Kadın Hastalıkları, Doğum ve Tüp Bebek Uzmanı Doç. Dr. Nefise Nazlı Yenigül, adet düzensizliği, aşırı tüylenme ve kilo kontrolündeki güçlüklerle kendini gösteren polikistik over sendromunun, erken teşhis edilmediği takdirde diyabetten kalp hastalıklarına kadar birçok ciddi sağlık problemine neden olabileceğini belirtti.
POLİKİSTİK OVER SENDROMU HER 10 KADINDAN BİRİNDE MEYDANA GELİYOR
Acıbadem Bursa Hastanesi Kadın Hastalıkları, Doğum ve Tüp Bebek Uzmanı Doç. Dr. Nefise Nazlı Yenigül, doğurganlık çağındaki her 10 kadından birinde rastlanan polikistik over sendromu (PCOS) hakkında önemli bilgiler paylaştı. PCOS’un kadın sağlığını birçok açıdan tehdit eden yaygın bir hormonal dengesizlik olduğunu ifade eden Doç. Dr. Yenigül, “Bu sendrom, yumurtlama düzensizlikleri, erkeklik hormonlarında artış ve yumurtalıklarda çok sayıda küçük kistin bulunmasıyla kendini gösterir. En sık gözlemlenen belirtiler arasında adet düzensizliği, yüzde ve vücutta aşırı tüylenme, akne, saç dökülmesi, kilo artışı ve kilo vermede güçlük yer almaktadır” dedi.
Polikistik over sendromunun tek bir nedene bağlı gelişmediğine dikkat çeken Doç. Dr. Yenigül, “Hem genetik yatkınlık hem de çevresel faktörler bu duruma katkı sağlar. Ailede PCOS öyküsü olan kişilerde risk daha fazladır. Ayrıca insülin direnci, kötü beslenme alışkanlıkları, fazla kilo ve hareketsiz yaşam tarzı bu durumu kötüleştirebilir” ifadelerini kullandı.
“METABOLİZMA VE PSİKOLOJİ ÜZERİNDE DE ETKİSİ VAR”
PCOS’un sadece üreme sistemini değil, genel vücut sağlığını da etkilediğini vurgulayan Doç. Dr. Yenigül, bu sendromun her kadında farklı şekillerde kendini gösterebildiğini belirtti. Hormonal bozuklukların yanı sıra sivilce ve tüylenme artışı, adet düzensizlikleri, kilo kontrolünde zorluklar ve psikolojik sorunlar yaşanabildiğini; bazı kadınlarda ise yumurtlama problemleri nedeniyle gebelik elde etmenin güçleştiğini dile getirdi.
PCOS tanısında en az iki kriterin göz önünde bulundurulduğunu söyleyen Doç. Dr. Yenigül, “Yumurtlama problemleri, erkeklik hormonlarındaki yükseliş ve yumurtalıklarda çok sayıda küçük kistin bulunması tanıyı destekler. Ancak ilk adet görme sonrası geçen 8 yıl içinde genç kızlara bu tanının hemen konması önerilmemektedir. Bu süreçte belirtilere yönelik tedavi yaklaşımı tercih edilmelidir” dedi. Ayrıca tanı konmadan önce tiroid ve diğer hormonal hastalıkların ekarte edilmesi gerektiğini de ekledi.
“YAŞAM TARZI DEĞİŞİKLİĞİ TEDAVİNİN TEMELİDİR”
Bu sendromun uzun vadede kontrol altına alınabilmesi için sağlıklı yaşam alışkanlıklarının kritik önem taşıdığını belirten Doç. Dr. Yenigül, “Dengeli beslenme ve düzenli fiziksel aktivite, sadece adet döngüsünü değil, hormon dengesini, insülin direncini ve ruh halini de olumlu yönde etkiler. Kişiye özel, sürdürülebilir bir beslenme programı en etkili yaklaşımdır. Küçük miktarda bile kilo kaybı yumurtlama fonksiyonlarını olumlu biçimde destekleyebilir” ifadelerini kullandı.
