Azerbaycan ile Türkiye ortak tarih ve değerlere sahip, birbirinden ayrılmaz iki ülkedir. “İki devlet, tek millet” sözü bu iki Türk devletine çok yakıştı. Azerbaycan toprakları Anadolu’yla eş zamanlı olarak Türk yurdu haline gelmiştir. Tarih boyunca yaşanan birçok zorluğa, Sovyet yönetimi çatısında geçen dönemlerine rağmen, kardeş ülke bugün de “iki devlet, tek millet” sözüne uygun bir şekilde bir Türk devleti olma özelliğini korumaktadır.

Dolayısıyla iki kardeş ülke, ekonomilerinde petrol dışı alanların kalkındırılmasına da önem vermelidir. Siyasi ilişkilerdeki yüksek seviyeyi tarım alanına da yansıtmamızın tam zamanı diye düşünüyorum.

Ülkemiz tarım alanında tecrübe, bilgi ve birikime sahiptir. Bu bilgi birikimini kardeş Azerbaycan ile paylaşarak, “İki kardeş ülke olarak güçlerimizi birleştirirsek bölgede ciddi bir tarım potansiyelimiz oluşur”. Bizler yani Türkiye ve Azerbaycan, iki kardeş bölgenin refahından daha fazla pay almalı, almalıdır, almalıyız…

Düzenlenen iş forumlarının açılış konuşmalarında değil, otellerde düzenlenen imza törenleriyle değil, tarımsal iş birliğinin geliştirilmesine dair niyet beyanlarıyla değil; sahaya inerek, bizzat uygulamaya geçilerek bölgenin refahından daha fazla pay alınabilir.

Söyler misiniz?

İmza töreni yapmakla ve niyet beyanı bildirmekle 2023’e kadar hedef koyduğumuz 15 milyar dolarlık ticaret hacmi hedefine nasıl ulaşabiliriz?

İkili ticaret hacmimiz 1,7 milyar dolar. Koyulan hedef ise 15 milyar dolar. Bu hedefin çok gerisindeyiz. Genel ticaretimiz içerisinde tarımın aldığı pay yüzde 8. Azerbaycan’ın tarımsal ithalatı 1,3 milyar dolar, Türkiye’nin tarımsal ithalatı ise 12 milyar dolar. Bir planlama dâhilinde tarımsal ticaretimize ciddi anlamda bir öncelik vermeliyiz.

Tarım sektörü, önümüzdeki yıllarda giderek daha çok önem kazanacaktır. Unutmayalım: “Gelecek tarımda”

Tarım sektörü, enerjiden sonra Azerbaycan ekonomisini yönlendiren en büyük ikinci sektör konumundadır. Azerbaycan dünyadaki 11 iklim bölgesinden 9’una sahip ve topraklarının yüzde 50’sinden fazlası tarım için elverişlidir.

İki kardeş ülke olarak tarım müşavirliği çatısı altında Ar-Ge çalışmalarına hızla geçilmelidir. Gerek Tarımsal Araştırmalar ve Politikalar Genel Müdürlüğü(TAGEM) gerekse Tarım İşletmeleri Genel Müdürlüğü(TİGEM) gibi kurum ve kuruluşları devreye sokarak aktif olarak çalışır bir mekanizma oluşturmalıyız. Azerbaycan’da yapılan çalışmalara devam edilmeli ve etki alanı genişletilmelidir. Ayrıca tarım sektöründe verimliliğin arttırılması amacıyla iki kardeş ülke çiftçilerine kolaylıklar sağlanmalı, karşılıklı menfaate dayalı ortak işletmeler kurulmalı, gerekirse vergiden muaf da tutulmalıdır. Acilen tarım sektöründe yeni projelerin hayata geçirilmesi faydalıdır, kaçınılmazdır, şarttır...

İki kardeş ülke tarımda bitkisel üretim ve bitki sağlığı, tohumculuk, tarımda modern teknolojilerin kullanımı, yetiştirme teknolojileri, hayvancılık ve hayvan sağlığı, suni tohumlama, hayvan kayıt ve kimliklendirme, kırsal kalkınma alanında ise arazi ıslahı, sularda tarımsal kirliliğin önlenmesi, tarıma yararlı toprakların iyileştirilmesi, modern sulama teknolojilerinin uygulanması, tarımsal istatistikler için veri toplama ve analiz konu başlıkları altında çalışmalar düzenleyip güçlerimizi birleştirerek bölgede ciddi anlamda bir tarım potansiyeli oluşturabiliriz.

“İki devlet, tek millet” söylemine ben kesinlikle inanıyorum. Sizler de inanın! Aynı ufka odaklanarak, saflarımızı sıklaştırarak, el ele, tam bir inanmışlık göstererek iki ülke tarımında yapılan iş birlikleri ile bölge tarımında söz sahibi olabiliriz.

Kararsızlığın, inançsızlığın, gecikmenin ve tembelliğin başarısızlığı hazırlayan unsurlar olduğunu hepimiz biliyoruz.

Anısını ve acısını yüreğimizde taşıdığımız, mensubu olmaktan iftihar ettiğimiz büyük Türk milleti olarak; verilecek bir karış toprağımızın, terk edilecek tek bir ilimizin, paylaşılacak vatanımızın, vazgeçilecek insanımızın, indirilecek bayrağımızın ve gidilecek yurdumuzun olmadığını bir an olsun aklımızdan çıkarmayarak çalışmak, üretmek ve kardeşlerimizle ekmeğimizi paylaşmak zorunluluğumuzu unutmayalım.

Türk milletine daha fazla çalışmak, daha iyisini yapmak, daha fazlasını vermek, daha güzelini sunmak ve dünyaya hükmetmek yakışır.