Bir bakın Kur’an’a:

“Türk’üm” Hucurat/13: Biz sizi Kavimler halinde yarattık…

“Doğruyum” Hud/112…

“Çalışkanım” Necm/39…

“Küçükleri korumak” Enam/151…

“Büyükleri saymak” İbrahim/14-41…

“Yurdu sevmek” Mümtehine/9…

Andımızın sözleri Kur’an mesajına uygunken Andımız’a düşmanlık edenler neye düşman? 

Anayasa’nın ilk dört maddesi nerenize batıyor?

            *

3 Ekim 2013’tü… MHP Lideri Devlet Bahçeli, Genel Merkez binasına Andımız afişi astırdı…

O günlerden bugüne yaşananlara dair, “Millî hafızamız” hiçbir şeyi sıfırlamış değil…

Çözüm sürecinde AKP-HDP-Liberal ittifakında sergilediğimiz duruşun arkasındayız…

O dönemde AKP’nin Andımız’a asıl itirazı “Andımızın papağan gibi tekrarlanmasının çağ dışı, faşist bir uygulama” olduğu şeklindeydi. 

Gün geldi, devran döndü, milletin bekası için “Cumhur ittifakı” oluştu…

Yapılan yanlışlar, hatalar düzeltilme yoluna evrildi…

Türk Eğitim-Sen’in Danıştay’da açtığı davada yürütmeyi durdurma kararı çıktı…

“Tepe”de oluşturulan karşılıklı “millî ve yerli ittifak”, Türk dünyasının hayrına gelişmelere vesile olurken, AKP’nin yancılarında “MHP ve Türklük” sancısı devam ettirilmek istendiği de gerçek…

*

AKP ve MHP iki ayrı partidir ve “ittifak” da bir koalisyon değildir…

Fikir ayrılıkları elbette olacaktır, iki lider samimî istişareler ile hakikati bulmaktadır…

En önemlisi ülke, içeriden ve dışarıdan yoğun saldırı altındadır ve devlet tarihî “millî kimliği”ne dönmektedir…

Dünyada yeni siyasî ve ekonomik düzenler kurulurken Türkiye, Türk dünyasının ağabeyi olarak dik durmak zorundadır…

Önceki gün HDPKK’li Gergerlioğlu’nun dokunulmazlığının düşürülmesi ve sonrası TBMM çatısı altında oynanan kirli oyuna MHP Lideri Bahçeli müdahale etmeseydi, daha ne kadar sürecek ve istismar edilecekti acaba?

Peş peşe Danıştay’dan sızan Andımız kararı, Yargıtay Başsavcısının HDPKK’nin kapatılmasıyla ilgili dava açması, Gergerlioğlu’nun düşürülmesi, MHP’nin 13. Kurultayı öncesi ilginç gelişmeydi zamanlama açısından…

Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın “Millî Andımız İstiklâl Marşı” cümlesini anlamakta zorlandık…

Hemen pusuya yatmış devşirmeler, demokrat görünümlü PKK seviciler, Türklük düşmanları, sözde Atatürkçü devrimbazlar, AKP’nin içindeki kriptolar piyasaya döküldü…

*

Sonrası Külliye’den ailemiz ve gençliğimizi kemirmeye başlayan İstanbul Sözleşmesi’nin fesih kararı geldi.

“Andımız, HDPKK’nin kapatılması, İstanbul Sözleşmes’nin feshi” iblisi harekete geçirdi.

Sonra Merkez Bankası Başkanının görevden alınması…

Milletin parasıyla sun’i oyunlar başladı… Sözde Dolar başını almış gidiyordu!

Y-CHP’ye depolanmış Cihangir gibiler, Deva’cı Aksoylar, zehirli dişlerini göstermekte gecikmedi.

Biri Andımız’a “Hayvanî ihtiyaç diyecek kadar” şuursuzlaşmıştı, Devacı Samanpazarı Şövalyesi ne edeceğini bilemedi!

Anayasanın değiştirilemez ilk dört maddesini gözden geçirmeye kalkan, “tam bağımsızlık”ı unutup ABD’li bunak Biden’den destek dileyen Y-CHP’li Dersimli Kemal’in Erdoğan’a, “Andımız’ın hangi sözlerinden rahatsızsın” demesi ise tam bir ikiyüzlülük!

Serok’çu Karar’dan Yıldıray Oğur, “Andımız aslında hiçbir zaman sadece Andımız kalmadı. Hepimizin andı da olmadı. En başta çocukların, toplumun değil, devletin andı oldu. O andı gönüllü olarak birbirimize karşı değil, zorunlu olarak devlete karşı içtik.” diyebildi!

Sabah’tan Melih Altınok bile “Öncelikle her sabah okula girerken küçücük çocuklara asker gibi yeminler ettirilmesini doğru bulmuyorum.” Diyebildi…

Oysa hakikat yukarıda, dönüp tekrar okuyun!

Ne Atatürk’ten haberiniz var ne İslâmdan!

El insaf!