MHP Genel Başkanı Sayın Devlet Bahçeli, dün yaptığı grup konuşmasını tamamen gençlere ayırdı. Gerçekten de son dönemde Boğaziçi Üniversitesinde gençler üzerinden kurgulanmak istenen bir oyun sırasında oyunları bozan bir konuşma idi.

Konuşmada önemli gördüğüm yerlerden birisi, dünya giderken gençlerin nerede olduğunu soran şu sözlerdi:

“Endüstri 4.0’e geçişle birlikte, dijital gelişmelere yeni boyutlar eklenmişti. Şeylerin interneti, her şeyin interneti, yapay zekâ, büyük verilerin bulut bilişim sistemlerinde depolanması” insan ve toplum ilişkilerini yoğun, kimi hâllerde de müphem düzeyde etkilemişti. 2020 yılında internete bağlı cihazların sayısı 35 milyarı aştı.

Türk gençliği mizahi aklıyla, kavrayış gücüyle, çakmak çakmak çakan gözleriyle Endüstri 4.0’ün gereğini ne kadar yapıyor? Hatta Endüstri 5.0 ve 6.0’ya hazırlık içinde mi?”

Gerçekten gençlerimiz ne yapıyor? Buna bir hazırlık içinde mi yoksa kamu düzeni ve dolayısıyla ülkenin enerjisini azaltıcı hareketlere araç mı oluyor?

Boğaziçi özellikle mühendislik ve iş bölümlerinde seçkin bir üniversite. Bu üniversitenin mezunları mutlaka çok iyi pozisyonlarda kendilerine yer buluyorlar. Boğaziçi gibi üniversite puanlarına göre Türkiye’nin en seçkin öğrencilerinden bir grubu alan kıymetli bir üniversitenin sıralarında değil de kapılarında olmak da neyin nesidir?

Devlet Bahçeli, konuşmasında tarihten bir hatırlatma da yaptı.

“Lütfen düşününüz, MÖ. 6. yüzyılda ticari merkezler olarak ortaya çıkan ve denizden 25 milden daha uzak olmayan yaklaşık bin beş yüz ayrı şehir devleti dünya genelinde mevcuttu.

Bunlardan bir tanesi bile bugün yoktur.” Bu ifadeler, bir devletin ne kadar korunması gereken bir varlık olduğunu işaret etmesinin yanında, bir devletin düşmanlarının da ne çok olduğunu ifade eden derin bir anlatımdır. 2023’e doğru giderken Türkiye de bu kadim şehir devletlerinin kurulup yok olduğu topraklarda bir şehir devletine döndürülmek istenmektedir. Yavaş çekim okyanus ötesi bu çabanın farkında olmak için geç kalınmamalıdır.

Elbette fikirlerini sunmak isteyen tüm vatandaşların kanuni haklar kapsamında bunları ifade etmesini devlet sağlar. Ancak bunun sınırı da vardır, o sınır başkalarının haklarının engellendiği ve kamu düzeninin bozulduğu yerdir.

Türkiye’yi bir cendereye itmek isteyenlerin yöntemleri, aldıkları Bizans mirasına uygun şekilde çok çeşitli olacaktır. Gençler, bunların hepsine uyanık olarak, karşı durup düşünmeli ve seçimi her zaman kanunlar, devlet ve devlet düzeninden yana kullanmalıdır. Zenginlik ve gelecek “Devlet var olsun”dan geçer.

Devlet Bahçeli, konuşmasında ayrıca genç nüfusumuzun önemini de vurguladı. “Dikkatlerinizi çekmek isterim ki, 15-24 yaş grubunda yaklaşık 13 milyon kardeşimiz bulunmaktadır.

Nüfusun yüzde 15,6’sı gençlerden müteşekkildir.

Türkiye’nin genç nüfus oranı, AB ülkelerinin genç nüfus oranlarından çok daha fazladır. Bu tablo esasen potansiyel, mukayeseli ve stratejik gücümüzün apaçık delilidir.”

Bu dört cümle gerçekten büyük bir avantajımızı ifade ediyor. Geçmiş yazılarımda bu konuya birkaç kez değinmiş ve hatta kadınlarımızın stratejik gücümüz anlamında önemini de ayrıca yazmıştım.

Bu ifadelere derinlemesine bakılmalı ve şu görülmelidir: Atatürk’ün de “Ey yükselen nesil! Gelecek sizsiniz. Cumhuriyeti biz kurduk, onu yükseltecek ve yaşatacak sizsiniz” sözlerinde dediği gibi, gelecek bu nesillerdir.

Bundan sonra tüm siyasetin, bilimin, sanayinin, eğitimin, sağlığın, işin odaklanması gereken yer işte bu kıymetli insanlar, gençlerdir.

Ülke sevdalısı liderler gençlerin kıymetini bu derece bilirken, gençler kendi kıymetlerinin liderlerden daha da fazla farkında olmalı, bu kıymetlerini okuyarak, çalışarak, üreterek daha da parlatmalıdırlar.