CHP yine bir tiyatro oyunu ile karşımızda… Cuma günü, İstanbul Sultanbeyli’de CHP Üye Katılım Töreni düzenlendi.

İlk perdede gösterinin adı: Ak Parti’den ayrılıp CHP’ye koşan vatandaş Ayşe Arayan. Hanımefendi söze “Ben Ak Parti’deydim oradan bir hizmet göremediğim için CHP’ye geçiyorum.” diyerek başlıyor… Burdan sonrasının pek bir önemi yok. Zaten replikler de mantıklı yazılmamış. İşin gerçeği araştırılmış, Ayşe Arayan’ın Ak Parti veyahut herhangi bir parti geçmişi bulunamamış. Yani CHP’ye siyasi başka bir partiden gelmemiş. Belki bir cast ajansı..

İkinci perdede, hafızalarla alay edilen ironik bir oyun sergilendi. Başrolde üniversite öğrencisi Ayşenur Ulus var. Teşekkür etmek için gelmiş. Ancak yanlış yere gelmiş yahut siyasi tarihten bir haber yanlış ezber yaptırılmış. Hanımefendi, üniversitelerdeki başörtü yasağının kaldırılmasında, CHP’nin ve Kılıçdaroğlu’nun gösterdiği demokratik tavır için teşekkür ediyor. Tek kişilik bir ironi gösterisi… Şimdi hafızaları tazeleyelim, bu ironisi yapılan başörtüsü meselesinin gerçeği neydi..?

***

O dönemde, üniversitelerde başörtüsünün yasaklanması için CHP, Anayasa Mahkemesi’ne dilekçe veriyor ve bu dilekçede Kemal Kılıçdaroğlunun da imzası var. 27 Şubat 2008’de CHP, üniversitelerde başörtüsü yasağına serbestlik getiren yasanın iptali için Anayasa Mahkemesi’ne bir dava dilekçesi ile başvuruyor. Dilekçe Önder Sav, Kemal Andol, Kemal Kılıçdaroğlu ve Hakkı Süha Okay tarafından imzalanarak mahkemeye teslim ediliyor. Bunlar; siyasi tarihe, mahkeme belgelerine, gazete kupürlerine kısaca bu memleketin insanının hafızasına kazınmış belgeli gerçekler.

**Söz gelmişken bu yasağa gerek üniversitelerde gerekse mecliste karşı çıkanlar da Ülkücülerdir. Ülkücü gençler, üniversite kapılarından içeri alınmayan tesettürlü hanımefendilerin önüne kalkan olmuştur, görevlilerle kavgaya tutuşmuştur. İşte kavgacı dedikleri gençlerin haklı kavgalarından biri de bu davadır… Mecliste de MHP, üniversitelerdeki başörtüsü yasağı için süreklilikle teklif götürmüş ve MHP’nin kararlı çabası nihayetinde hak yerini bulmuştur. Ayşenur Ulus’un teşekkürünün gerçek muhattabı Milliyetçi Hareket Partisi’dir. **

Ama ne oluyor başörtülü Ayşenur Ulus, başörtüsü yasağını destekleyen CHP’ye, başörtüsü yasağının kaldırılması konusundaki desteği için teşekkür ediyor. O destek değil köstek, CHP demokratik değil, antidemokratik, Ayşenur kardeş sen ise sadece bir kuklasın. Şimdi başörtülü diye vurguluyorum çünkü ortada bir şekilcilik de var. Başörtüsü gibi tesettür emrinin baş üstünde taşınan kıymetli aracısını, yanlış amaçlara araç etmişler. Burada Ayşenur’un başörtüsü, sahne kıyafeti konumuna düşürülmüş. Bir zamanlar açık olanları tesettürlü gibi giydirip, oyunlar kuran CHP’ye güven sıfır olduğundan, Ayşenur’un samimiyeti için bir yorum yapamayacağım. Eğer iradesi ile başörtülü ise yine iradesi ile başka bir iradenin kuklası olup, o başörtünün kıymetine zeval verdi. Başörtüsünü kıymetsiz bir bez parçası olarak görenlere teşekkür etti. Aslında içerisinde trajedi de barındıran, tek kişilik kısa bir oyundu. Tiyatroda emeğin karşılığı üç kuruş diyorlar. Umarım, Ayşenur’da, milletin aklı ile dalga geçeyim derken kendini üç kuruşa rezil etmemiştir. Hakkını almış olmasını dilerim.

Meselenin bir başka perdesi de var, Ayşenur Ulus söze üniversite öğrencisi olduğunu belirterek giriyor. Ayşenur eğer bir cast ajansından gelmediyse durum çok acı… Bilgiye ulaşımın çok kolay olduğu bu çağda, bir üniversite öğrencisi nasıl olur da okuduğu memleketin yakın siyasi tarihini bilmez..? Nasıl olur da, yanlış bir bilgiyi marifetname gibi gururla sunar..? Hiçbir şey bilmenize gerek yok, Google’ye yazsanız dahi öğrenebilirsiniz. Gerçeğe ulaşmak bu denli kolayken, yalana inanmak tembelliğinden kime ne hayır gelir..? Şimdi üniversite öğrenciliğini vurgulayan Ayşenur Ulus’un, memlekete nasıl bir faydası olabilir ki... Elbette ki gençleri kazanmanın taraftarıyız, dolayısıyla bu görüntü üzücü… Yani CHP yine zararda, üyeleri eksi haneye hazılıyor… CHP’nin çöp biriktirmeye karşı bir ilgisi var galiba, önceden belediyeleri memleketi yer yer çöplüğe dönüştürüyordu. Şimdilerde insanları çöpleştirip toplamaya başlamış…

*Memlekette çöp kutusu partisi de olmalı değil mi…