28 Eylül 2019 yılında Afganistan halkı, cumhurbaşkanını belirlemek için yeniden sandık başına gitti. Fakat Taliban’ın saldırısı ve tehditleri sonucunda katılım beklenenin altında kaldı. 14 adayın yarıştığı bu seçimler ekim ayı içerisinde geçici sonuçları beklenirken tartışmalar, protestolar ve itirazlar eşliğinde 22 Aralık Pazar günü “Afganistan Bağımsız Seçim Komisyonu” tarafından açıklandı. 2001 yılından sonra dördüncüsünü tecrübe eden Afgan halkından, yüksek katılımın yoğun olacağı yönünde beklentiler varken, aksine şaibeli ve beklentilerin epey altında olduğu bir seçim gerçekleşti.

Bu seçimde oyların yüksek çoğunluğu Afganistan’ın kuzey illerinden çıkması yönündeki ihtimaller güçlüyken, maalesef sonuç beklendiği gibi olmadı. Bunun ana sebeplerinden biri 2019 yılının başlarından itibaren Taliban ve DEAŞ terör örgütlerinin Kuzey Afganistan bölgesinde etkili olmasıdır. Güvensiz ve savaş mıntıkası haline dönüştürülen kuzey illerinde adeta yaşamsal sıkıntılar ve hayati zorlukların yanı sıra terör örgütleri tarafından tehditlerin ve şiddetin boyutu ve şekli her geçen gün artmıştır. Dolayısıyla halkın sandık başına gitmeleri neticesinde ölümle cezalandırılacağı için, bu en temel caydırıcı faktörlerin başında yer almıştır.

Diğer sebep ise; toplumsal bölünme kaynaklıdır. Son yılların Kuzey Afganistan Türklerinin (Özbek ve Türkmen) kendi aralarındaki şahsi ya da başka bir ifadeyle birbirlerine karşı alternatif güç olabilmek için kendi aralındaki rekabet neticesinde üç farklı gruba ayrılmıştır:

  1. Entelektüel sınıf, ki bunlar kendilerini her alanda geliştirmiş gören gruptur. Bu grup daha çok merkezi hükümetle beraber hareket ederek sistemin bir parçası halinde politika ve strateji takip etmektedir.
  2. Bölgede Türklerin lideri ve cumhurbaşkanın birinci yardımcısı sıfatında görev yapan General Abdurraşid Dostum’un safında bulunup faşist bir hükümetin mevcudiyetinden söz eden grup.
  3. Diğer iki grubun tam ortasında bulunan tarafsız ve her iki tarafın takip etmiş oldukları politikaları eleştiren gruptur. Fakat grupların hepsi kendi çapında milletine ve halkına yararlı ve verimli işlere imza attıklarının inancındadırlar.

Diğer bir sebep, nüfus sayımının gerçekleri yansıtmadığını ortaya koymaktadır. Afganistan’ın güney ve güneydoğu bölgelerindeki nüfusun hükümetin resmî açıklaması kadar abartılı olmadığı iddia edilmektedir. Bahsi geçen bölgelerin seçim sandıklarından çıkan oyların ne kadar sağlıklı olup olmadığı da tartışma konusu olmuştur.

Son sebep ise; halk, içinde bulunduğu ekonomik sorunlardan ciddi bir şekilde etkilenmiş ve bu krizin kendisiyle getirdiği işsizlik, yolsuzluk ve güvensizlik nedenleriyle, genç nüfusunun büyük bir kısmı memleketi terk etmek zorunda kalmıştır. Dolayısıyla gerçekte olmayan bir nüfusla kazandığını ilan etmek, zafer sarhoşluğundan öte bir şey değildir.

Bu bağlamda seçim istatistiklerine bakılırsa, yaklaşık 16 milyon seçmen nüfusuna sahip olmasına rağmen 3 milyon 300 bini kadın, 9 milyon 600 bin kayıtlı seçmenin bulunduğu bir coğrafyada, 2014 öncesi seçimlerde yüzde 20’lerde ve 2014 yılındaki yapılan seçimlerde bu rakam yüzde 60’larda seyretmiştir. Yoğun güvenlik tedbirlerine rağmen 3 bin 736 sandıktan çıkan oy sayısı 2 milyon 196 bin 463 olmuştur. Fakat 2019 yılının eylül ayında gerçekleşen seçimlerde sandıktan çıkan oy sayısı ise, 1 milyon 824 bin 401 civarında olmuştur. Bu sonuçla demokrasi ne kadar tecelli etmiş veya Afgan halkının düşünceleri sandığa ne kadar yansımış fikrini söylemek çok da zor değildir.

Bir sonraki yazımızda seçime giderken yaşanan olaylar ve görüşmeleri ve sonuçları değerlendirmeye çalışacağız.