Adalet, hukuk ve eşitlik bu değil…

Demokratlık, sosyalistlik, devrimcilik, Kemalistlik veya muhafazakârlık falan değil…

Bu değil, başına buyrukluk, aykırılık ve muhaliflik…

İçinde yaşadığınız, at koşturduğunuz, hançerlemeye kalktığınız bir devlete tabisiniz!

“Seçilmiş olmak” size üstünlük sağlamaz hukukta…

Yaptığınız sadece “iktidar düşmanlığı”

“Erdoğan zayıflasın, seçime gidelim” kafası da kafa değil!

*

Ama siz açıkça söylemiştiniz zaten: Biz muhalefetiz ve her şeye hayır diyeceğiz!

Bir tek devletimiz var ve gidecek başka yerimiz yok…

Beğenseniz de beğenmeseniz de yüzde 52 ile “seçilmiş bir Cumhurbaşkanı” var…

Türk milletinin referandumla onayladığı bir “Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi” ve “yürütme organı” var…

Atanan bakana, “atanmışı tanımıyoruz, seçilmiş gelsin” diyemezsiniz…

Bu kafa, “parlamenter sistemdeyken atanan bakanları” akla getirir ve kendinizi inkâr etmeniz demektir!

İyi bakın geçmişinize:

Devlet Bakanı İlhan Öztrak, Devlet Bakanı Türkan Akyol, Devlet Bakanı Önay Alpago, Devlet Bakanı Murat Karayalçın, Devlet Bakanı Kemal Derviş, Çalışma Bakanı Ö. Atilla Sav, Dışişleri Bakanı Hasan Esat Işık, Gümrük ve Tekel Bakanı Gün Sazak, Maliye Bakanı Ziya Müezzinoğlu, Dışişleri Bakanı Haluk Bayülken, Sanayi Bakanı Mehmet Gölhan, Sosyal Güvenlik Bakanı Sadık Şide ve Dışişleri Bakanı Ahmet Davutoğlu seçilmiş mi, atanmış mıydı?

Bu afra tafranız kime beyler, bu ne ikiyüzlülük?

*

Halkın seçtiği “TBMM’nin çıkardığı kanunlar” la, devlet adına “idarenin çıkardığı yönetmelikler” var…

Uymak, uygulamak mecburiyetindesiniz! Güzünüzdeki merteği bırakıp, elâlemin samanlığında çöp aramak neyin nesi?

Millet darda, ülke zorda…

İnsanlık başına bela olmuş bir sinsi musibetle savaşırken…

Her ortamda devlet kurumlarını hırpalamak…

Bakanlık icraatlarının altında “öküz aramak”…

Başına buyruk “ayrık otu kampanyaları”na girişmek neyin nesidir?

Batsın sizin şeytanî siyasetleriniz…

Batsın sizin kahpece hesaplarınız…

Bir kere olsun ülke için birleşin, devletin yanında durun, bir kere!

Nefes aldırın, güven verin, cesaret aşılayın şu mazlum millete!

*

Siz Y-CHP’nin tabandan tavana yöneticileri…

Siz İller Bankasından kesintisiz ödenek isteyen Y-CHP’nin sözde millî iradeye saygılı belediyeleri…

Siz at gözlüklü siyasî kaygılarla at koşturan sivil toplum örgütleri…

Size diyorum, TTB, TMMOB, DİSK, KESK, Memur-Sen, Diyanet Vakfı ve deve dişi bütçeli anlı şanlı cemaat ve vakıflar…

Varlıklarınızı niye bir millî havuzda biriktirmekten kaçınıp, kendi kitlelerinize selam yollamanın derdine düştünüz?

Niyedir, kimedir bu efeliğiniz?

*

Türkiye Cumhuriyeti Cumhurbaşkanlığı şu ülkenin ve çocuklarımızın geleceği için “Biz Bize Yeteriz Türkiyem” başlatmış…

Nedendir bu kucaklaşmama, hiç olmazsa belayı savuşturana kadar devletle iş birliği yapmama hırsı? Terörle mücadele ederken OHAL’e direnirken, ne oldu da şimdi “topyekûn sokağa çıkma yasağı” istiyorsunuz?

“Devlet aklı” işbaşında, Türkiye Cumhuriyeti Devleti dimdik ayakta ve “ilim ve akılla” karşısındaki illetle savaşıyorken…

IMF’ye mahkûm olunca rahatlayacak mısınız?

Üretim bitince, stoklar tükenince, şehirler askerlere teslim edilince kına mı yakacaksınız? Söyleyin, Erdoğan düşünce milletin sizi iktidar yapacağını mı sanıyorsunuz? Bakmayın ağababalarınızın, akıl hocalarınızın, patronlarınızın, şeyhlerinizin, şıhlarınızın verdiği gaza…

Bu toprağın ekmeğini yiyip palazlanan ağalar, kaymağını sıyırıp sömüren sermayedarlar, yarın insansız ve vatansız kalacaklar! Müslüman Türk milletinin manevî cephesini hırpalamanıza izin vermeyeceğiz!

Başka Türkiye yok ve Türkiye, Türklerindir!