Ülkü Ocakları Eğitim ve Kültür Vakfı özelinde yürütülen haksız ve temelsiz karalama kampanyalarının, özellikle 2016 yılında başarıya ulaşmayan FETÖ darbe girişiminin ardından Türkiye’nin pek çok alanda atmış olduğu bağımsız adımların başarılı bir şekilde devam etmesi sonucunda gerçekleştiğini söylememiz yanlış olmayacaktır. AB ve ABD içerisinde gerek kısıtlı gerekse kapsamlı ajandalarında Türkiye’nin katettiği özgün ve bağımsız ekonomik, siyasi ve kültürel atılımların herhangi birisine ya da hepsine karşıt kronik düşmanlık gösteren kişi/ kurumlar; bulundukları siyasi organizasyonları genel çerçevede Türkiye karşıtlığı üzerinden güdülemeye çalışırlarken, özelde ise Cumhur İttifakı içerisinde yer alan Milliyetçi Hareket Partisi’ne siyasal zeminde düşmanca bir tutum takınılması konusunda niyet beyanlarında bulunmuşlardır.

KRONİK DÜŞMANLIK

Bağımsız Türk dış ve iç politikalarının orta ve uzun vadede Türkiye’nin yüz yıldır yaşadığı problemleri kendi başına çözebilecek kapasiteye ulaşması ise Türkiye karşıtı dış unsurları Türkiye’nin “milli” politikalarının kaynağının hedef alınması yönünde tetiklemiştir. Ülkü Ocakları, Türkiye’nin ve Türk milletinin menfaatinin öncelenmesi konusunda hem toplumsal hem de bireysel bilinçlenmeyi teşvikte etkili bir kaynaktır. Bu durumda, Türkiye’ye kronik düşmanlık besleyenlerin Ülkücü/Milliyetçi Hareket’ten rahatsız olmaları da kendi ayrımcı ve hukuksuz fantezilerini uluslararası bir propaganda aracına dönüştürmeye evrilmiştir. Türkiye ve dış politikasında herhangi bir gücün hegemonyası altında olmadan “yeni bir küresel yönetişimin” alternatif merkezi olma çabası, elbette sömürgeci ve emperyalist güdülenmelerle hareket eden müstakil nizam savunucuları için rahatsızlık verici bir gelişme olmaktadır. Ülkü Ocakları Eğitim ve Kültür Vakfı, temelde Türk milletinin refahının herhangi bir tavizde bulunulmadan ve Türkiye’ye keyfi uygulanacak yaptırımlardan bağımsız bir şekilde tesis edilmesi gerektiğini savunmaktadır. Ülkü Ocaklarının; Türk toplumunun terörle mücadelesinden ekonomik kalkınmaya, kültürel dezenformasyonun önlenmesinden öncelikle Türk soyuna mensup devlet ve halklarla daha sonra da tüm mazlum milletlerle olan entegrasyonun güçlenmesine vermiş olduğu yasal ve meşru desteklerden dolayı AB ve ABD’de yabancı düşmanı, İslamofobik ve ırkçı yaklaşımların hedefinde yer almıştır.

ÜLKÜ OCAKLARI’NIN ÖNEMİ

Ülkü Ocakları Eğitim ve Kültür Vakfının ve kaynağını beş bin yıllık “kayıtlı” Türk tarihinden alan Ülkücü Hareket’e gönül verenlerin Avrupa ve ABD’de maruz bırakılmak istendiği çirkin ithamların kaynaklarını incelememiz, temelsiz ve kabul edilemez olan iddialarının hangi motivasyonlar altında üretildiğini ve Türkiye Cumhuriyeti’ne olan nefretlerinin Ülkü Ocakları üzerinden ne şekilde tezahür ettiğini anlamlandırmakta faydalı olacaktır. Bununla birlikte, Avrupa Parlamentosu içerisindeki aşırı sol grupların da PKK ve FETÖ gibi terör örgütlerine olan yakınlıkları ise hem Türkiye’ye hem de Ülkü Ocaklarının Türk milleti için üstlenmiş olduğu misyona doğrudan bir saldırı olarak ele almamız yanlış olmayacaktır.

Bu noktada ellerini ovuşturarak Türk düşmanlarının Ülkü Ocaklarına zarar vermesini bekleyen yerel iş birlikçilerini de atlamamamız gerekmektedir. Bunlar ne Dina Titus gibi “enosis” sevdalısı ne de AP içerisindeki Kimlik ve Demokrasi grubu üyesi Avrupa’nın aşırı sağ partilerine mensup zevatlar kadar açık bir düşmanlık gösteremeyecek derecede “ürkek” çevrelerdir. Hem içeride hem de dışarıda Ülkü Ocakları EKV’ye karşı başlatılan kampanyaların Ülkücülerin milli değerler ışığında eğitimden çevreye, kültür-sanattan tarıma kadar pek çok farklı alanda sembolleşen projelere imza attıkları dönemlerde artması ise manidardır. Bilhassa, Ülkü Ocakları EKV Genel Başkanı Ahmet Yiğit Yıldırım Beyefendi’nin öncülüğünde yapılan projelerin milli kamuoyundaki yansıması ve 9 Eylül 2020 ile 9 Ekim 2021 tarihlerinde gerçekleştirilen maddi ve manevi kıymetleri büyük organizasyonlar bizlere Ülkücü Hareket’in, tüm haksız ithamlara karşın çığ gibi büyüdüğünü ve “birkaç kötü adamın” küresel neşriyatlarına ve propagandasına boyun eğmeyeceğini göstermiştir.