Ankara’da yaşamlarını sürdürenlerin çilesini çektiği en büyük sorunlardan birisi Mansur Yavaş döneminde artarak büyüyen trafik sorunudur. Eviyle iş yeri birbirine yakın olmayan Ankaralılar Mansur Yavaş’ın 5 yıllık belediye başkanlığı dönemini adeta yollarda geçirdiler.

Eskiden Ankara “İstanbul’un aksine trafik sorunu olmayan bir şehir” olarak methedilirdi. İstanbul’un hayhuyundan ve trafik çilesinden kurtulmak isteyenlere “Ankara’ya yerleşmeyi düşünün” tavsiyeleri verilirdi. 

Mansur Yavaş soyadıyla birebir uygun düşen yavaş belediyeciliğiyle Ankara’nın kent yaşamını trafik çilesine esir etti. Şimdi de Ankara’da trafiğin insanları bezdirdiği ana arterleri “Az laf, çok iş” şeklindeki reklam afişleriyle donatarak insanların aklıyla alay etmeyi sürdürüyor. Bahsi geçen bu noktalara Ankara’nın trafik meselesinin nasıl çözüleceğini adamakıllı anlatan bilgilendirici afişler hazırlansa Mansur Yavaş’ın bu seçimlerde hiç şansı kalmayacaktır.

Mansur Yavaş trafik meselesine hiçbir çözüm getiremediği gibi trafiği rahatlatacak metro projelerini de rafa kaldırdı. Cumhur İttifakı’nın Ankara Büyükşehir Belediye Başkan Adayı Turgut Altınok “Mansur Yavaş 5 cm bile metro yapmadı” diyor. Yalan mı? Yaptı da Ankaralıların haberi mi olmadı?

Belediye hizmetleri denilince akıllara ilk gelen “su” meselesinde de Mansur Yavaş Ankaralıların sırtına ekstra yük bindirdi. Seçilmeden önceki vaadinde “Suya zam yapmayacağım. Allah'ın suyu. Allah'ın suyundan para kazanılmayacağına inanıyorum” dese de belediye başkanlığı döneminde Türkiye’de suyun en pahalı olduğu illerden birisi Ankara oldu.

“Allah’ın suyunu” vatandaşa fahiş fiyattan kilitleyerek hizmette yavaş, sömürme alanında atılgan bir yönetim sergileyen Mansur Yavaş’ın övündüğü yegâne mesele, ihtiyaç sahibi kesimlere yaptığını “iddia ettiği” yardımlar oldu.

Ekonomik desteğe ihtiyacı bulunan toplum kesimlerine el uzatan bir belediyecilik anlayışına kimsenin tebrikten başka bir diyeceği olmayacakken Mansur Yavaş’ın sosyal belediyecilik konusundaki söylemlerinin; kaydı, belgesi, sayısı olmayan yardımlara dayandığı görüldü.

ABB tarafından kaç kişiye, ne kadar süreyle, ne kadar yardım yapıldığı tam bir bilmecedir. Üstelik Ankara Büyükşehir Belediyesi’nin 5 yılda eline geçen 308 milyar TL paranın sadece yüzde 3,20’sini sosyal yardımlara ayrılmışken Mansur Yavaş’ın sosyal belediyecilik üzerinden prim kasmaya çabalaması sosyal belediyeciliğin değil sosyal medya belediyeciliğinin alanına girmektedir.

Bir belediye başkanı düşünelim; ulaşım sorunlarını çözecek hiçbir girişimde bulunmasın, insanların hayatını ev-iş arasındaki yollarda heder etsin, vatandaşlarına memleketin en pahalı su tarifelerinden birisini uygulasın, seçildiği kente kayda değer hiçbir hizmet getirmesin, sosyal belediyecilik alanında algı oyunlarına başvursun ve MHP’nin yıllar öncesine dayanan Hilal Kart projesini taklit etmekten öteye geçemesin… Ve günün sonunda bu belediye başkanı kentine reva görmediği yatırımları sosyal medya ve reklam yatırımlarıyla örtbas etmeye çalışarak “çalışkan belediye başkanı” imajı çizmeye çalışsın.

Muhalefetin “kamuoyu oluşturma” kuruluşlarından Metropoll Araştırma’nın Kurucusu Özer Sencar bile Mansur Yavaş’ı "Mansur Yavaş'ın popülaritesi konuşmamasından. Konuşsa berbat olup çıkacak. Konuşacak fazla bir şeyi yok. Ben Ankara'da yaşıyorum. Yaşadığım hayat için söylüyorum; Mansur Yavaş başarılı değil" diye tarif ediyorsa çizilmeye çalışılan “çalışkan belediye başkanı” imajı 31 Mart akşamı patlayacak olan balona yapılan son hava yüklemeleridir. Mansur Yavaş balonu öyle bir patlayacaktır ki PKK’nın siyasi uzantısı DEM’in Ankara’ya kadar genişlettiği kent uzlaşısı desteği bile onu kurtarmaya yetmeyecektir.