27 Eylül Pazar sabahı güne kötü uyandık. Fakat işlerin seyri kısa zamanda değişti, sabah saatlerinde Azerbaycan’a saldırılara başlayan Ermeniler sürecin bu boyutunu düşünmemiştiler. Sabah altı sularında başlayan ve art arda gelen çelişkili haberleri aldıkça boğazımız düğümlendi, öfkemiz arttı. Fakat Azerbaycan ordusunun cevabı bizi umutlandırdı. Elbette şehitlerimiz de, yaralılarımız da mevcuttur. Nitekim o yiğitler sayesinde çok şükür Türklüğün kahramanlık hikâyelerine bir kere daha tanık olduk.

Sürece baktığımızda, Ermenistan, Paşinyan hükümete geldikten sonra sürekli provokatif tutumlar içerisinde bulunmaktan asla vazgeçmedi. Dâhilde olan ekonomik sıkıntıları ve sosyal sorunları kapatmak adına Karabağ sorununu dile getirmek her zaman imdatlarına yetişti. Bu yüzden zafer edasıyla işgal olunmuş bölgelere giderek ziyafetler ve içki meclisleri düzenleyip bol bol poz vermeleri, yurt dışı seferlerinde Ermeni cemaatlerle olan toplantılarında tehdit içerikli konuşmaları… Bunlar gibi hareketlerin resmi, Bakü’nün sabrını taşırmaktaydı.

Her zaman piyonluk misyonunu üstlenen Ermenistan bu defa da üzerine düşeni yaptı. Fakat bu defa anladığı dilde cevabını aldı. Sabrı taşan Azerbaycan onların dilinde konuştu – alea iacta est- ok yaydan çıktı. Fakat anlaşmayı bozan ve saldırılarının sonucunun buraya varacağını beklemeyen Ermenistan’ın arkasında duran gücün, alışılmışın dışında Rusya değil, Fransa olduğu ortaya çıktı. Ancak Doğu Akdeniz’de masada güçlü olmak için Azerbaycan’a saldırıları kullanmak fikri Macron’u hüsrana uğrattı. Ardından savaş meydanında mağlubiyete uğrayan Ermenistan’ı daha da beter duruma düşürmemek adına telefon trafiği ve tarafları ateşkese çağırma teraneleri devreye girdi. Macron, İlham Aliyev’i araması esnasında hesap sorarcasına yönlendirdiği “Türkiye’den silah yardımı alıyor musunuz?” sorusuna beklenmedik bir cevap aldı, Aliyev soruyu: “Bizim yeterince silahımız ve paramız var. İhtiyaç olduğu halde de silahımızı paramızla alıyoruz. İsterseniz sizden de alabiliriz.” şeklinde cevapladı. Bu cevap belli ki Macron’u hayli şaşırtmıştı.

Peki, Macron bunu neden yapıyor? Cumhurbaşkanı olduğu günden bu yana Fransa’da yaşananlara göz atalım. Ekonomik sorunlardan kaynaklanan sarı yelekliler isyanı ve ülkede nüfuzunun gitgide düşmesi Macron’u dış politika üzerinden destek devşirmeye ve Türkiye aleyhine politikalara itmiştir. Libya’da darbeci hükûmete destek vermesi, Suriye’de YPG/PYD terör gruplarına askeri ve siyasi yardım etmesi, Doğu Akdeniz’de Yunanistan’ı kışkırtması, ardından Ermenistan’a saldır emri vermesinin arkasında elbette ki Türkiye düşmanlığından başka bir şey yoktur.

Rusya’nın günler sonra müdahil olma sebebi ise Paşinyan hükûmetine Batı’ya bu kadar yaklaşmasının faturasını kesmesidir. Ermenistan’ın Azerbaycan’dan ‘yeterli’ tokadı yedikten sonra Ermenistan’ın aklının başına geldiğini düşündüğü anda Rusya aktif rolü üstlenecek. Çözüm üretmese bile savaşı tekrar dondurmaya çalışıp, Ermenistan’ı tekrar kendine borçlandıracaktır. Amaç, “bölgede bensiz, sen bir hiçsin” mesajını Paşinyan’a vermektir. Ermeni asıllı Rusya Dışişleri Bakanı Lavrov’un telefonlara sarılarak her iki ülkenin dışişleri bakanını araması, Rusya’nın da müdahalesinin kaçınılmaz olduğunu gösterdi. Azerbaycan’ın Suriye’den paralı asker getirdiği endişesini yaşadığını söyleyen Rusya Dışişleri Bakanı’na, Wagner gruplarını da hatırlatmak lazım. Ayrıca Azerbaycan’da savaş ruhunun diri kalması, gönüllülerin cephe bölgesine akın etmesi, tüm bunlara rağmen resmilerden gelen “Azerbaycan ordusu yeterli güçtedir, sizi sıranız geldiğinizde çağıracağız.” ilanı, bölgede herhangi bir ülkenin askeri desteğine ya da belli grupların getirilmesine gerek olmadığını ve bunla ilgili yalanları ortaya çıkarmaktadır.

İran’a geldiğimizde ise ara buluculuk teklifinin samimiyetsiz olduğu âşikar. Çünkü herkes bilmektedir ki, İran ne zaman ara buluculuk teklifi yaparsa, bu Ermenistan’ın zor durumda olduğu anlamına gelmektedir. Her zaman Ermenistan’a destek ve yardım yapan İran’ın endişesi güçlü Azerbaycan’dır. Sebep ise kuzeyde yükselen ve güçlenen bir Azerbaycan’ın, güneydeki Azerbaycan’a bir rol model oluşturması ve diriliş meşalesini yakmasıdır. Son savaş zamanı Ermenistan’a askeri yardım görüntüleriyle ifşa olunan İran’ın cevabını da Güney Azerbaycan Türkleri verecek. Anlaşılan “alea iacta est” sırası Güney Azerbaycan kısmına geldi. Emin olun ki, Güney Azerbaycan Türkleri iş birliği yapan düşmanların dersini verecektir. ‘Araz Nehri’ni geçmek’ zamanı geldi!