Belli oldu, haftaya Beşiktaş’ı yense de (ki eğer farklı bir anlayışla üst düzey bir oyun oynamazsa o da olasılık dışı) Galatasaray’ın bu sezon şampiyonluğu yakalaması olanaksız…

Hem lider, bu saatten sonra midesine indirdiği şampiyonluğu kimseyle paylaşmaz hem de Sarı Kırmızılı takımın şampiyon olmaya isteği de yok, inancı da.

Bir gün önce lig beşincisine 13 dakikada 8 şut, 3 gol atan Beşiktaş’ın iştahı, açlığı nerede, bırakın şut atmayı, rakip ceza alanına girmek için bile yarım saat geçiren Galatasaray nerede?

Yarışta kalmak için mutlak kazanması gereken Galatasaray’ın hiçbir planı yok. Hiçbir ezberi yok. Taktiği, temposu yok. Oyun kurucusu yok. Tek yaptığı topu kaptırana kadar yana-geri oynayıp, kaptırdıktan sonra da geri almak için koşturup, aldıktan sonra yine aynı kısır döngü içinde kalmak.

Gelecek sezon Türkiye’yi Şampiyonlar Ligi’nde temsil etmeye aday bir takımın, bu kadar futboldan uzak, bu kadar amaçsız bir oyun oynamak için hiçbir mazereti olamaz.

İlk yarıda futbol adına yaşanan tek güzellik, ceza alanı civarında bir kez top alan Halil’in kendi becerisiyle attığı gol…

Teknik Direktör Fatih Terim, oyundan memnun olacak ki, hiçbir değişiklik yapmadan çıktı ikinci yarıya… Rakipten seken topla kazanılan gol, rakibin biraz olsun açılması, sonrasında Galatasaray’ın pozisyon sayısı açısından ‘iyi’ görünmesini sağladı.

Ve bu sanal iyilik, gelecek hafta lider karşısında teste girecek. Bakalım, Galatasaray, Beşiktaş karşısında da aynı oyunla kazanabilecek mi?

Ya da biri gerçeği görecek mi?