Tarihin sürgünler sayfasına baktığımızda bu zulme en çok uğrayanların Türkler olduğunu görmekteyiz. Ama ne yazık ki geçmişten ders çıkarmadığımız için, bu sayfalara zaman zaman yenileri eklenmiştir. Unuttuğumuz, hatırlamadığımız veya doğru okumadığımız süreçte bu gibi durumları tekrar yaşamayacağımızın güvencesini kimse veremez.

Geniş topraklara sahip olan Türk boyları düşman tarafından tehdit görüldüğü için hep aynı kaderi yaşamışlar. Diğer kardeşleri gibi sürgün yemiş bir yanımız ise Nogaylardır. Rus istilasının kurbanı olan Nogaylar toplu sürgün ve soykırıma uğramışlar. Osmanlı Devleti ve Kırım Hanlığı'na karşı kullanılma fitnelerine engel olan ve Rus İmparatorluğu'nun bu girişimlerini  boşa çıkaran Nogaylar, 1783 tarihinde Ruslar tarafından cezalandırılır…Sürgün ve soykırım. Tarihlerinde öve öve bitiremedikleri General Alaksandr Suvorov,  yüz binlerce Nogay Türkü'nü kadın, çocuk ayırmadan katletmiştir. Birilerine göre savaş dehası olan Suvorov, Nogaylara göre ‘kasap’ ve ‘katil’dir. Topraklarından kovularak farklı bölgelere giden Nogaylar dağınık ve perişan halde yaşamlarına devam etmişler.

Nogay Türkleri Kültür ve Yardımlaşma Derneği Başkan Yardımcısı ve Eski Başkanı Muharrem Yılmaz Bey'le konuyla alâkalı irtibat sağladığımızda göç zamanı ve sonrası birçok soruna değindi. M. Yılmaz:  Bizim Nogayların göç yolları ve göç tarihi anlatımı biraz sıkıntılı. Tamamen sözlü olaylara dayalı, resmi olarak kaynaklarda Osmanlı arşivlerinde belli belirsiz veya geç okunmuş birtakım kaynaklara ulaşabiliyoruz ya da büyüklerimizin anlattıkları şekilde anlamaya çalışıyoruz. Tabi bizim Türkiye’de daha çok Tuz Gölü civarında yaşayan halkımıza nereden geldiklerini soracak olursak, genel olarak Beştav civarından geldiklerini söylüyorlar.

Türkiye’ye gelen Nogaylar yerleşim yerlerinde uzun süre yaşamışlar fakat daha sonra bazı sebeplerden dolayı başka yerlere göçmüşler  veya akrabalarının yanına taşınmışlar. M. Yılmaz’a göre Nogayların taşındıkları bazı köyler sonralardan değişime uğramış.  Mesela  Osmanlı arşivlerinden Nogayların, Aktaş dediğimiz bölgeye Canköy adını verdiklerini ve altmışdan fazla ailenin buraya yerleştiği anlaşılıyor. Mezarlar ve tamgalar sayesinde o bölgelerde Nogayların olduğunu  öğreniyoruz. Aynı zamanda şu anda  bazı köyler Kürt köyü olarak biliniyor. Kaynaklardan ve mezarlardaki tamgalardan anlaşılıyor ki şu an Kürtlerin yaşadığı bazı köyler eskiden Nogay köyleriymiş.

Ali Yılmaz amcamız, babasının göç hikayesini bizlere şöyle aktardı:  Sürgün zamanı canını kurtaranlar Anadolu’ya geliyorlar. Aç susuz Anadolu’ya gelen Nogaylar yollarda acı günler yaşadılar. Osmanlı topraklarına ayak bastıktan sonra devlet Nogayların beğendikleri yerlerde yaşama ve köy kurma iznini vermiş. Köy kurup kendi geçimlerini sağlayan Nogaylar, birçok köylerin temelini atmışlar.

Türkiye’ye gelen Nogayların yerleşim yerlerinde kaldıkları çok az görülmüş. İlk yerleşim yerinde kalan Nogay sayısı oldukça az. Muharrem Bey'e göre, en çok aile yerleşen yerlerden birisi Ceyhan’dır.  ‘Ceyhan’ın kuruluşunun Nogaylar tarafından olduğu söylenmesine rağmen Ceyhan'da şu an Nogay kalmamış. Aynı şekilde köylerde  yaşayan Nogay sayısı oldukça az, tamamen başka yerlere göçmüşler. Balıkesir, Afyon, Eskişehir, Sivas, Kayseri, Tokat ve bazı illerin birçok köyleri Nogayların yerleştiği ve yaşadıkları köylerdir.

SSCB’nin çöküşünden sonra Rusya’da bulunan Nogaylarla, Türkiye’ye sığınan Nogaylar arasında köprüler sağlandı. Türkiye’de olan Nogaylar kültürlerini hiçbir engelle karşılaşmadan yaşadılar ve yaşattılar. Dernekler kurup faaliyetlerde bulundular.  Eski geleneklerini yaşatmak için şölenler yaptılar. Sabantoy, Hıdırellez, bahar şenlikleri gibi geleneksel kutlamalar düzenlediler.

Vatandan vatanlarına göç eden Nogaylar, bugün Türkiye’nin bölünmez bütünlüğü ve kültürel bir parçasıdır. Bar bolsun Nogaylar ( Var olsun Nogaylar)!