Dünyada bir ilk olarak Türkiye tarafından gerçekleştirilen Antalya Diplomasi Forumu’nun ikincisi de gerçekleştirildi. Marka olma yolunda hızla ilerleyen Antalya Diplomasi Forumu ile Türkiye, gerek misafirleriyle gerekse ele alınan konularla yeni dünya düzeninde aktif ve öncü bir rol aldığını vurguluyor.

***Peki nedir Antalya Diplomasi Forumu, neyi amaçlıyor..?

Amaç şöyle izah ediliyor;

“Antalya Diplomasi Forumu’yla, liderlerin, siyasetçilerin, önde gelen akademisyenlerin, düşünürlerin, kanaat önderlerinin, diplomatların ve iş insanlarının her yıl bir araya gelerek, küresel ve bölgesel meseleleri vizyoner bir bakış açısıyla ele almalarını sağlayacak ve sorunlara çözüm önerileri getirecek bir diyalog platformu oluşturulması amaçlanmaktadır. Forum, bölgemizin ve tüm dünyanın geleceğiyle ilgili yeni fikirlerin, eğilimlerin oluşmasına, gündemin ve söylemin şekillendirilmesine katkıda bulunacaktır.”

Devletlerarası siyaset, tarih boyunca kırılma noktalarında dönüşüm yaşadı. Örneğin 1. Dünya Savaşı sonrası İki Kutuplu Dünya Düzeni ortaya çıktı. Bir taraf Sovyetler ve taraftarları, diğer taraf ise Amerika Birleşik Devletleri ve taraftarlarıydı. Sovyetlerin yıkılması ve işgal ettiği ülkelerin bağımsızlığına kavuşması ile yeni bir kırılma noktası yaşandı. Bu kırılma ile oluşan Çok Kutuplu Dünya Düzeni, modern diplomasinin girizgahı oldu. Küresel bir yayılım ile yeni bir kırılma noktası oluşturan Covid-19 öncesind, Amerika tarafından ifade edilen “Yeni Dünya Düzeni” kavramı gündemi işgal ediyordu. Bölgesel güçler, nükleer güçler, uluslararası örgütler vesaire küresel siyasetin dümenini tutmak için birbirinden rol çalıyordu. Pandemi ile birlikte, devletlerin iç ve dış siyasetinde gündemin baş ve etken rolü, Covid-19 oldu. Covid-19, küresel güç iddiası güdenleri ve sosyal refahın bayrağını taşıyan uluslararası örgütleri cihanın göbeğinde anadan üryan bıraktı… Diplomasiyi sıfırladı. Yeni Dünya Düzeni kavramı henüz kürsülerde bile eskimeden “Yeni” Yeni Dünya Düzeni kavramı zihinlerde şekillendi. Yeni Normal dönem başladı. Bu dönemde Türkiye’nin üstlendiği rol, deniz seviyesine inen küresel denge içerisinde Ağrı Dağı gibi karşımıza çıkıyor. Türkiye hem iç ve dış siyasetinde pandemi şartlarına adapte olarak bir sosyal devlet olmanın gereğini yerine getirdi, hem de Türk Devletleri ile organize olarak birçok mesaj verdi. Bu mesajlardan biri, Türk Dünya’sı kavramının vurgulanmasıydı. Yaşanan küresel kriz içerisinde, hem kendine hem de küresel siyasete yön tayin eden bir Türk Dünyası vardı. Bir diğer mesaj ise sıfırlanan küresel dengelerin yeni oluşum sürecinde, Türkiye ve Türk Devletlerinin organize bir şekilde başrolleri üstlendiğiydi. Avrupa Birliği’nin yıllardır söylediği türküler kriz anında sustu, yardım eli uzatamadı, sadece emperyalist bir birlik olduğu ayan oldu. Avrupa Birliği’ne girme hülyasıyla mest olanlar da uyandı, yani umarım uyanmıştır. Sosyal Devlet olmanın felsefesini asırlar öncesinden Kitabelere yazıp nesiline devlet öğüdü veren Türkler, sosyal-siyasal-ekonomik birlikleri ile cihanın bağrından yükseliyor. Her zaman dediğimiz gibi günün şartlarında TURAN budur.* Tarih boyunca, dünya tarihine ve başta siyasetine yön veren Türkler, boğazlar siyasetinden ibaret değil. İşte yeni dönemde de, Türkiye’nin merkezinde olduğu organizasyonların yarattığı fırtına ile hafızalardaki tarihin tozları süpürülüyor. Bu bağlamda Antalya Diplomasi Forumu, hem ilk olması hem de küresel siyasete yön verme iddiası ile büyük önem taşıyor. Taşıdığı önemin hakkını veren misafirleri de ağırlıyor. Gündeme alınan konular da bir hayli önemli.. Güncel küresel krizler, ilişkiler, kaynaklar, yönetimler, demokrasi, iklim ve sürdürülebilir dünya gibi birçok önemli konu üzerine yeni bakış açıları ve fikirler tartışılıyor. Bu fikirler üzerinden diplomatik ilişkiler güncelleniyor.

*Yani küresel diplomasi güncellemesi, Türkiye’de gerçekleştiriliyor. Bu da dünya tarihine bir kırılma noktası olarak geçebilir. Küresel siyasetin temeli olan ve devletlerarası ilişkileri belirleyen diplomasi, Türkiye’de yeni bir form kazanıyor. Bu duruma bakıldığında cihanın aklı Türkiye’de ve kalbi de Türkiye’de atıyor diyebilir miyiz, neden olmasın..? İnsan ilişkilerimizi belirlerken önce kalbimizle yakınlık duyar sonra akıl süzgecinden geçiririz sonuçta… Türkiye de Antalya’da bir üst akıl rolünde, dolayısıyla cihanın kalbi de Türkiye’de atıyor.*

Nitekim yeni bir dünya savaşı tehtidi ile küresel gündemi sarsan Ukrayna-Rusya savaşında, barışa giden uzlaşma için ortak nokta Türkiye seçildi. Antalya Diplomasi Forumu, iki ülkenin buluşması ile küresel gündeme yüksek bir giriş yaptı. Bu buluşma, Türkiye’nin diplomasideki başarısının nişanesi olarak karşımıza çıkıyor. Küresel siyasete yön vermeyi hedefleyen bir organizasyon, günlerdir küresel tehdit oluşturan savaşta, barışa giden yolun masasını kurdu. Türkiye’de düşman kuklası olanları değil de, Avrupa ve İsrail basınını takip ederseniz zaten bu durumun ne kadar önemli bir gelişme olduğunu daha net görebilirsiniz. Türkiye savaş boyunca gerek Siha satarak gerekse boğazları kapayarak aslında net bir tepki verdi. Ancak buna rağmen savaşın iki tarafı da uzlaşma için Türkiye’yi seçti. İki devletin dış işleri bakanı savaş başladığından beri ilk defa Türkiye’de bir araya geldi.

Geçtiğimiz sene haziranda yapılan Antalya Diplomasi Forumu’nun ikincisi, 10 Mart’ta gerçekleşen Ukrayna-Rusya buluşması ardından başladı. 11-13 Mart arasında “Diplomasiyi Yeniden Kodlamak” ana teması ile gerçeklerştirildi. Forumun ev sahipliği ettiği uzlaşma görüşmesi ile başlaması, ana temasının hakkını verdi ve Türkiye adeta “Diplomasiyi Yeniden Kodluyoruz!” dedi.