Artık seçim tartışmalarını bir tarafa bırakmak ve Türkiye’nin gerçek gündemine dönmek gerekiyor. Daha fazla zaman kaybetmeden muasır medeniyet seviyesini yakalamak zorundayız

    Türkiye son 2 yılı seçimlerle geçirdi. Bu seçimler alışılmış milletvekili veya belediye başkanı belirleme seçimi değildi. Çok önemli kararlar verildi, çok hayati değişimlere gidildi. Anayasamızı değiştirdik ve yeni bir hükümet sistemimiz var. Bütün gelişmeler de bu yeni sisteme dayalı olarak yaşanıyor. Yerel seçimler bu sebeple bu kadar önemli oldu ve öne çıktı. Türkiye ile sorunu bulunanlar da boş durmadılar. Önce engellemeye, milletin zihnini bulandırıp yeni sistemin önünü kesmeye uğraştılar. Bu olmayınca şanslarını yerel seçimlerde denediler. Sonuçlar üzerinden bir kriz ve kaos oluşturmak, Cumhurbaşkanlığı hükümet sistemini tartışmaya açıp işlemez hale getirmek için açık ve aleni bir süreç başlattılar.

CUMHUR İTTİFAKI ONAY ALDI

  Türk milleti kararını verdi ve bütün bu oyunlar 31 Mart’ta bozuldu. Birkaç belediyenin el değiştirmiş olması bir anlam ifade etmiyor. Cumhur ittifakının oy oranı, Anayasa değişikliği oranının üzerindedir. Bunun anlamı gayet açıktır ve Cumhur ittifakı bir defa daha onay almış, yeni sistem kabul görmüştür. 23 Haziran’da İstanbul seçimlerinin yenilenmesi bir zaruretten kaynaklandı ve sonuç ne olursa olsun bu gerçek zaten değişmeyecekti. Kaldı ki, Ankara ve İstanbul’da Belediye Meclisi ve İlçe Belediyeleri ezici bir üstünlükle Cumhur ittifakına aittir.

MİLLET YETKİYİ HİZMET İÇİN VERDİ

  Artık seçim tartışmalarını bir tarafa bırakmak ve Türkiye’nin gerçek gündemine dönmek gerekiyor.Elbette İstanbul seçiminin sonuçlarını her parti kendi merceğinden değerlendirecek ve bir takım sonuçlar çıkaracaktır, fakat millet kararını vermiştir ve icraat zamanı başlamıştır. Yerel yönetimler kendi işlerine, merkezi hükümet de ülkenin sorunlarına odaklanmakla yükümlüdür. Gelişmekte olan bir ülkeyiz ve daha fazla zaman kaybetmeden muasır medeniyet seviyesini yakalamak zorundayız. Büyük mesafeler alındı, çok şeyler yapıldı, ama hala ciddi meselelerimiz var. Yerel yönetimler alt yapıdan başlayan, trafik sorunları ile devam eden, yörenin özelliklerine göre farklı biçimlerde ortaya çıkan sorunları çözmekle mükelleftir. Performanslar yine millet tarafından değerlendirilecektir. Bu arada aldığı yetkiyi yanlış kullanan, belediye imkanlarını terör örgütlerine yönlendiren, ihanete ortaklık edenler meydanın boş olmadığını unutmamalıdırlar. Millet yetkiyi bulunduğu il veya ilçeye hizmet edilmesi, birikmiş sorunların çözülmesi için verdi, talan, yalan ve ihanete malzeme yapılsın diye değil. Burası bir hukuk devletidir ve yanlış hesap yapanlar bunun sonucuna katlanırlar.

MİLLİ GÜVENLİĞİMİZ HER ŞEYDEN ÖNEMLİ

  Türkiye hiç kimsenin himmetine veya korumasına ihtiyaç duymaz. Milli güvenliğimiz ve bağımsızlığımız her şeyin üzerindedir. Bunun için her tedbiri almaya, gereken her şeyi yapmaya muktediriz. Bağımsız hareket etme, kendi imkanlarımızla gelişmemizi tamamlama gayretimizin ABD başta olmak üzere, bir çok ülkeyi rahatsız ettiğinin ve bunun önünü kesmek için özel bir gayret gösterildiğinin farkındayız. Etrafımızda oluşturulan kuşatma bunun içindir. Ne olursa olsun, kaldığımız yerden devam edeceğiz. ABD’nin doğrudan veya dolaylı tehditlerine pabuç bırakamayız.Yanıbaşımızda bir kukla terör devleti kurulmasına izin veremeyiz. Dolayısı ile Fırat’ın doğusunda, tıpkı Fırat Kalkanı ve Zeytindalı Operasonlarında olduğu gibi bir temizlik yapmak için daha fazla zaman kaybedilemez. Terörle mücadele kapsamında çok büyük bir mücadele veriliyor. Pençe operasyonu kahraman güvenlik güçlerimizin üstün başarısı ile devam ediyor ve hainlere saklanacak delik bırakılmıyor.

KKTC YALNIZ DEĞİL

  Doğu Akdeniz’deki haklarımızın korunması ayrı bir başlıktır ve burada da kararlılık göstermek ve asla geri adım atmamak zorundayız. Sondaj gemilerimiz sahadadır ve sonuna kadar çalışmalarını devam ettirip, araştırmalarını sürdürmelidirler. Kimin rahatsız olduğu, ne dediği, ne istediği bizi ilgilendirmez. Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti yalnız değildir ve artık kendi göbeğini kesecek noktaya gelinmiştir. Rum kaprisleri, Yunan oyunları tahammül sınırlarını çoktan aşmıştır. Maraş’ın yerleşime açılması lafta kalmamalı, gereğinin yapılması için daha fazla adım atılmalıdır. Rusya ile ilişkilerimizin dikkatli götürülmesi gerektiğini her zaman söyledik. İdlib’deki kritik duruma çok dikkat etmek gerekiyor. Rejim güçlerinin özel bir tahrik içinde oldukları ortadadır. En küçük bir yanlış bizi yeni göç dalgalarıyla, yeni belalalarla karşı karşıya bırakabilir.

HER ŞEYE HAZIRLIKLI OLMALIYIZ

  Diğer taraftan körfezde tansiyon çok yüksektir. ABD-İran gerginliğinin nereye varacağı herkesten çok bizi ilgilendiriyor. Heran sıcak bir çatışma haberi duyabiliriz. İsrail’in kışkırtmaları, yeni işgal girişimleri belirsizlik ve tehlikeyi daha da arttırıyor. Karşımızda Trump gibi ne dediği, ne yaptığı belli olmayan, dengesiz bir adam var. Her şeye hazırlıklı olmalı, bölgedeki ve dünyadaki gelişmeleri iyi okuyup, doğru kararlar almalıyız. Bütün bunlar ayrı zamanda S-400’lerin ve hatta F-35’lerin ne kadar önemli ve hayati olduğunu gösteriyor. ABD ve Avrupa rahatsız oluyor diye güvenliğimizden taviz vermemiz mümkün değildir. S-400’ler artık alınmıştır ve iş bitmiştir. F-35 konusunda ABD’nin tavrı asla dostane değildir ve bu konuda da kendi başımızın çaresine bakmak en doğru yoldur.

LİDER TÜRKİYE

  Ekonomideki bıçak sırtı durum ve ivedi tedbirler alma ihtiyacı orta yerde durmaktadır. Neresinden bakılırsa bakılsın oyalanma, içerideki tartışmalarla enerjimizi tüketme lüksüne sahip değiliz.Toparlanmak, bütünleşmek ve önümüzdeki seçimsiz 4 yılı iyi değerlendirip, güçlü ve lider Türkiye hedefine yürümek bütün siyasi partilerin ortak hedefi olmalıdır.