Böyle olur büyüklerin maçları… Heyecan daha 1. dakikadan itibaren başlar, sonuna kadar gider. Top bir o kalede, bir bu kalededir. Hele bir de sezonun en iyi top oynayan iki ekibi karşı karşıya ise keyfine doyulmaz.

Dün de öyle oldu. Daha ilk saniyelerde golü buldu Fenerbahçe. “Erken gol oyunu bozar” derler ama hiç de öyle olmadı. Ne golü atan Fenerbahçe oyundan koptu, ne de yiyen Trabzonspor. Hep golü düşündüler, hep aradılar. Sonra sezonun en iyi golcüsü çıktı sahneye, öyle bir gol attı ki, seyrine doyulmaz. Adam tepeden tırnağa futbolcu. Topla dripling desen var, çalım var, asist var, ceza alanı içinde soğukkanlı ve tabi gol vuruşları mükemmel. Tartışmasız Türkiye’ye gelmiş en iyi oyunculardan biri ‘Kuzeyin kralı’ Sörloth, tutulması zor.

Bu yabancıların hepsi Trabzonlu olmuş. Yürekten oynuyorlar, canlarını dişlerine takıyorlar, ellerinden ne geliyorsa yapıyorlar. İşte ‘en golcü savunmacı’ Novak, işte mükemmel asisti ile Ekuban, işte terinin son damlasına kadar mücadele eden Pereira, Ndiaye ve işte bir ‘maestro’ gibi takımı yöneten Sosa. Bir tek Yusuf sırıttı, o da yerini Guilherme’ye bıraktı. Hele Uğurcan, öyle üç top çıkardı ki, biri Vedat’ın, biri Tolga’nın, diğeri de son dakikalarda Kruse’nin, inanılmaz. Onu önümüzdeki yıllarda Trabzon’da tutmak zor, peşinden çok takım koşturur, çok. Sözün özü Trabzonspor’un ‘atanı ve tutanı’ skoru belirledi denebilir. Fenerbahçe kötü mü oynadı?. Asla. Saha ve seyirci baskısından etkilendi mi?

Hayır. Gol buldu, pozisyon üretti mi, evet. Topa rakibinden daha çok sahip oldu mu, özellikle ikinci yarıda, ona da evet. Yani Fenerbahçe de, puan için varını yoğunu ortaya koydu. Son dakikaya kadar gol aramayı bırakmadı. Sadece Rodrigues, dağınık olduğu için, Vedat fazla pozisyon bulamadı, bulduklarında da Uğurcan’a takıldı, o kadar. Kruse oyunun her dakikasında etkisini gösterdi, sahanın iyilerindendi. Sarı-Lacivertlilerde sıkıntı ceza alanı içerisinde adam paylaşımında. Bir türlü defansta o sıkıntıyı gideremediler, belki bu duruma Falette ‘ilaç’ olur.

Sonuçta keyifli, heyecanlı, iyi niyetle mücadele eden yıldız futbolcuların olduğu, mükemmel bir seyirci topluluğunun stadı doldurduğu, hiç de korkulduğu gibi olayların çıkmadığı, pozisyonu bol bir maç izledik. Hakem Ali Palabıyık zaman zaman hataları olsa da, sonuca etki etmedi, kartlarında haklıydı. Sakin, soğukkanlı ve kararlıydı. Düşünün 90 dakika boyunca “VAR”lık son dakikalarda bir ofsayt pozisyonu oldu o kadar. Yani “Maçı hakem yönetti” demek yanlış olmaz.