Akıl tutulması yaşayan Yunanistan’ın, Türkiye’yle Almanya’da görüşürken diğer yandan da kapalı kapılar ardından Mısır’la hiçbir hüküm doğurmayacak bir anlaşmaya varması, bekleneceği üzere Ankara’nın Atina karşısındaki tutumunu sertleştirmesine sebep oldu. Diplomaside yan çizen Atina, bir oldubitti ile Türkiye’yi Akdeniz’de küçücük bir alana kapatabileceğini düşünmesinin hiç de gerçekçi olmayacağını Akdeniz’de dalgalanan Türk bayraklı Oruç Reis gemisi ve ona eşlik eden donanma unsurları ile eninde sonunda idrak edecek.

Yunanistan’ın kokuşmuş iddiaları, Türkiye karşısında hissettiği aşağılık kompleksi ve AB’ye sığınmasına vesile olan şımarıklık ve korkaklığı elbette ki Osmanlı dönemine kadar uzanan tarihî bir süreçte ortaya çıktı. Yunanistan, yüz yıl öncesinin şartlarında Ege adalarını diğer güçlerin desteği ile zimmetine geçirmesini kendi başarısı ya da bizim güçsüzlüğümüzden olduğunu sanıp, bugün de Türkiye’den istediğini koparabileceğini sanıyor olsa gerek. Ne var ki, artık yıkılmakta olan savaş yorgunu bir imparatorluk değil, güçlenen ve meydan okuyan bir millî devlet söz konusu. Sadece 780 bin km2’lik kara parçasında değil, 460 bin km2’lik Mavi Vatan’da Türkiye’nin egemenliğine kastedenlerin sonunun hiç de iyi olmayacağı kesin.

Buna rağmen, Yunanistan AB’nin arkasına sığınıp Türkiye’ye sataşmaktan geri durmuyorsa, bu en kibar tabirle aklıselimi kaybetmek anlamına gelir. Akdeniz’in asırlardır Türkiye’nin doğal bir uzantısı olduğu gerçeğini göremeyen, Türkiyesiz burada kimsenin her istediğini yapamayacağını göremeyen, peşine taktığı Mısır ve BAE gibi akıl fukaralarıyla bir olup Türkiye’yi Meis Adası’nın ötesine hapsedebileceğini zanneden Atina, ateşle oynadığının farkına ne zaman varacak acaba.

Türkiye, Mavi Vatan’ın her karışında egemenlik haklarını koruyacağını ilan etmiş, bunun için somut adımlar atmış yine de diplomasiye bir şans vermişken, Yunanistan’ın Mısır’la bir olup sözde bir anlaşma yapması iyi niyetin suistimali değil de nedir? Yunanistan’ın Türkiye’yi Akdeniz’de küçük bir alanla sınırlandırabileceğini düşünmesi budalalık değil midir? Acaba Yunanistan “biz Mısır’la sınırlar konusunda anlaştık” dediğinde, Türkiye’nin “öyleyse biz aradan çekilelim, siz burada cirit atın” diyeceğini mi sandı bu gafiller?

Yunanistan, Türkiye ile masaya oturup sorunları enine boyuna tartışarak çözme imkânını Mısır’a taviz vermek pahasıyla riske atarak belki de Ege politikasındaki en büyük yanlışı yapmıştır. Bu yanlıştan dönmesi için aklıselimle davranması gereken Atina’nın hâlâ Türkiye’nin sınırı içinde haklı ve meşru şekilde sismik araştırma yapan Oruç Reis hakkında ileri geri konuşması abesle iştigaldir.

Yunanistan ve avanesinin şunu anlaması gerek: Akdeniz’in göz bebeği Kıbrıs, Türkiye için millî bir davadır ve ne Kıbrıs Türklüğünün ne de onu her şartta korumaya kararlı olan Türkiye’nin Akdeniz’de şakası yoktur. Bu bölgede Türkiye’nin rızası olmadan hiçbir girişim nihayete eremeyecek, Türkiye’nin onaylamadığı her teşebbüs, arkasında kim olursa olsun akamete uğrayacaktır. Kıbrıs’ta Türk kesiminin hakları gasbedildiğinde Türkiye’nin Kuzey Kıbrıs’ı ırkçı Rumların tahakkümünden ve zulmünden kurtardıktan sonra Kıbrıs semalarına yükselen KKTC bayrağı, Türkiye’nin kararlılığının sembolü olarak dalgalanmaya devam etmektedir.

Mustafa Kemal’in “Ordular, ilk hedefiniz Akdeniz’dir” dediğinde neler yaşandığı, İzmir’den denize dökülenlerin kimler olduğu Türk milletinin aklından çıkmamıştır. Bunu unutmuşa benzeyen Yunanistan’ın Türkiye’ye kafa tuttuğunda neler olacağını tarihine bakıp hatırlamasının zamanı gelmiştir.