Depremin acısını yaşayan ve depremzedelerin yaralarının sarılmaya çalışıldığı ülkemizde gerçekleşen futbol maçlarında tribünlerin siyasal ayrışmaya sürüklenme çabaları Türkiye’de ilk olarak MHP Lideri Devlet Bahçeli’den “Milliyetçi Hareket Partisi depremde hayatını kaybetmiş vatandaşlarımıza yapılan saygısızlığı, ülkemizin böylesi hassas ve acılı günlerinde sporun kirli siyasete alet edilmesini şiddetle kınamaktadır” tepkisini görmüştü. Önce Fenerbahçe, daha sonra da Beşiktaş tribünleri “Hükümet istifa” sloganlarıyla bu ayrıştırma tuzağına düşmüştü. Acının dindirilmesi ve yaraların sarılması adına ortada seferberlik varken, depremi bahane ederek “Hükümet istifa” sloganları atanlar, "Bir algı operasyonuyla olayı çok fazla büyütüp sıyrılmaya çalışıyorlar. Asrın felaketiymiş. Başka ülkede niye böyle olmuyor?” diyerek böyle bir felaketi küçümseyen Kemal Kılıçdaroğlu için “İstifa” sloganı attı mı? Atmadığına göre mesele bir hassasiyet değil, tribünleri ayrıştırma fitilini ateşlemekti. MHP Lideri Devlet Bahçeli’nin hassasiyeti çok net ortadayken, birileri işine gelmediği için konuyu başka alanlara taşımaya çalıştı. MHP ve spor kulüpleri arasında bir kavga gibi göstermeye çalışmıştır. Oysa ortaya konan hassasiyet “acılı şu günlerde” siyasetin kirli ve rant yüzüyle tribünlerin muhatap edilmemesiydi. Ayrışma ve kavganın fitne ateşinin tribünlerde yakılmaması adına bir uyarıydı. Sağduyulu her insan bu tavrı anladı. MHP Lideri Devlet Bahçeli, olayın ciddiyetini herkese göstermek ve bu işin şaka olmadığını anlatmak için, ömründe bir sevda olarak büyük yer ayırdığı, makam odasını sembolüyle süslediği, arabasının plakasında adını taşıdığı Beşiktaş sevdasını bitirdi.

Belirlenen resmi rakamlara göre 46 binin üzerinde insanımız hayatını kaybetmiş ama depremdeki kayıtsızlığını “Büyük bir olay değil” şeklinde gösteren Kemal Kılıçdaroğlu’na destek ortamı yaratmaya çalışanlar bu ciddiyeti bir türlü kavrayamadı.

Oysa MHP Lideri Devlet Bahçeli, tribünler konusunda hep hassas olmuş, bu dönemde de acıya dayalı milletimize bir saygı beklemiştir.

Mesela tribünleri ayrıştırma ve kavga iklimine sürüklemeye çalışanlara 11 yıl öncede şu sözlerle uyarısını yapan MHP Lideri Devlet Bahçeli iken bugün ortaya koyduğu hassasiyeti anlamayanlar gerçekten ya ahmaklığından ya da art niyetinden bunu yapmaktadır.

Oku bakalım ahmak, oku bakalım art niyetli. Sayın Bahçeli ne demiş?

“Türk sporunu kanser gibi saran husumet kuşatmasından kurtarmak, taraftarlıktan fanatizme kaymaya başlayan eğilim ve yönelimleri acilen tedavi etmek gerekmektedir.

Allah korusun, böyle giderse stadyumlardan çakılacak bir kıvılcımın telafisi çok zor olacak ortamlara ve olaylara neden olabileceğini görmek ve bilmek lazımdır.

AKP hükümeti konunun üstüne mutlaka eğilmeli, Türkiye Futbol Federasyonu tüm kulüplerimizin katılımıyla katlanan problemlere çözüm ve çare aramalıdır.

Başbakan’ın tribün mantığından ve yaklaşımında çıkarak, futboldaki faullü gelişmeleri ele alması ve kanayan yaraya merhem olması aciliyet arz etmektedir.

Konu o kadar önemli bir hal almıştır ki, gecikmeye, savsaklamaya ve ihmale kesinlikle mecali kalmamıştır.

Çağrım sporun bileyici değil birleştirici, dağıtıcı değil dayanışmacı, bölücü değil bütünleştirici, kışkırtıcı değil kucaklayıcı vasfının herkes tarafından sahiplenilmesi, savunulması ve benimsenmesidir.

Her neviden spor karşılaşmaları menfaat odaklarının güdümünden, siyasi telkinlerin hedefinden, şiddet yanlılarının hışmından çıkarılarak hepimiz için neşe, sevinç ve geliştirici rekabete dönüştürülmelidir.

Biz bu süreçte parti olarak elimizden ne geliyorsa, üzerimize ne düşüyorsa her zamanki gibi yapmaya niyetliyiz ve buna hazırız.” (15 Mayıs 2012)

***

Meselenin özündeki hassasiyeti gördünüz değil mi?

MHP Lideri Devlet Bahçeli’nin bu süreçteki uyarıları ve 11 yıl önce yaptığı uyarılardan Bursaspor ve Amedspor arasında maçın öncesi, sırası ve sonrasında çıkan kavgaları değerlendirmemiz çok mecburidir. Bir kıvılcımın durdurulamayacak tribün yangınları çıkaracağını unutmamak gerekiyor.

17 Eylül 1967'de Kayserispor ve Sivasspor takımları arasındaki maçta çıkan, 43 kişinin ölümü, yüzlerce kişinin yaralanmasıyla sonuçlanan tribün olayları tarihimizdeki ibretlik bir derstir.

İşte bu yüzden Amedspor’un tahrik edici varlığı ortadan kaldırılmalıdır.

Amedspor’un terör örgütü PKK ile olan ilişkileri, stadyumunda bölücü unsurları meşrulaştırma çabaları elbette kimsenin gözünden kaçan bir durum değildir. Geçtiğimiz yıllarda Diyarbakır’da oynan maçta Amedsporlu futbolcuların Bursasporlu futbolculara jiletli saldırıları, kazandıkları maçları PKK’ya ithaf eden sosyal medya paylaşımları, bazı futbolcularının alenen terör örgütü PKK’ya destek veren davranışları ve pozları, meselenin TFF’nin sorumluluğu yanında yargının da bir meselesi hâline gelmiştir. Amedspor bölücü tahriklerle sürekli şiddeti körüklemektedir.

Zaten MHP Lideri Devlet Bahçeli’nin “Bize göre Amed diye bir yer yoktur, Amedspor diye bir kulüpten de bahsedilemeyecektir. Diyarbakırspor’un Amedspor olarak isimlendirilmesi bizim nezdimizde yok hükmündedir” şeklinde ifade ettiği gibi ismi bile bölücülüğün tescilli hâlidir.

Amedspor isimli bölücülüğün sembolü olmuş sözde spor kulübüne sahip çıkanlara bir bakın PKK’nın siyasi uzantısı HDP, PKK’nın büyük partisi hâline gelmiş CHP, terörist Demirtaş, HDP’nin ortağı İP ve birbirine bağlı kuyruklar…

Amedspor’un bölücü varlığını sanki Türk-Kürt çatışması yaşanmış gibi yine tahrik sebebi olarak kullanıyorlar. Oysa mesele Amedspor’un bölücü kimliğidir. Bunlar Türkiye’nin neresine giderse olay çıkmakta, kendi statlarında da konuk spor kulübüne saldırmaktadır. Meseleyi ırkçılık, Türk-Kürk çatışması gibi yansıtanlar yine alçaklığa soyunmaktadır. Türk milleti için Bursa neyse, Diyarbakır odur. Ama bölücü alçak her yerde aynıdır.

MHP Lideri Devlet Bahçeli’nin şu sözleri meselenin hem özeti hem de birliği, beraberliği, kardeşliği pekiştirecek bir değerlendirmedir:

“Bursa’da küçük bir azınlık olan terör yandaşlarının ve bölücü alçakların stadyumu tahrik etmesi, çıkan olayların Kürt kökenli kardeşlerimle ilişkilendirilmesi bir defa cinayettir, melanettir, rezalettir.

Kürt kökenli kardeşlerim başkadır, huzur ve asayişimize kast eden şerefsizler başkadır.

Kürt kökenli kardeşlerim başkadır, bölücü teröristler bambaşkadır.

Türk ile Kürt arasına kan serpiştirmeye, düşmanlık tohumu ekmeye kalkışan, buna teşne olan kim varsa koparılması gereken çıbanbaşıdır, kesilmesi gereken kanser hücresidir, başı ezilmesi gereken emperyalizmin piyonudur.

Bursa nasıl gözbebeğimizse Diyarbakır da öyledir.

Bursa nasıl bir Türk kenti ise Diyarbakır da aynısıdır.

Bursalı kardeşlerimle Diyarbakırlı kardeşlerim birdir, kardeştir, bozgunculuk yapanlar ise kalleştir, kahpedir.”

***

Yaşanan olaylara siyasi rant gözüyle bakanlar bu tespitleri, uyarıları anlamamaktadır. Deprem acısını siyasi ranta, Bursaspor-Amedspor maçını etnik ranta dönüştürme çabaları hepsinin gözünü karartmaktadır.

Yoksa dağdaki iğrenç yaratık teröristlere kazandığı maçı armağan eden Amedspor’un sporun kardeşlik, dostluk etkisine ne gibi bir faydası olur? Ruhunda ve zihninde bölücülük olanlar sahaları, statları kirletenler stadyumlardan temizlenmelidir.

MHP Lideri Devlet Bahçeli’nin her yaptığı tespit, her yaptığı uyarı nihayetinde haklı çıkıyorsa, daha neyin ayak sürümesini yapıyor, ne adına çamur olup bulaşmaya çalışıyorsunuz?

MHP Lideri Devlet Bahçeli, 11 yıl önce de aynı duyarlılığı göstermiş, şimdi de aynı duyarlılığı gösteriyor. Her zaman aynı. Değişen bir şey yok. Duyarlılığı olmayanlar, her şeyi siyasi hesap olanlar duyarlılık kasarak gündemi kirletmesin.

Tribünler Türk milletinin siyasi düşüncesi, etnik kökeni, inancı ne olursa olsun buluştuğu, birleştiği yerdir. Bölücülük, ayrışma ve kavga arayanlar buralarda barınmamalıdır. Devlet Bahçeli’ye kulak verdiğiniz takdirde sağduyu kazanır.