Ayasofya’nın yıllar sonra ibadete açılması her Müslüman-Türk’ün milli ve manevi yüreğini ferahlandıran bir gelişme olmuştur. Fatih Sultan Mehmed’in İstanbul’u fethettikten sonra ilk cuma namazı kıldığı Ayasofya’nın bugün üzerindeki zincirlerinden kurtarılmış olması aynı zamanda Fatih Sultan Mehmed’in ruhunun şad olduğu gün olmuştur. Yıllardır “Zincirler Kırılsın, Ayasofya Açılsın” inancı ve mücadelesiyle büyüyen insanlar bugünlerde vuslatına kavuştu. Bu mücadeleyi yapan, fakat Ayasofya’nın zincirlerinin kırıldığını görmeden hayatını kaybetmiş olanların da ruhlarının huzura erdiğine emin olduğumuz tarihi günlere şahit oluyoruz. Ayasofya’nın tekrar ibadete açılması, yıllar sonra Cumhurbaşkanı Erdoğan’a nasip oldu. Cumhur İttifakı da bu konuda çok net ve tavizsiz durdu. Gerek Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın, gerekse MHP Lideri Devlet Bahçeli’nin bu süreçteki her Ayasofya açıklaması, atamız Fatih Sultan Mehmed’in mücadelesine ve mirasına yakışır olmuştur.

          Elbette, Ayasofya nasıl Türkiye için önemli ve Müslüman-Türkler tarafından İstanbul’un fethinin sembolü olarak görülüyorsa, Ayasofya aynı zamanda Batı için, Hristiyan âlemi için kaybedilmiş çok önemli bir eser olarak görülmektedir. Bugün ABD’den, Avrupa Birliği ülkelerinden, Yunanistan’dan, Rusya’dan ve birçok ülkeden gelen tepkilere baktığımızda hem Ayasofya’nın dışımızdakilerin gözündeki önemi anlaşılır, hem de Türkiye’nin Ayasofya’yı kimlere rağmen tekrar ibadete açtığı daha net görülür.

          Ayasofya’nın ibadete tekrar açılma meselesi, içimizdeki Bizanslı gibi muhalefet yapanların “Namaz kılacak yer mi yoktu da Ayasofya’yı ibadete açtınız”, “Bunca ekonomik sıkıntı varken Ayasofya’yı açmakta ne oluyor” gibi düşünceleriyle değerlendirilmeyecek kadar önemlidir. Türkiye, tapusu kendinde olan Ayasofya konusunda bağımsızlığına, egemenliğine yakışır bir karar almıştır. İstanbul’u fethederek bizlere miras bırakan Fatih Sultan Mehmed’in emanetine sahip çıkmak, Ayasofya’yı onun kullandığı hale getirmekle anlamını bulurdu. Yaşananlar bu anlam adına bir zaferdir.

          MHP Lideri Sayın Devlet Bahçeli’nin “Ayasofya Camii’nin ibadete açılmasına doğrudan tepki gösteremeyip dolaylı vasıtalarla tenkit ve telin etmek onur ve omurga sahibi hiç kimseyle, hiçbir siyasi parti temsilcisiyle bağdaşmayacaktır” cümleleriyle tarif ettiği CHP ve yancıları, Ayasofya’nın ibadete tekrar açılmasına karşı çıkmıyor görünerek, aslında karşı çıkmak adına sürekli gerekçeler üretmektedirler. CHP her yolu deniyor. Ayasofya’nın ibadete açılmasının Atatürk’e ihanet olduğunu söyleyen CHP’lilerden tutun da, konuyu “ekonomik sıkıntıdayken Ayasofya mı açılır” fikrine bağlayan CHP’lilere kadar her çeşidinden var…

          Oysa “Ayasofya değil işsizlik, ekonomik sıkıntılar asıl meselemiz olmalı” diyen CHP’liler daha bir ay önce İstanbul Büyükşehir Belediyesinin 6.5 milyon TL vererek Fatih Sultan Mehmet portresini almasına “İşte yurtseverlik budur” manşetlerini atıp adeta bayram ediyor ve bunu her yerde spotlaştırıyorlardı. Daha sonra tablonun da sahte çıktığı yazıldı, çizildi ve daha sonra konu nedense kapatıldı. Sahte tabloya milyonlarca para verirken işsizlik, ekonomik sıkıntıyı akıl edemeyenler, hem de “yurtseverlik” naraları atanlar, koskoca Ayasofya’nın ibadete açılmasını yurtseverlik ve Fatih Sultan Mehmed’in aziz hatırasına sahip çıkma olarak göremiyorlar.

          Meral Akşener’in partisi de önce Meclise Ayasofya ile ilgili önerge vermişti. Maksat algı yaratmak ve “Biz Ayasofya’nın açılması için önerge verdik ama bizim önergemizi reddettiler” ağıtı yakarak ön almak için yaptılar. Fakat bu önerge oyunundan sonra Meral Akşener’in televizyonlara çıkıp “Recep Tayyip Erdoğan, Ayasofya’yı açamazzzzzz” vurguları, ikiyüzlü ve samimiyetsiz yönlerini bir kez daha ortaya çıkarmıştır. Şimdi açılınca “Ayasofya ibadete açılsın, siyasete kapatılsın” diyor. Oysa siyaset oyunlarını önce önerge vererek ve sonra televizyon programlarına çıkıp “açamazsınnn” bahsine dökerek gösteren bizzat kendisi olmuştu.

          Bizans oyunları oynuyorlar akıllarınca… Hatırlarsanız 2018 yılının 29 Mayıs tarihinde yani İstanbul’un fethinin 565. yıl dönümünün kutlandığı gün İP’in resmi sosyal medya hesabından sadece “BİZANS” yazısı paylaşılmıştı. Dışımızdakiler ve içimizdeki Bizans ruhlular ne söylerse söylesin Ayasofya’nın ibadete açılması manevi bir güzellik, Fatih Sultan Mehmed’in mirasına yakışan davranış ve bağımsızlığımızın güzel bir duruşu olmuştur.

Bu durumu suni kavgalarla, fitnelerle, çatışmalarla kimsenin gölgelemeye hakkı yoktur.

          MHP Lideri Sayın Devlet Bahçeli’nin “Bir başka düşündürücü ve kaygılandırıcı konu ise aziz Atatürk’e saygısızlık yapıldığını iddia ve ifade etmektir. Dahası büyük hünkârımız Fatih Sultan Mehmed ile Gazi Mustafa Kemal Atatürk’ü karşı karşıya getirmek, Osmanlı hukukunun uygulanarak Cumhuriyet hukukunun askıya alındığını tehditvari bir üslupla dillendirmek soysuz bir yalandır. Atatürk bizimdir, Fatih de bizimdir. İkisi arasına nifak eken kesinlikle bizden değildir” şeklinde dikkat çektiği fitne önemlidir ve Osmanlı-Cumhuriyet çatışması yaptırmaya çalışanlar bundan vazgeçmelidir. CHP yöneticileri açıkça Osmanlı düşmanlığı yaptığı gibi, AKP’li görünerek Atatürk’e hakaret edenler ve Ayasofya önünde “Atatürk’ü Koruma Kanunu”nu kastederek “Sıra 5816’da” pankartını açanlar açıkça Türk tarihine ihanet etmekte ve fitne mikrobunu çoğaltmaktadır. Fatih Sultan Mehmed İstanbul’u fetheden büyük komutan ve devlet adamı, Atatürk ise Türkiye’yi ve İstanbul’u işgalden kurtaran büyük komutan ve devlet adamı… Bayrağımız bu topraklarda dalgalanıyorsa, ezanımız bu topraklarda yankılanıyorsa bu iki büyük komutan sayesindedir.

          Atatürk zamanı Ayasofya hangi şartlarda müze yapıldı, bu konu hâlâ muammasını koruyor. Atatürk adına Ayasofya kararnamesindeki imzanın sahte olup olmadığı bile hâlâ netleşmedi. Ama ne olursa olsun Ayasofya’yı Türkiye Cumhuriyeti’nin tapu evraklarına cami-i şerif olarak kazıyan da Mustafa Kemal Atatürk’tür. Bugün bu tapunun işlevi yerine getirilerek ibadete tekrar açılmıştır. Atası Fatih Sultan Mehmed’e ihanet ederek, İstanbul’un temsili anahtarını İngiliz komutanlara teslim edip, İngiliz bayrağına selam durup, İngiliz gemisiyle ülkeden kaçanların sevdasına kapılıp, kimsenin vatanı kurtaran Atatürk’e hakaret etme hakkı olmadığı gibi, kimsenin de Fatih Sultan Mehmed’in aziz hatırasını ve miraslarını küçük görme hakkı yoktur. Ayasofya şimdi manevi olarak daha güzel oldu. İbadetini yapmak isteyen ibadetini yapacak, bu tarihi şaheseri gezmek isteyen ise gezecek… İstanbul’u bize miras bırakan, Ayasofya gibi güzelliği bize kazandıran büyük komutan ve devlet adamı Fatih Sultan Mehmed’e selam olsun… İstanbul’u emperyalist güçlerin işgalinden kurtaran ve bugün Ayasofya’da ibadet yapmamıza vesile olan büyük komutan ve devlet adamı Atatürk’e selam olsun…

          Ayasofya’nın tekrar ibadete açılması meselesinde tüm dünyaya karşı kararlı duran Cumhurbaşkanımız Erdoğan’a selam olsun…

          Ayasofya’nın ibadete açılması konusunda tavizsiz, milliyetçi duruş sergileyen, yaptığı her açıklamayla Osmanlı ve Cumhuriyet mirasları arasında gönül köprüsü kuran MHP Lideri Devlet Bahçeli’ye selam olsun… Ayasofya şimdi daha güzel… Türk-İslam tarihi şimdi daha anlamlı… Kahpe Bizans şimdi daha çok çıldırabilir…