neden? Niçin? HDPKK’li vekillerin Erbil’de ne işleri olabilir?

Hakkâri, Şırnak, Diyarbakır, Muş, Van, Kars, Bitlis, Tunceli, Mardin, Batman ve Şanlıurfa’nın işleri orada mı çözülüyor?

Bölgesel özerklik ilan ettiniz de biz mi bilmiyoruz?

Alçaklığın zirvesindesiniz ve deniz bitti!

Hesap vereceksiniz! Eteğinizde neyiniz varsa dökün!