Rusya ile Azerbaycan sınırında kendi topraklarına geçmek isteyen Azerbaycan vatandaşlarının Dağıstan polisi tarafından saldırıya uğraması görüntülerini izledikçe sinirlenmemek ve üzülmemek elde değil. Rusya’nın bir parçası sayılan Dağıstan, her zaman Rusya’nın özel dikkatini çekmiştir. Tarih boyunca Kafkaslarda hep hüsrana uğrayan Rusya’nın Dağıstan üzerinde bu kadar esmesini de anlamak mümkün. Bu yüzdendir ki Putin hep o bölgede kendisine en sadık adamlarını görevlendirir ve rejiminin daha da güçlenmesine özen gösterir. Kafkaslar hem Müslüman olması, hem de çok kültürlü etnik yapıya sahip olması bakımından Rusya’nın her zaman yumuşak karnı olmuştur. Diğer bir taraftan ise Türklerin yoğun yaşaması ve Türkiye’ye yakın olması da endişelerinin içinde yer almaktadır.

Dağıstan’ın bir şehri olan Derbent’in kadim Azerbaycan toprağı olduğu bir sır değildir, tarih kitaplarını karıştıranlar bunu az çok bilmektedir. Aynı isimde Türkiye’de, Bosna’da, Batı Azerbaycan’da ilçe, köy, kasabaların bulunması tarihi bağlarımızın habercisidir. Sovyetler zamanı ve sonrası Dağıstan’ın yöneticilerinin arasında Azerbaycan Türklerinin de yer alması ve hiçbir etnik kökene farklı yaklaşmadıkları iyi bir yönetim anlayışıyla sevildiklerini en iyi Dağıstan halkı bilmektedir. Bu kadar yakınlığa rağmen sınırdaki bu tahammülsüzlüğe anlam vermek zor. Güç kullanarak, sivil insanları darbederek, kurşun sıkarak, zorbalık göstererek yapılan bu haksızlık aslında vatandaşa değil, Azerbaycan devletine yapılmıştır. Koronavirüsten dolayı işlerini kaybeden soydaşlarımızın ana topraklarına geri dönüşünde yaşanan suni zorluluklar aslında Dağıstan yönetimin iç yüzü ve utanç sayfasıdır. Parası olandan rüşvetini alarak gönderip de, rüşvetini vermeyenleri günlerdir sınırda alıkoymaları ne tür bir devlet ahlakına sahip olduklarının göstergesidir.

Tabi ki burada Azerbaycan resmi görevlilerinin üzerine de vebal düşmektedir. Vatandaşınızı sınırda kimsesiz ve ilgisiz bırakmak, Dağıstan tarafının polisinin bu zorbalığı yapmasına zemin sağlamıştır. Bu kargaşanın önünü almak ve insanlarımızın devletimize küsmesinin önüne geçmek, başka devlette vatandaşın kimsesiz olmadığını hissettirmek adına vatandaşa sahip çıkmak gerekiyordu. Çünkü bu olay son günlerin veya haftanın sıkıntısı değil, üç aydan fazladır sınırda bu olaylar yaşanmakta.

Sınırda olan zorbalığı yaşayanlar, Dağıstan polisi tarafından üç Azerbaycan vatandaşının öldürüldüğünü söylese de her iki tarafın resmileri de bunu onaylamadı.

Yayılan görüntülerde ise yaralıların durumu ve Dağıstan polisinin Azerbaycan vatandaşlarına tutumu hiç de kabul edilemez bir şekilde. 90 kişiyi aylarca sınırda yalnız bırakmak yakışmadı.

Şimdi sınırda iş rejimi normalleşmeye dönmüş, artık grup şeklinde insanları içeri alınmaları haberleri gelmektedir. Bütün bu olaylar patlak vermeden önce bazı devlet kurumları müdahale ederek vatandaşıyla ilgilenmiş olsaydı, sınırlarında hiçbir devlet Azerbaycan vatandaşına zorbalıkta bulunamazdı. Umarız en yakın zamanda insanların sınırda alıkoyulmalarının önüne geçilir. Yani beyim, kısacası şöyle, “İnsanı yaşat ki, devlet yaşasın!”