İsrail ve Hamas arasında Gazze üzerindeki ateşkesin gerçekleşmesi, masum insanların öldürülmesinin durdurulması açısından çok önemli ve sevindirici bir gelişme olmuştur. Gazzeli insanlar çok sefil, yorgun, bitkin bir halde virane olmuş evlerine geri dönmeye başladı. Hayatta kalmanın sevincini yaşarken, diğer yandan birçok yakınını kaybetmenin hüznünü yaşayan Gazzeliler gerçekten bu çağın en büyük trajedisi olmuştur. Gazzeliler onurlu duruşu ve direnişiyle kazandı ama dünya insanlığını bu soykırım karşısında kaybetmiştir. Hele o "İslam dünyası" diye tarif edilen ülkeler yok mu? Hepsi bu soykırım karşısında kardeşini, dindaşını, soydaşını yalnız ve çaresiz bırakmanın kara lekesini alnında taşıyacaktır. Onların duyarsızlığı, kayıtsızlığı ve hatta Gazzelileri hançerlemesi en büyük utancımız ve ayıbımız olmuştur.
Evet, İsrail ve Hamas arasında ateşkes olmuştur. Gazzeliler topraklarına, yıkılmış evlerine geri dönüyor. İsrail ve Hamas arasında karşılıklı esir takasları devam ediyor. Fakat İsrail, Gazzelilerin çok öldüğü, çok yaralandığı, evsiz-barksız kaldığı halde zafer çığlıkları atması, şükür nidalarında bulunması İsrail'i adeta çıldırtmakta ve İsrail bu yüzden sürekli soykırımı sürdürmek için bahane aramaktadır. İsrail'e dikkat edin, sürekli Hamas'a yönelik "gözünün üstünde kaşın var" yaklaşımındadır. Çünkü çocukların, masumların kanını dökmek, zevk için onları öldürmek İsrail'de alışkanlık yaptığı için bunu sürdürmek istemektedir. İsrail bu yüzden soykırıma "yarım kalan zevk" sapkınlığında yaklaşmaktadır.
İsrail'i yönetenler ve ordusu, insanlık duygusundan arınmış yaratıklar tarafından yönetildiği için bu sapkınlık onlara zevk gelmektedir.
Bu yüzden İsrail'e ateşkesi koruması noktasında güvenmek elbette zordur. Ateşkesin sağlanmasında etkili olduğunu düşünülen ABD Başkanı Donald Trump'ın bir buçuk milyon Filistinliyi Gazze Şeridi'nden Mısır ve Ürdün'e sürme önerisi, bu ateşkesin arkasında başka planlar var şüphesini de doğurmuştur. Bu teklif tüm Siyonistleri memnun ettiğine göre, bu durumun Filistinlilere yeni bir yaşam sağlama kılıfı altında Filistinlileri Batı Şeria'dan Ürdün'e sürerek, bir nevi artık öldürmeden topraklara konma amacı taşıdığına dair şüpheler doğurmuştur. ABD-İsrail kendi arasında böyle bir plan yapmış olabilir. Ateşkesin etkisinin tartışıldığı ve memnuniyetinin paylaşıldığı bu atmosferde Netanyahu denen yaratığın ABD Başkanı Trump’a "İsrail'in ihtiyaç duyduğu" yüksek tonajlı bombaları sağlama sözünü tuttuğu için teşekkür etmesi, geleceğe dair kaygılarını da tekrar diriltmiştir. İsrail, ABD'nin verdiği tüm silahları Gazze üzerindeki soykırımda kullanmıştır. Bundan sonra da yine masumlar üzerinde kullanırsa kim şaşırır? ABD, İsrail'e silah yardımını sürdürerek yine onun vahşet sapkınlıklarını tetiklemektedir. ABD eğer Ortadoğu bölgesinde istikrar arıyorsa, önce İsrail'i silahla beslemeyi bırakmalıdır. Trump, seçim öncesi ve sonrası Ortadoğu bölgesi için sağduyulu açıklamalar yaparken, şimdi bu "yüksek tonajlı bomba" yardımları neyin nesidir?
Trump'un bir buçuk milyon Filistinliyi Gazze Şeridi'nden Mısır ve Ürdün'e sürme önerisi ve "yüksek tonajlı bomba" yardımı, ateşkesin üzerine gölge düşürmüştür. Umarım ABD ve İsrail, şüphelendiğimiz bir şeytanlık peşinde değildir.
Gazze'nin masumları yalın ayak, aç-susuz viran olmuş evlerine dönerken, oyun içinde oyun düşünmek şeytanlık olur. İsrail zaten her türlü şeytanlığa hazır bekliyor.
