Hiç şüphesiz kalbinde Turan sevgisi ve ülküsü olan herkes için Türk Devletler Teşkilatı, Kazakistan’ın 2022 yılı başında yaşadığı olaylar sırasında Kolektif Güvenlik Örgütüne göre çok daha prestijli ve Kazakistan’ın dış politikada yapmış olduğu reform hareketlerine çok daha uygun bir alternatif ve yardım gücüydü. Fakat teşkilatın bu krizle erken karşılaşıp istikrar yönünde bir adım atarak kendi kapasitesi nispetinde sağlıklı bir strateji benimsediğini söyleyebiliriz.

TDT’nin son toplantısında ele alınan 2040 vizyonu iktisadi ve kültürel entegrasyonuna odaklanmış durumdayken bir askeri müdahale aracı olarak kullanılması, bu noktada, teşkilatın diğer üyeleri için de muğlak bir durum ortaya çıkartacağı aşikârdı. Tam da bu noktada Milliyetçi Hareket Partisi Lideri Sn. Devlet Bahçeli Beyefendi’nin TDT’nin askeri birlikteliğinin sağlanması üzerine yaptığı vurgu ise önemlidir. Türk dış politikasının “büyük planını” teşkil eden TDT’nin benzer krizlerde askeri bir unsur olarak da üye ülkelerin mutabık olacağı bir şekilde devreye girmesi teşkilat entegrasyonu için ve küresel anlamda önemli bir oyun kurucu olabilmek için de çok önemlidir.

UMUTLARI TAZELEDİ

Kazakistan özelinde ortaya çıkan protestolara hassas ve Kazakistan’ın istikrarını önceleyen açıklamalarıyla gerek Türk Dışişleri gerekse Türk Devletler Teşkilatı müşterek sekretaryası, birlik üyesi ülkeler ve birliğe tam üyelikleri de gündemde olan Türkmenistan ve Macaristan gibi partnerlere karşı başarılı bir sınav vererek önceliğin birliğin devamı ve gelişmesi olduğunu vurgulamışlardır. Bu noktada, birliğe üye ülkelerdeki meşru yönetimler muhatap alınarak onların istekleri doğrultusunda hareket edileceği güvencesi verilmiştir. TDT belki de ilk zorlu sınavından Kazakistan özelinde başarıyla çıkarak Türk milletinin geleceğe yönelik umutlarını tazelemiştir.

YENİ AÇILIMLAR GELECEK

Birlik için Kazakistan’ın meşru yönetimi büyük bir önem teşkil etmektedir. Cumhurbaşkanı Kasım Cömert Tokayev dönemi içerisinde Latin harflerine geçiş süreci devam ettirilmiş, Kazakistan’daki reklamlar sadece Kazak Türkçesi ile yayınlanmaya başlamış, Kazakistan’ın tamamında memurlara Kazakistan Türkçesi bilme zorunluluğu getirilmiş, 2021 yılı içerisinde Altın Orda devletinin kuruluş yıl dönümü kutlanmaya başlanmış, Türk Devlet Teşkilatı Ortak Zirvesi düzenlenmiş, Turan Sanayi Bölgesi kurulması adına çalışmalar başlatılmış ve Turan Kaplanı askeri tatbikatı Kazakistan’da düzenlenmiştir. Bu vesile ile hem içte hem de dışta yapılan reformların devamlılığını ve yeni açılımların geleceğini öngörmemiz mümkündür.

Olayların ilk gününden itibaren hem dünya genelinde hem Türkiye özelinde, özellikle sosyal medya tabanlı çeşitli manipülatif yayınlar sıklıkla gözlemlenmiştir. TDT’yi ölü doğmuş bir çocuk hâline getirmek için Türkiye’nin Kazakistan’a yönelik yapıcı adımlarını manipüle ettirmeye çalışan pek çok ileti göze çarpmıştır. Türkiye’yi tırnak içerisinde bir demokrasi havarisine dönüştürerek hem bölgenin istikrarını tehlikeye hem de TDT’yi tehlikeye atan bir tutum söz konusu olduğu açıktır. Neredeyse Kazakistan’ın meşru hükümetinden bağımsız bir karar alınması için fütursuzca kamuoyu oluşturulmaya çalışılmıştır.

Rusya’nın böyle bir durumda argümanı açıktır. Rusyasız bir teşkilatın bölge ülkelerinin iç işlerine karışacağı şeklinde bir bahane üretilmesine fırsat verecek şekilde bölge ülkelerinin TDT’ye olan güvenlerinin azaltılması adına örtülü bir kamuoyu oluşturulmaya çalışılmıştır. Ayrıca ABD’de üs kurmuş FETÖ’cülerin Türk baharı arzuları ise Kazakistan özelinde gündeme getirilmiş, bu olayların sözde sıralı devrimler hâlinde tüm Türkistan’ı sarması alçakça dile getirilmiştir. Dahası, bu olayların Türkiye’yi de hedef alması için atılan tweetler ortadır.

KARMAŞA VE KAOS ETKİSİ

Kazakistan meselesinin orta kuşak ticaret yolu için de önemi büyüktür. Kazakistan yönetiminin yaşayabileceği bir karmaşa ve kaos, Asya-Avrupa ticaretini önemli ölçüde etkileyecek ve bunun olumsuz sonuçlarından Türkiye de önemli ölçüde etkilenecektir. Bu sebeple hem Türkiye’nin hem de TDT’nin Kazakistan yönetimi ile resmi istişareleri önceleyen bölgenin dinamiklerini göz ardı etmeden attığı adımlar bölgesel bir krizin önüne geçilmesi adına isabetli hamleler olmuştur.

Eklememiz gereken bir diğer önemli husus ise; Türkiye’nin hem Türkistan’da hem de Güney Kafkasya’da atmış olduğu olumlu adımlar ve mevcut siyasi konjonktürü başarılı bir biçimde ve pek çok farklı dengeyi bozmadan şekillendirme çabası, onu ara bulucu devlet konumuna getirmiştir. Sadece belirli bir coğrafya ile sınırlı olmayacak şekilde; Afrika’da Etiyopya- Mısır, Karadeniz’de Ukrayna- Rusya, Ermenistan ile normalleşme sürecinin ardından Ermenistan-Azerbaycan arasındaki çatışmalı meseleler (Zengezur koridoru) gibi meselelere Türkiye’nin güvenilir bir ara bulucu olarak müdahil olma ihtimali de yüksektir.