MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli, Türk siyasetinde “Göz odur ki dağın arkasını göre, akıl odur ki başa geleceği bile” atasözünü her daim hayata geçiren bir vizyoner olmuştur.
Tarih ve arşiv belgeleri buna tanıktır. MHP’nin resmi web sitesi www.mhp.org.tr’de yer alan Bahçeli’nin genel başkanlık dönemine ait açıklamaları incelendiğinde, bu vizyonun izleri açıkça görülmektedir. Türk dünyası, İran, Irak, Suriye, ABD, Avrupa Birliği, İsrail, PKK, FETÖ, Büyük Ortadoğu Projesi, Kıbrıs ve Yunanistan gibi iç ve dış politikaya dair kritik konulardaki öngörüleri, onun Türk milletinin çıkarlarını koruma kararlılığını ortaya koymaktadır. Sayın Bahçeli’nin “dağın arkasını gören, başa geleceği bilen” yaklaşımı, uyarı ve çağrılarında her zaman haklı çıkmasıyla tescillenmiştir.
Kendisine düşmanlık derecesinde muhalefet eden isimler dahi bu vizyonu kabul etmiştir. Örneğin, Ümit Özdağ, “Devlet Bahçeli, uzun yıllar MHP genel başkanlığı yaptı. Derin bir bilgi ağına sahip. Siyasette taktik ustalığıyla dikkat çeker ve söyledikleri ciddiye alınmalıdır” derken; Meral Akşener, “Devlet Bahçeli, stratejik aklın ustasıdır. Satranç oyuncusu gibi beş hamle sonrasını görür. Demokrasinin yanında durur ve Türkiye’ye faydalıysa partiye zarar verecek kararları bile alır. Asla rastgele konuşmaz” diyerek geçmişte Bahçeli’nin haklı çıkan öngörülerine vurgu yapmıştır.
Elbette bu isimlerin referansına ihtiyaç yoktur. Ancak ona düşmanlık derecesinde muhalefet edenlerin bile bu değerlendirmeyi yapması, hakikatin tescili niteliğindedir ve tarihe bir not olarak düşülmüştür.
Aynı şekilde, Cumhur İttifakı’nda “Türkiye sevdasını” omuz omuza taşıdığı Cumhurbaşkanı Erdoğan da, “Sayın Bahçeli, tecrübesi ve birikimiyle Türk milliyetçiliğinin aksakalıdır” diyerek kadirşinas bir yaklaşım sergilemiştir.
Tüm bu gelişmeler ışığında, bölgemizdeki kaos dikkate alındığında, MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli’nin öncülüğünde başlatılan “Terörsüz Türkiye” hedefine yönelik stratejilerin tam zamanında hayata geçirildiği, sağduyulu herkes tarafından kabul edilmektedir.
Bilindiği üzere, terör örgütü PKK, Türkiye, Irak, İran ve Suriye’yi hedef alan kanlı eylemleriyle uzun süredir faaliyet göstermektedir. ABD’nin, özellikle Suriye’de YPG’ye sağladığı tonlarca silahın PKK’ya ulaştığı ve İsrail’in bölgedeki kaos politikalarına destek verdiği bilinmektedir. Bu gerçekler ışığında, PKK’nın kurucu unsurları ve siyasi uzantılarına yönelik “silahları bırakma ve örgütü feshetme” çağrıları ile bu çağrıların karşılık bulması, önemli bir stratejik hamle olarak öne çıkmaktadır.
Bu çağrılar ve adımlar, hiçbir şekilde keyfekeder yapılmamıştır. Her biri, ABD ve İsrail merkezli Ortadoğu politikalarının çarklarını kırmak için titizlikle planlanmıştır. Yalnızca Türkiye değil, Irak, İran ve Suriye’nin makûs talihini değiştirme iradesini yansıtmaktadır.
Komşumuz İran’a, ABD destekli İsrail tarafından başlatılan savaş, Türkiye’nin bölgedeki mücadelesinin ve stratejik adımlarının paha biçilmez değerini bir kez daha gözler önüne sermektedir. MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli’nin, “İsrail’in siyasi ve stratejik amacı, Anadolu coğrafyasını çevrelemek ve ‘Terörsüz Türkiye’ hedefini efendileri adına baltalamaktır” şeklindeki son açıklaması, terör örgütü PKK’yı taşeron olarak kullanma hevesindeki ABD ve İsrail’in nihai amacına karşı güçlü bir dikkat çağrısıdır.
Aylardır adım adım işlenen ‘Terörsüz Türkiye’ hedefine yönelik stratejiler “dağın arkasını gören, başa geleceği bilen” içerik taşımaktadır. ‘Terörsüz Türkiye’ projesini desteklemeyen, baltalamaya çalışan kim varsa emin olun içimizdeki Siyonist ve Coni odur.
