İran Devrim Muhafızları'na yönelik sınır ötesi suikastların başlıca faillerinden ve İran Devrim Muhafızları Kudüs Gücüne bağlı operasyonel birimin komutanı, Albay Hassan Sayad Khodaei, 22 Mayıs 2022 tarihi Pazar günü Tahran'ın merkezinde beş kurşunla vurularak öldürüldü. Olayın ardından İsrail medyası, Sayad Hodaei'nin, Kasım Süleymani’nin Suriye görevlerindeki kıdemli yardımcısı olduğunu ilan ederek, İran Devrim Muhafızları'nın yurtdışındaki suikastları ile İsraillilere ve Yahudilere yönelik sabotaj operasyonlarındaki rolünü ve planını ifşa etti.

İsrail'in üst düzey istihbarat muhabiri Yossi Melman'a göre, öldürülen İran Devrim Muhafızları subayı, Afrika, Türkiye, Latin Amerika ve Kıbrıs'taki Yahudi hedeflerine yönelik "terörist operasyonların" komutanıydı. İsrail haber sitesi Ynet, İsrail'in dış istihbarat servisi Mossad'ın, daha önce tüm bu sabotaj girişimlerini engellediğini yazdı.

Ayrıca, İsrail televizyon kanalları, İstanbul'daki İsrail Konsolosuna suikast düzenlemek için "Mansur Rasouli" adlı şahsı görevlendiren kişinin de Sayad Khodaei olduğunu bildirdi. Mansour Rasouli Hashemabad, İran Kürtlerinden bir isimdir.

Mossad ajanları, dört ay önce İran'da sorguya çektikten sonra Mansour Rasouli'yi serbest bıraktı. Mossad tarafından yayımlanan bir videoda Rasouli, Devrim Muhafızları'nın emriyle İstanbul'da bir İsrailliye, Almanya'da bir Amerikalı generale ve Fransa'da bir gazeteciye suikast düzenlemeyi planladığını itiraf etti.

Albay Hassan Sayad Hodaei’nin suikastının faili ile ilgi şu ana kadar herhangi bir resmi tutuklama açıklanması yapılmamaktadır ancak olayın İran’daki son eylemleri maniple etmek veya kamuoyu üzerine oynanan propaganda oyunu olma ihtimali de söz konusudur.

İran'daki ekonomik durumun hayli kötü olduğu, fiyatlar üzerinde pratik bir kontrol olmadığı ve hatta İran'ın bazı bölgelerinde yetersiz beslenme sorununun artık ayyuka çıktığı görülmektedir. İşsizlik, enflasyon ve ekonomik sorunlar İran halkını adeta felce uğrattı. Öte yandan, İran'ın tarımsal su kaynaklarının kötü yönetimi, ciddi su kıtlığı sorunlarına neden olmuştur.

Geçtiğimiz hafta, İran’ın bazı Güney ve Batı illerinde ayaklanmalar meydana geldi. Bu gibi sorunların göz ardı edilmesi için bu tür istihbarat oyunları ile ülkede “birlik ve dayanışma” rüzgârları estirilmeye çalışılıyor desek yanlış olmaz. Lakin Amerika’nın Sesi Farsça bölümü New York Times’a istinaden Albay suikastını bir İsrail yetkilinin üstlendiğini yazdı. Gazeteye göre, Kudüs Gücü bünyesinde kurulan “Birim 840” isimli özel operasyonel dairenin başında duran Hodaei, yurt dışında İsrail vatandaşlarına yönelik gerçekleşen operasyonlarla da biliniyordu. Hem iç, hem de dış etkenlere baktığımızda bütün bunların şimdilik sadece bir iddiadan öteye geçmediğini görüyoruz. Gelecekte neler olacağını ise bekleyerek göreceğiz. Fakat İran’da yaşanan bu suikastların İran’ın dış politikada kendisini güçlü gösterme çabalarına zarar vermektedir.  

2007 yılından en son Albay Hassan Sayad Hodaei olayına kadar İran’da başta nükleer bilim adamları olmak üzere 10 suikast olayı gerçekleşmiştir.

  1. Dr. Ardeshir Hosseinpour: Ocak 2007'de 44 yaşında suikasta uğrayan ilk İranlı nükleer bilim adamıydı. Orta Doğu'daki en büyük nükleer fizik kompleksini tasarladı ve Malek Ashtar Teknoloji Üniversitesinde (Savunma Bilimi ve Araştırması) ders verdi.
  2. Tuğgeneral Hassan Tehrani ‌Moghaddam: Devrim Muhafızları Kendi Kendine Yeterlilik ve Endüstriyel Araştırma Örgütü'nün başkanı, Devrim Muhafızları Topçu ve Füze Birimi'nin kurucusu, aynı zamanda Lübnan Hizbullah füze biriminin kurucularından biri ve İran'ın füze programının babası sayılırdı. En son geliştirdiği füzeye İsrael Zen ( İsrail’i Vuran) ismini verdi. 52 yaşında öldürülen Tehrani Moqaddami suikastı, İran'da en büyük ve en önemli İsrail operasyonu olarak kayıtlara geçti ve bu operasyon sırasında 16 ila 40 Devrim Muhafızları ile birlikte öldürüldü.
  3. Dr. Majid Shahriari: İran Nükleer Derneği üyeliği ve radyasyon uygulama grubunu yönetme gibi başka sorumlulukları da vardı. 29 Kasım 2010'da Tahran'da kimliği belirsiz bir motosikletçi tarafından arabasına takılan manyetik bombanın bir sonucu öldürüldü.
  4. Dr. Massoud Ali Mohammadi: Tahran Üniversitesinde temel parçacıklar, yüksek enerjiler ve kozmoloji konusunda uzmanlaşmış nükleer fizik profesörüydü. Devrim Muhafızları'na bağlı Malik Ashtar ve İmam Hüseyin üniversitelerinde de ders verdi. Ocak 2010'da Tahran'ın Qeytariyeh bölgesindeki evinden çıkarken uzaktan kumandalı bir bombanın patlaması sonucu suikasta uğradı.
  5. Mostafa Ahmadi-Roshan: İsfahan'daki Natanz nükleer tesisinin ticari başkan yardımcısıydı. Nükleer teçhizat alımında önemli rol oynadı. 12 Ocak 2012'de Allame Tabatabai Üniversitesi İletişim Bilimleri Fakültesi önünde kimliği belirsiz bir motosikletçi tarafından arabasına manyetik bomba takılarak öldürüldü.
  6. Reza Qashqaei ‌ Fard: Ahmadi Roshan'ın Atom Enerjisi Kurumundaki meslektaşı ve İsfahan eyaletindeki Natanz nükleer tesisinin kurucularından biriydi. İkisi aynı günde bir operasyonda öldürüldü.
  7. Dariush Rezaei Nejad: "İran'ın nükleer dehası" olarak tanımlanıyordu. Temmuz 2011'de 35 yaşında Tahran'da birkaç kurşunla öldürüldü.
  8. General Fereydoun Abbasi Davani: Devrim Muhafızları Üyesi ve Atom Enerjisi Örgütü eski başkanı. İmam Hüseyin Üniversitesi fizik bölümü başkanı ve İran Nükleer Derneği Merkez Konseyi üyesi. 2010 Kasım ayında suikasta uğradı.
  9. Tuğgeneral Mohsen Fakhrizadeh: İran'ın "Abdul Qadir Khan" veya ülkenin askeri nükleer programının babası olarak biliniyordu. Üç yıldan kısa bir süre sonra, Kasım 2020'de Fahrizadeh, Tahran'ın Damavand bölgesinde evinin yakınında akıllı ve gelişmiş bir silahla yapılan karmaşık bir operasyon sırasında 62 yaşında öldürüldü.
  10. Albay Hassan Sayad Hodaei (veya Hodayari): 22 Mayıs 2022 Pazar günü, 50 yaşında, Tahran'daki Mücahidin-e-İslam Caddesi'ndeki evinin yakınında beş kez vuruldu.

 

Yazının kaleme alındığı sıralarda Tahran’ın savunma sanayi bölgesi olan Parçin’de patlama olduğu haberi geldi. İlk haberlere göre patlama anında en az 1 ölü ve 1 yaralı var. Resmi açıklama henüz yapılmadı. Arkasında kimin veya hangi ülkenin olmasına bakmayarak şunu söyleyebiliriz, bu yaşanan olaylar İran’da ciddi bir istihbarat zaafının olduğunu önümüze sermektedir.