Bir taraftar ancak bu kadar etkin olabilir. İlk düdük, kulakları sağır eden bir gürültü. Top rakipte ıslık, takım atakta büyük destek... Tribünden yönetilen oyuncular, heyecanlı, istekli ve baskılı.

Savunarak kazanmayı hesaplamıştı Fatih Terim, dörtlü savunma, iki ön kesicinin görevi savunarak, golü hareketli Kerem, teknik Feghouli ve uzun santrfor Diagne’ye bırakmıştı. Kilit isim, boşluk doldurucu joker Cicaldau’ydu.

Savunmaya yapılan baskı, öne çabuk oyun, ilki direkten dönen, ikincisi gol olan ardışık pozisyonlar… Golden sonra yine klasik geri çekilme oyunu Marsilya’nın direkten dönen topuyla kendine getirdi, Galatasaray’ı… Ve oyun Terim’in istediği gibi oynanmaya başladı. Rakibin boşluklarına atılan toplar, şansla da olsa giren gol.

Mutlu olacağına, sahaya attıklarıyla maçı durduran taraftarı sakinleştirmek için oyundan kopan futbolcuların imdadına devre yetişti. İkinci yarı tam da Galatasaray’ın istediği gibi gitti. Attıklarından çok daha fazlasını kaçıran Terim’in öğrencileri, gruptan çıkmayı garantiye aldı. Liderlik, Lazio ile oynanacak son maça kaldı.