Müsavat abi, bugün ne yazayım diye düşünürken sosyal medyada “Milliyetçilik ve Ülkücülüğünüzü ispat etmek istiyorsanız, bunu benim söylemlerimden ziyade, Ak Parti iktidarının aymazlıkları üzerinden yapın… İtibarınızı kurtarmanın yolu bana hakaretten değil; yolsuzluk, haksızlık ve adaletsizliğe karşı asil bir direniş sergilemekten geçer” şeklindeki bir paylaşımına denk geldim. Belli ki bu ara çok tepki alıyorsun. CHP’nin ihanetlerini tevil etme işini sana ihale ettiklerinden doğal olarak tepkileri de üzerinde topluyorsun.

          Sana tepki gösteren “Milliyetçilere, Ülkücülere” akıl verirken sen bu aklını CHP, HDP ilişkilerinizden dolayı niçin kendine saklamıyorsun?

          İP’in CHP-HDP ile işbirliği yaparak ortaya koyduğu ihanetlerine tepki göstermen gerekirken tam aksine sen hep meşrulaştırmaya çalışıyorsun.

          Bu meşrulaştırma serüvenine önce HDP’nin üzerindeki baskıyı “HDP’li TBMM Başkanvekili oturumları yönetiyor ve hepimiz de onun yönetimine katılıyor muyuz? Bu meşru mu, gayrimeşru mu tartışmasına en iyi cevaptır” sözleriyle almaya çalışmakla başladın.

          Daha sonra Kemal Kılıçdaroğlu’nun “Kürt Sorunu çözülecekse, meşru bir organla, HDP ile çözebiliriz. Bu nedenle HDP’nin Meclis’te olması gerektiğini düşünüyorum” sözüne “İmralı’yı gayrı-meşru olarak görmesini, HDP’yi Kürt Sorununu çözmek için meşru görmesini anlamlı buluyor ve destekliyorum” mealindeki cümlenle bu macerana devam ettin.

          Yine kendini durduramamış bu sefer de terörle mücadele için Irak ve Suriye tezkeresine HDP ile beraber “Hayır” oyu vermiş ama “Söz veriyorum; o Kandil denen yuvayı yerle yeksan etmezsem bana Kılıçdaroğlu demesinler.” diye ikiyüzlülük yapan Kemal Kılıçdaroğlu’nun bu sözünde de çelişki görmediğini söyleyerek “Kandil başka bir yer, Suriye’nin kuzeyi başka bir yer” diyerek akıllara zarar bir destek açıklaması yapmıştın. Kandil Irak’ta değil mi Müsavat abi?

          Bu arada terörle mücadele için Suriye ve Irak tezkeresine İP de 3-4 milletvekiliyle destek vermiş gibi göründü. İP’in milletvekillerinin çoğu oylamaya katılmadı. Durmuş Yılmaz isimli İP milletvekili de “Hayır” oyu verdiğini açık açık kamuoyuyla paylaşmıştı. CHP-HDP ile el ele, gönül gönüle iken akıllarınca böylece milliyetçi seçmeni aldatmak için tiyatro oynadılar.

O zaman Müsavat Dervişoğlu’na soralım. Meral Akşener’in hangi sözüne katılıyorsun?

Önce “HDP Kürt siyasal hareketinin temsilcisidir” dedi. Bu sözünü mü destekliyorsun?

          Sonra “HDP’yi terör örgütü PKK’nın yanında konumlandırıyoruz” dedi. Yoksa bu sözünü mü destekliyorsun?

          Hangi sözünü destekliyorsan destekle her ikisinde de eylem ve söylemlerinizle boşluğa düşüyorsunuz?

          Cumhur ittifakı kurulduğu günden bu yana bizim AK Parti’nin doğrularına ne yazdığımız ortada, yanlışlarına ne yazdığımız ortadadır. Türk milliyetçisi olarak yanlış gördüğümüz her şeyde AK Parti’nin yöneticisine, milletvekiline, bakanına, yazarına, yorumcusuna bu ittifak içindeyken dahi en ağır yazıları yazdık, en ağır sözleri söyledik.

Siz niçin ittifak ortaklarınız CHP ve HDP’ye bunu yapamıyorsunuz?

CHP ve HDP’nin aymazlıkları, ihanetleri uzaya yol olmuşken siz niçin susuyorsunuz?

          Milletvekili olunca her şey bitti mi? Gerçi “Teslimiyeti ve hakareti alkışlayanlarla aynı sıfatı taşımayı içime sindiremediğimden bir daha asla ülkücüyüm ya da ülkücüydüm demeyeyeceğim. Çabamız sadece İYİ olmaktır.” diyerek finalini yapmıştın. Ama sadece CHP ve HDP için İYİ oldunuz.

CHP yerel seçimlerde HD(P)KK ile ittifak yaptı. Susarak desteklediniz.

          Özellikle Ekrem İmamoğlu, Tunç Soyer, Vahap Seçer HD(P)KK ile tek vücut olmuşken menfaatleriniz için sustunuz.

Canan Kaftancıoğlu gibi Türk-İslam düşmanına düşmanlığını sürdürürken sustunuz.

          CHP heyeti “Kürt sorununu biz çözeriz” diyerek Barzani’nin ayağına gitti sustunuz. CHP Karabağ zaferine Ermeni ağzıyla iftiralar attı sustunuz.

          CHP’nin Afrin operasyonuna karşı çıkmasına, YPG’yi desteklemesine sustunuz ve susmakla kalmayıp siz de “Afrin operasyonuna baştan sona karşıyız” açıklaması yaptınız.

          PKK’lı teröristleri azmettirerek binlerce askerimizi, polisimizi, vatandaşlarımızı şehit ettirmiş terörist Demirtaş için CHP’nin her gün serbest bırakılması yönündeki propagandalarına sustunuz. Susmakla kalmayıp siz de serbest bırakılmasını istediniz, utanmadınız “serbest bırakın evimde kahvaltı yaparım” diyen genel başkanınız Heval Meral’i alkışladınız.

          CHP’nin İstanbul, Ankara başta olmak üzere birçok belediyesinde her türlü yandaşlık, usulsüzlük, yolsuzluk yaşanıyor niye susuyorsunuz?

          Yoldaş Mansur Yavaş sizin milletvekilinize 110 milyonluk ihale verince, balon Ekrem İmamoğlu size kadro, ihale dağıtınca herşeyi halının altına İYİ süpürüyorsunuz değil mi?

          İzmir Menemen Belediyesi’nde CHP-İP ortaklığıyla kaç milyonluk yolsuzluk yapılmıştı Müsavat abi?

          Bu arada “HDP’nin gücüne güç katmaya geldim” diyerek HDP eylemine katılan HD(P)KK sevdalısı Tunç Soyer’le selfin çok güzeldi be abi…

Siz de itibar da kalmadı bu saatten sonra neyi kurtaracaksınız?

          Siyasi ve kişisel menfaat sağlamak için her yola varsınız. Türk-İslam düşmanı CHP ve HDP ile işbirliğiniz bunun en büyük ispatıdır.

Milliyetçiliği hançerlediniz, Ülkücülük kimliğini attınız…

          Müsavat abi sana son bir soru. Teröristbaşı Öcalan’a ev hapsi ve özgürlük isteyen Meral Akşener’in Genel Başkan Yardımcıları Salim Ensarioğlu ve Bahadır Erdem ile yanyana oturmak nasıl bir duygu?

          “Bir daha asla ülkücüyüm ya da ülkücüydüm demeyeyeceğim” demekle gerçekten çok haklısın. Yoksa bu atmosferde sana bu kimliği taşımak büyük yük ve ızdırap olurdu. Heval Kemal, Meral, Pervin ile sana İYİ yolculuklar Müsavat abi…