Avrupa’da tahıl kıtlığı beklemeli miyiz?

Cevap kesinlikle hayır! AB, mısır ve ayçiçeği dışında, tahıl ve diğer tarımsal ürünlerin en büyük üreticisidir. Üretim düzenli olarak iç talebi aşıyor ve bu da AB’yi aynı zamanda önemli bir dışsatımcı (ihracat) yapıyor. Bu nedenle, AB’nin Ukrayna ve Rusya’dan neredeyse hiç tarım ürünü dışalım (ithal) yapmamasına şaşırmamalıyız. Çünkü hiçbir tahıl türü için Ukrayna veya Rusya›dan dışalım (ithal) yapılan hacim, AB’nin üretiminin yüzde 2’sini geçmez. Ukrayna’dan Hollanda, İspanya ve Almanya’ya sadece uygun miktarlarda mısır ithal etmektedirler.

Ukrayna ve Rusya ihracatının kaybından kaynaklanan tarım ürünleri için daha yüksek fiyatlar, orta ve uzun vadede Avrupa üretimin genişlemesine yol açacaktır. Avrupa’da genişleme, halihazırda yeterince kullanılmayan arazilerin kullanılmasıyla değil, aynı zamanda Avrupa tarımsal üretiminin yeniden düzenlenmesi ve odağın bitkisel üretime kaydırılmasıyla da söz konusu olacaktır. Önümüzdeki dönemde hayvanları tahıllarla beslemenin daha yüksek maliyetleri mahsul çiftçiliğine geçişin teşvik edilmesi gibi örneklerde görülebilir.

Ülkemiz üretimi artırarak Ukrayna ve Rusya dışalımının (ithalat) çok az bir kısmını telafi etse bile hem küresel hem de ülkemizde tahıl fiyatları daha yüksek bir seviyede kalacaktır. Bunun nedeni, (işçilik maliyetlerini saymıyorum) nispeten düşük olan ve giderek düşmeye devam eden toprak kalitesinden dolayı daha yüksek üretim maliyetlerindendir.

AVRUPANIN TARLADAN ÇATALA STRATEJİSİ NE OLACAK?

Avrupa tarımı yeşil geçişe odaklanmaktadır. 2030 yılına kadar organik üretimdeki payı yüzde 8’den yüzde 25’e çıkarmayı ve o zamana kadar gübre ve ilaç kullanımını yarıya indirme hedefleniyor. Bunlar son derece iddialı hedefler! Organik üretim daha düşük çıktıya yol açtığından, küresel gıda güvenliği için Avrupa üretiminin potansiyel genişlemesi ile bu durum çelişmektedir.

Bu çelişki bizim içinde geçerli! AB’nin Ortak Araştırma Merkezi, organik olmayan üretime kıyasla organik üretim için buğday veriminde yüzde 36’lık bir düşüş olduğunu varsayıyor. Bu durumda şimdilik 20-21 milyon ton ihtiyacımız olan buğdayı nasıl üretmeyi ve üretim eksikliğini ne şekilde temin etmeyi düşünüyoruz?

NEREDEN NEREYE…

Karadeniz’in küresel gıda güvenliğindeki yükselen rolü

Karadeniz bölgesi son 25- 30 yılda bitkisel yağlar da dahil olmak üzere tahıl ve yağlı tohumların önemli bir küresel tedarikçisi olarak karşımıza çıktı. Oysaki 1990’ların başına baktığımızda, eski Sovyetler Birliği’nin dağılmasının ardından bu bölge net bir tahıl dışalımcısıydı (ithalatçı). Bugün, dünya buğday dışsatımı (ihracatı) ortalama 200 milyon ton. Bu ihracatın yaklaşık yüzde 30’u, 60 milyon tonu Rusya ve Ukrayna tarafından gerçekleştiriliyor. Ayçiçeği tohumu ihracatının yüzde 32’sine denk gelen 1 milyon 250 bin tonunu, mısır ihracatının yüzde 19’u olan 38 milyon tonunu, arpa ihracatının yüzde 31’ini oluşturan 10 milyon 500 bin tonunu Rusya ve Ukrayna gerçekleştiriyor. Rusya ve Ukrayna, buğday, arpa, ayçiçeği ve mısır dahil olmak üzere birçok önemli tahıl ve yağlı tohum için ilk beş küresel dışsatımcı (ihracatçı) arasında yer alıyor. Ukrayna aynı zamanda küresel pazarın yaklaşık yüzde 50’sini sağlayan önemli bir ayçiçeği tohumu yağı kaynağıdır.

Kuzey Afrika ve Orta Doğu, tahıl ihtiyacının yüzde 50’den fazlasını ve buğday ve arpanın büyük bir kısmını Ukrayna ve Rusya’dan dışalım (ithal) yapıyor. Bizimde içinde yer aldığımız birçok ülke, Ukrayna ve Rusya’dan gelen bu ürünlere o kadar çok bağımlı olmuşlar ki ancak savaş çıkınca kendilerine gelebildiler. Yapılan kısıtlamalar sonrası “paraları olsa dahi ürünlere sahip olamayacaklarının farkına ancak varabildiler.”

RUSYA DEVLET BAŞKANI VLADİMİR PUTİN’İN MATRUŞKASI

Yapılan hiçbir şey boşuna değil!

Ukrayna’nın doğusundaki ayrılıkçı bölgeler Donetsk ve Luhansk’ın bağımsızlığının tanınması sadece güvenlik meselesi değil! Rusya’nın güvenlik olarak gösterdiği matruşkasının içinde tarımsal üretim var! Ukrayna’nın arpa üretiminin yaklaşık yüzde 5’ini, buğday üretiminin yüzde 8’ini, ayçiçeği tohumu üretiminin yüzde 9’unu ve küçümsenmeyecek kadar da mısır payına bu bölgeler sahip. Bu iki bölge Rusya sınırındaki (eyalet) oblastların en doğusunda yer alıyor. Bu durumda Rusya, mısır ve ayçiçeği tohumu üretiminin yüzde 25-30’u, arpa üretiminin yüzde 10-15’i ve buğday üretiminin yüzde 25’inin üretildiği (eyalet) oblastlara da komşu oluyor.

ABD VE AB ‘NİN TUZU KURU OLABİLİR, AMA BİZİM DEĞİL!

Rusya’nın Ukrayna’yı işgali, küresel gıda güvenliği için çok değişken olmaya devam ediyor ve kovid-19’la zaten sıkı bir küresel pazara önemli bir belirsizlikte getiriyor. Endişe verici konu, “tedarik için Rusya ve Ukrayna’ya yüksek oranda bağımlı olan net gıda ithalatçısı ülkelerin savunmasızlığıdır.” Tarım fiyatlarının hızla artmasıyla birlikte, bazı ülkelerin ihracatı kısıtlayarak yerli üreticileri izole etme riski de var. Bu özellikle savunmasız ülkeler olmak üzere ithalatçı ülkeler üzerinde zararlı etkilere sahip olmaktadır. Bu bağlamda, hem uluslararası yasaların uygulanmasına yönelik yaptırımların hem de yerli tüketicileri korumak için kullanılan ihracat kısıtlamalarının küresel gıda güvenliğini koruyacak şekilde tasarlanması ve üçüncü taraflar üzerindeki sonuçlarının dikkatle değerlendirilmesi gerekmektedir.

İyi hafta sonları dilerim.

4 NİSAN TÜRK DÜNYASININ, TÜRK ÜLKÜCÜLERİNİN YETİM KALDIĞI GÜN OLMUŞTUR

Rahmetli Başbuğumuz, ömrünün büyük bölümünü milletimizin varoluş ve yükseliş mücadelesinin adı olan Türk Milliyetçiliği yolunda sarf etmiş, dolayısıyla, adı, Türk milliyetçiliği ile vatan sevgisi ve millet hizmeti ile özdeşleşmiştir.

Bu büyük liderin, devlet ve dava adamının ülküleri ve hedefleri doğrultusunda azim ve kararlılıkla yürüyenler olarak, ülkemizin ve insanlarımızın birlik ve dirliği için dünya durdukça mücadelemizi sürdürecek ve hep başarılı kalacağız.

Vefatının 25’inci yıl dönümünde merhum Başbuğumuz Alparslan Türkeş Bey’e, vatan ve ülkü şehitlerimize Allah’tan rahmetler diliyorum.

Başbuğum, dualarımız seninledir. Yüreklerimiz seninledir. Ruhun şad olsun, mekânın nur dolsun, cennet olsun.