Paris’te gerçekleştirilen saldırıda üç PKK sempatizanının ölmesi sonrasında yaşanan şiddet ve vandallık, PKK’nın gerçek yüzünün görünmesini sağlar diye düşünenler oldu. Paris sokaklarını harabeye çeviren PKK iltisaklı güruh, Fransa’nın PKK’ya daha mesafeli durmasını sağlar zannedenler oldu. PKK’nın sadece Türkiye’de değil, bulunduğu her yerde tehlike arz eden bir örgüt olacağı kabul edilir, terörün gerçek yüzü anlaşılır, teröre güvenli liman sunan ülkeler pişman olur diye tahminler yürütenler oldu. Bir musibet bin nasihatten yeğdir diyenler, Fransa’da PKK’nın eskisi gibi rahat edemeyeceğini sandı. Ancak, değişen bir şey olmayacak gibi duruyor.

Paris’te bulunan Ahmet Kaya Kültür Merkezi’ne düzenlenen silahlı saldırıda ölen üç kişi için düzenlenen anma töreni, Paris’in hâlâ PKK eylemlerine ev sahipliği yapabildiğini gözler önüne serdi. Zira törende, ölen kişilerin PKK paçavrasına sarılı tabutları, PKK elebaşısı Öcalan’ın resmi önünde ziyarete açıldı. Fransa ve diğer Avrupa ülkelerinden binlerce kişi, sözde anma törenine katılmak üzere Paris’e geldi.

69 yaşında bir Fransız, 23 Aralık’ta Paris’teki Ahmet Kaya Kültür Merkezi’ne saldırmış ve 3 kişinin ölmesine ve 3 kişinin de yaralanmasına sebep olmuştu. PKK, her zaman yaptığı gibi bu terör eylemini Türk hükümetine mal etmeye çalıştı. Eylemin faili açık açık ırkçı olduğunu ve bilinçli bir şekilde Kürtleri hedef aldığını itiraf etmiş olsa da PKK bu terör eylemini bahane edip Türkiye’yi karalamak için iftirada bulunmaktan geri kalmadı. Bu iftiralara, ayırt etme kabiliyeti olanlar itibar etmedi ancak PKK, eli kanlı bir terör örgütü olmanın gereğini yapmadan duramadı.

Saldırı ve sonrasında yaşanan olaylar, gündeme gelen iftiralar ve ardından gelen süreç, bazı iyi bildiklerimizin teyit edilmesine de vesile oldu.

PKK’nın Avrupa’nın birçok ülkesinde uyuyan bir tehdit olduğu açıkça görüldü. Bu PKK unsurlarına kucak açanların “bana dokunmayan yılan bin yıl yaşasın” düsturuyla hareket ettiği, PKK eylemlerine izin vermek ve bu militanlara dokunmamak karşılığında terör tehdidinden uzak durmaya çalıştıkları ifşa oldu. Olur da bir sebepten, PKK’nın çıkarlarına halel getirilirse, PKK militanlarına dokunulursa, PKK’nın eylemlerine göz yumulmazsa, PKK’nın kendileri için de tehdit arz edeceği de ortaya çıktı. Zaten Avrupa’daki birçok ülkenin PKK karşısında üç maymunu oynamasının ardında, PKK’nın Avrupa ülkelerine yönelttiği “bana dokunursan senin de canını yakarım” tehdidi olduğu biliniyordu. Avrupa’da birçok ülke, Paris’in savaş alanına çevrilmesinin ardından, PKK’nın kendilerine yönelttiği tehdidin fiiliyata dönüşebileceğini bu vesileyle idrak etti.

Bu süreç, Türkiye’nin İsveç ve Finlandiya’nın NATO üyeliği için şart koştuğu terörle mücadele konusunda ne kadar haklı olduğunu da gözler önüne serdi. Türkiye’nin bu ülkelerde yaşayan PKK iltisaklı kişilerin iadesini istemekle doğru olanı yaptığı da anlaşıldı. Bu ülkelerde saklanan terör mensuplarının iadesinin makul bir talep olduğu, teröristlerin Türkiye’de yargı önüne çıkarılmasının herkesin hayrına olacağı böylelikle daha net görüldü.

PKK’nın Avrupa’da varlığını devam ettirmesinin Türkiye’nin iç meselesi olarak görülmemesi gerektiği, terörle mücadelede Türkiye’ye yardım etmenin onurlu ve mantıklı bir davranış olacağı, bundan sonra anlaşılır umarım. Unutmamak gerekir ki, terörün insanlık suçu olduğuna, kimden ve ne sebeple gelirse gelsin terörizme müsaade edilmemesi gerektiğine, bu bela ile mücadele için uluslararası iş birliği yapılmasının elzem olduğuna inanmayan herkes, terörün akıttığı her damla kanda pay sahibidir.

PKK’nın gerçek yüzünü acı bir tecrübeyle gören Fransa başta olmak üzere, PKK’ya korkusundan ya da sempatisinden dolayı engel olmayan veya olamayan her ülke artık PKK hakkında iki kere düşünmek zorunda. Bu ülkeler Türkiye’nin haklı mücadelesinde destek olarak onurlu bir duruş sergilemek ile besledikleri karganın bir gün gözlerini oyacağını bilerek korku içinde yaşayıp teröre teslim olmak arasında bir tercihle karşı karşıya. İlkini yapmak büyük ve cesur liderleri gerektirirken, Macron gibi korkak ve beceriksiz liderler ikinci akıbetle yüzleşmek durumunda kalacak. PKK terörü er geç Avrupa’nın da canını fena hâlde yakacak. ASALA’nın Orly saldırısı sonrasında yaşanan tavır değişikliği, eninde sonunda Avrupa için kaçınılmaz olacak.