Başkentimiz…

Şehirlerimizin başı…

Milli mücadelemizin tacı, milli iradenin tecelligahı…

Türkiye’nin dünyaya açılan siyasi penceresi…

Mazlumların yönünü çevirdiği, Türk dünyasının yüreğine nakşettiği kent…

“Ankara ne diyecek” merakıyla beklenen, tarihe yön veren memleket…

Kıymet bilmeyen yöneticiler tarafından eskimeye mahkûm edilen, tarihi dokuları örselenen, şehri sadece taş yığınından ibaret görenlerin elinde oyuncak haline gelen Başkent…

İnsanları yoran, hayatı zorlaştıran, “soluklanmaya geldim” diyenleri nefessiz bırakan kent… 5 yıllık siyasi ömrü için yerel hizmetleri partisinin verdiği yetkiyle sınırlayan belediye başkanının tecrübesizliğine kurban giden kent…

Ankara…

Mazgalları temizlenmediği için 7 canını sele teslim eden, karla kaplı yolları kayak pistine döndüğü için Bahçelievler’deki buz pateni pisti 3 yıldır kapalı tutulan kent…

Sadece otobüs duraklarında değil, halk ekmek büfelerinin önündeki kuyruklarla da gişe rekorları kıran memleket…

“Allah’ın suyu parayla olur mu?” diye dert yakındıktan sonra her geçen gün yaptığı zamlarla su fiyatını elektrik fiyatlarıyla yarışır hale getiren başkan…

Devletten tüm ödeneklerini eksiksiz ve zamanında aldığı halde kaynaklarını hizmete dönüştürememesinin, bu basiretsizlik ve yönetim beceriksizliğin sebebi çok net aslında.

ABB Daire Başkanlarının 34’ünden 33’ünün Mansur Yavaş’ın arkadaşı olduğu gerekçesiyle atandığı İP’in Ankara adayı Cengiz Topel Yıldırım tarafından, yani içeriden birinin ağzından ifade ediliyor.

Beypazarı’ndaki mitinge Bolu’dan katılımcı taşınıyor. Ankara içindeki mitinglerinde ise 2019 öncesi sürekli “parayla adam getiriyorlar” diyerek yaptıkları eleştirileri bugün kendileri yapıyor. Bununla yetinmiyor ANFA personelini gittiği her yere kalabalık yapsın diye “zorunlu” taşıyor. Ankara’nın, cephesi reklama müsait hemen hemen tüm binalarında dev afişleri yer alıyor. Üstelik Çankaya ilçesine bağlı Tunalı Hilmi’deki afişinde CHP logosu bile bulunmuyor. Hakeza birçok küçük ölçekli afişlerinde de partisinin logosunu kullanmaktan çekiniyor.

Eskimeye yüz tutan Ankara’da kentsel dönüşüm ihtiyacını gündemine bile almıyor. Vizyonu sadece “algı” ve “reklam” üzerine çalışıyor.

Karşısındaki rakibi Cumhur İttifakının adayı Turgut Altınok olunca eskisi gibi milliyetçilik taslayamıyor ve ülkücülükten geçinemiyor. Partisinin DEM ile olan dirsek temasına, şeffaf ittifak çağrılarına kulak tıkıyor, “kent uzlaşısı” adı altında yapılan ihanete boynunu bükmesi gerekirken elini ovuşturuyor.

“Bundan sonra tüm ihaleler şeffaf yapılacak” sözünü verdiği 31 Mart 2019 tarihinden bugüne kadarki tüm ihalelerin yüzde 73’ünü doğrudan teminle, istediği kişi ya da şirkete vererek gerçekleştiriyor.

Ankaralı hayvan severlerin mustarip olduğu tam teşekküllü bir hayvan barınağını dahi 5 yıldır bekletiyor. Sokak hayvanları için mama, kısırlaştırma, barınma, tedavi ve sahiplendirilmesi gibi önemli bir konuyu kaderine terk ediyor.

Ulaşım çilesi her geçen gün artıyor. Mesai saatlerinin dışında bile trafik yoğunluğu oluşuyor. Toplu taşıma araçlarının yetersizliği bir yana bakımsızlığı bile Başkenti atıl vaziyette bırakıyor.

5 yılda sönükleşen, silikleşen Başkent tekrardan ayağa kalkmak için bir el bekliyor. Turgut Altınok belki Ankara’yı uçurmayacak ama ‘yavaşlık’tan kurtarıp hızlandıracağı birçok vaatle halkın karşına çıkıyor.

Vaatlerini gerçekleştirebilir mi?

Bunu öğrenmenin yöntemi belli. Keçiören’e gidip bu soruyu orada yaşayan halka sorduğunuzda en doğru anketi onların yaptığını göreceksiniz.