Siyaset etme tarzlarını “Dünyanın en doğru işini yapsa da hükümeti alkışlayacak hâlimiz yok. Bize verilen görev bu kardeşim” sözleriyle tanımlamışlardı.

Bu konuda hakları yenilemez, bugüne kadar köprülere, havalimanlarına, yerli otomobile, milli silah sanayisine karşı çıkışları ile kendilerine verildiğine inandıkları görevi harfiyle yerine getirdiler.

*** 

Gelinen son noktada da üstlendikleri karşı çıkma görevini bir üst seviye taşıdılar.

Dün “Atatürk Havalimanı’na millet bahçesi yapmayı düşünüyor. Bizim telefonlarımızı dinledikleri için, oraya ne yapacağımızı öğrenip, kalkıp böyle bir açıklama yapıyorlar. Orasının planlarını dahi yaptık. Hangi kültür merkezlerini yapacağımızı, binaların şekli dâhil olmak üzere bütün bunların hepsi hazırlandı” sözleriyle duyurdukları projeye bugün karşılar...

***

Kılıçdaroğlu geçmişte binaların şekline bile karar verdiklerini açıkladığını unutup Atatürk Havalimanı yerine millet bahçesi yapılması hakkında “Bu işte bir damla mürekkebi olan herkes vatan hainidir” diyor, projeyi gerçekleştirmek üzere üstlenen firmayı “O makinelerin müteahhidi, sana ise özel ilgi göstereceğiz” tehdit ediyor.

Atatürk konusunda hassasiyetini “Mustafa Kemal’in askeriyiz” sözünü marjinal bulmakla ortaya koyan CHP’nin sözde kahramanı Kaftancıoğlu da “Atatürk Havalimanı’na gidiyoruz. Atatürk’e, doğaya, kente düşman olanlara bir çift sözümüz var. Doğa dostu kurumlar ve kişileri bekliyoruz” açıklaması ve yaptıklarıyla kendi çapında bir şeyler deniyor.

***

Normal şartlarda Atatürk Havalimanı’na inşa edilecek millet bahçesi kendi projeleri olsa, bugün çıkıp hazırladıkları projenin detaylarını paylaşarak biz daha iyisini yapacaktık iddiasını ortaya koymazlar mıydı?

Ama onlar bunun yerine altını bin bir yalanla doldurmaya çalıştıkları sokak provokasyonlarının peşindeler…

***

Çünkü bugünkü CHP yönetimi için mesele ne doğa, ne kent, ne de aziz Atatürk…

Atatürk’e sahip çıkma gibi bir dertleri olsaydı, PKK güdümündeki ortakları HDP kendilerine “Mustafa Kemal’in itleri” dediğinde ağızlarının payını vermeleri gerekmez miydi?

***

Önümüzdeki seçimleri kaybedeceğine adı gibi emin olan CHP, sokakları karıştırma peşinde eline geçen tüm fırsatları değerlendirmekte ve Atatürk’ü de bu kirli emel için kullanmakta…

Seçimlere 1 yıl kala seçim güvenliği yok diye ortalığa düşmeleri de bu sebepten…

***

Nasıl olsa seçimleri kaybedeceğiz, şimdiden kılıfını uyduralım telaşıyla ne yapacaklarını şaşırdılar.

Sürekli oyları yükselen, seçimi kazanacağı kesin olarak beklenen bir siyasi partiden beklenen davranışlardan fersah fersah uzakta hareketler sergiliyorlar.

***

Çok sinirli, muazzam öfkeliler…

Geçmişte kendilerinin yapacağını duyurdukları projeye bugün saldıran akıl bu kadar tutarsızlığı parti içi kulislerin, hiziplerin, menfaat yarışlarının yorgunluğundan mı, yoksa ajanstan gelen direktiflerden beslendiği için mi sergiliyor yorum sizin…