Türkiye’de bir Alevi-Sunni ayrışması gerçekleştirmek düşmanın yıllardır masasının hemen üzerinde ve elinin hemen altında tuttuğu bir plandır. Bu konuda da defalarca çeşitli provokasyonları denediler. Etkili olanlar oldu, etkili olmayanlar da… Bu plan her daim güncelliğini koruduğu için İslam temelinde buluşan Sünni ve Alevi vatandaşlarımız her daim dikkatli olmalıdır. Alevileri dışlayan vardır, Alevileri istismar eden vardır. Bunun örneklerini de geçmişte çok gördük. Ama sağduyulu insanlara düşen bu ayrıştırma tohumlarının yeşermesine fırsat vermemektir. Daha önce bir başyazımda da vurgulamıştım. 15 Temmuz’da FETÖ’cü Tuğamiral Sinan Sürer’in çekmecesinde bulunan ve yabancıların hazırladığı kaos planınında ne yazdığı bilgisini gazeteci Nedim Şener bir yazısında şöyle ifade etmişti; Belgeyi hazırlayanlar şunları yazmış: “Alevileri destekleme konusunun üzerine çok çalışılmalı ve imkânların yüksek olması gerekmektedir. Aleviler, içlerinde bir ya da iki grup hariç olmak üzere silahlı mücadeleye yöneltilmemelidir. Aleviler, vandalizm şeklindeki eylemler ve uzun süreli eylemlerde çok faydalıdırlar.”

          Küresel güçlerin karanlık dehlizlerinde hazırlanan Alevi-Sunni kaos planlarını, Türkiye’de uygulamak isteyen birçok hücre yok mu?

          Mesela bazı ele geçirilmiş yahut özel açılmış ve kaos için kullanılan cemevlerinde PKK’lı, DHKP-C’li, MLKP’li, TİKKO’lu teröristler için sahiplenici cenaze törenleri yapılmıyor mu?

          "Yolumuzilimirfan ve insanlık sevgisi üzerine kurulmuştur" diyen Hacı Bektaş Veli’yi rehber edindiğini söyleyen, duvarlara resmini asan cemevlerinden masum insanları öldüren teröristlere kutsama olur mu?

          Hz. Ali’nin, Hacı Bektaş Veli’nin yolundan yürüyenlerin katiller sürüsüyle, terör örgütleriyle işi olur mu?

          Aleviler’in bu konuda hem özeleştirisini yapmak hem de dikkatli olmak gibi mecburiyeti vardır. Alevi inanışta bir sanatçı olan, eski CHP İstanbul Milletvekili Sabahat Akkiraz 2014 yılında bir röportajda söylediği "1980 öncesinde solcular cemevlerini basıp 'din uyuşturucudur' derlerdi. Aleviler arada kalırdı. Babam abime 'gelip cemevini dağıtacağına neden gidip camideki imama laf söylemiyorsun' diye kızardı. Solcular hep Alevilerin üstüne oynadılar. PKK’da Alevi çocukları kullandı. Alevi toplumu mazlum bir halktır” sözleri aslında söylemeye çalıştığım özeleştirinin tarihe geçecek bir yansıması olmuştu.

          Son aylarda Alevilik tartışmalarının ortaya çıkmasını sağlayan nedenler arasında önce Kemal Kılıçdaroğlu’nun Alevi olmasının başarısızlık getireceğine dair kendi mahallesinde yapılan tartışmalar, Cemevlerine yapılan saldırılar ve en son olarak Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın Cemevi ziyareti olmuştu. Bu başlıklar etrafında tartışmalar halende devam ediyor.

          Ankara’daki Cemevi saldırısını aşırı solcularla samimi arkadaşlığı olan ve psikolojisi yerinde olmayan birinin yaptığı ortaya çıktı. İstanbul’daki Cemevi Başkanına yapılan saldırı da kendi aralarındaki bir husumet kavgası olduğu anlaşıldı. Kemal Kılıçdaroğlu’nun Alevi olmasının Cumhurbaşkanlığı seçiminde başarısızlık getireceğine dair tartışmalar kendi bünyelerinde başladı ve yine kendi bünyelerinde devam etmektedir.

          İP Milletvekili İbrahim Halil Oral katıldığı bir programda, CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu'nun olası Cumhurbaşkanı adaylığı hakkında "Benim için değil ama Kılıçdaroğlu'nun Alevi olması Sünni kesim için endişedir" sözleriyle ilgili tartışmalara Cumhurbaşkanı Erdoğan "Kimliğinden dolayı biri sana aba altından sopa gösteriyorsa, onun da çaresi var. AK Parti Türkiye'si herkesin eşit vatandaşlığını garanti altına almış bir ülkedir. Bu ülkede kimsenin ötekileştirilmesine izin vermeyiz" açıklamasını yaparak, MHP Lideri Devlet Bahçeli de oldukça sağduyulu açıklama yaparak “Kılıçdaroğlu'nun mezhebi, etnik kökeni, doğduğu yer bizim siyasi eleştirimizin tamamıyla dışındadır ve mutlaka saygı gösterilmelidir. Türk Milleti'nin hiçbir ferdi Türk, Kürt, Alevi, Sünni, inanan, inanmayan, laik, anti laik diye ayrılamaz. Ayrımcılığa maruz bırakılamaz. Kökeni, mezhebi, anasının dili ne olursa olsun bu millet benim, bu bayrak benim diyen herkes bizim kardeşimizdir. CHP Genel Başkanı’ın Alevi İslam inancına sahip olması onun için bir kayıp, handikap, utanacağı bir özelliği değildir. Bilakis, Alevi İslam inancına sahip olan kardeşlerimiz bizim can beraberliğimizdir. Mezhep üzerinden fitne çıkarmaya heves edenler fitnenin çıban başlarıdır” değerlendirmesinde bulunmuştu. 

          Cumhur ittifakı bu sağduyuyu gösterirken, Kemal Kılıçdaroğlu’nun mahallesi hem onun Alevi kimliği üzerinden siyaset tahlillerine devam etmiş hem de Cemevine ziyarete giden Cumhurbaşkanına yönelik her türlü kara propagandayı yapmıştır. Bu propaganda halen de devam etmektedirler.

          Odada Atatürk resmi asılı olduğu halde onun Hz. Ali ve Hacı Bektaş-ı Veli’yi tasvir eden fotoğraflarla birlikte kaldırıldığını yalanına başvurdular. Daha sonra Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın cemevine gelişi ve içeri de oturma düzeninin Alevi ritüellerine aykırı olduğu propagandasını yaptılar. Son olarak da Alevi Vakıfları Federasyonu “Erdoğan'ın ziyaret ettiği cemevi yönetimine ihraç süreci başlatıldı” açıklaması yaparak bu ziyareti kan davasına dönüştürdüklerini göstermişlerdir.

          Cumhurbaşkanı Erdoğan ve MHP Lideri Devlet Bahçeli’nin Kemal Kılıçdaroğlu’nun Alevi kimliğine yönelik saldırılarda ortaya koydukları sağduyulu yaklaşım ve Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın böyle bir süreçte Cemevi ziyareti Alevi-Sunni kaynaşması için güzel bir adım olacakken, birileri ısrarla nefret duvarı örmeye çalışmaktadır. Geçmişte yanlışlar varsa da, geçmişte hatalar yapılmışsa da niçin Hz. Ali ve Hacı Bektaş-ı Veli’nin sevgi, birlik, kardeşlik ve “Gelin canlar bir olalım” felsefesinin ışığında bugüne dair adımlar atılmamaktadır?

          Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın ziyaret ettiği Cemevi’ndeki Alevi vatandaşlarımız güler yüzlü, adaplı, edepli ve tüm samimiyetiyle bir karşılama yaparken, onların Aleviliğini bile tartışmaya açan propagandalar kime hizmet eder ki?

          Alevileri toplumdan ayrıştıran bu tutumların ana nedeni yoksa kendisi de Alevi bir sanatçı olan Sabahattin Akkiraz’ın “Solcular hep Alevilerin üstüne oynadılar. PKK da Alevi çocukları kullandı” değerlendirmesinin güncelliğini koruması mı?

          Kemal Kılıçdaroğlu’nun Alevi kimliğini hem kendi mahallesi hem de ittifak ortakları linç ederken ülkenin Cumhurbaşkanı bir Cemevi ziyaretine gidiyorsa bunun müspet bir atmosfere dönüşmesi gerekmez miydi?

          Hacı Bektaş-ı Veli’nin “Düşünce karanlığına ışık tutanlara ne mutlu…” sözünün ışığında herkes düşünce karanlıklarını dağıtacak adımlar atsa, Alevi-Sunni kardeşliği ve dayanışması her yere hâkim olsa kötü mü olur?

          Ama belli ki Alevi-Sunni ayrışması için çabalayanlar boş durmuyor. Medyada, siyasette ve Alevi dernekleri içinde bunlar yer tutmuş konumdadır. CHP medyası denilen Halk TV’de, Tele-1’de, KRT’de nasıl öfke kusuyorlar görüyorsunuz değil mi?

          Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın Cemevi ziyaretine öfke kusanları, bazı Cemevleri’nde terörist kutsayan cenaze törenlerine “Bunlar Alevi ritüellerine uymuyor” diye öfkelenirken hiç gördünüz mü?

Asla görmedik, kimse de göremez.

Sorunun cevabı aslında finaldir…