Türkgün | Başyazı | Eskiden bir racon vardı

Eskiden bir racon vardı

Kaynak: Yıldıray Çiçek

Toplumda ruhsal bozuklukların, ahlaksızlığın, edepsizliğin, tahammülsüzlüğün ve hoşgörüsüzlüğün artmasıyla birlikte, günlük hayatta iğrenç davranışlar sergileyen insanlara sıkça rastlıyoruz. Bu kişiler; vicdan, merhamet ve ölçü gibi insani değerleri hiçe sayarak adeta yerle bir ediyorlar.

Eskiden argo tabirle “racona ters” diye nitelenen ne varsa, bugün hepsi pervasızca yaşanıyor. Argo sözlüklerinde, İtalyanca ragione kelimesinden türediği konusunda uzlaşılan “racon” sözcüğü; âdet, usul, yol, yordam, yöntem ve kural anlamlarına gelir. Ancak ne yazık ki bu kavramın temsil ettiği değerler, bugünün toplumunda giderek unutuluyor. 

Eskiden bir adamın eşi ve çocuğu yanındayken asla şiddete başvurulmaz, kötü söz söylenmezdi. İnsanlar, raconun etkisiyle öfkelerine hâkim olur; nezaket ve saygıyı elden bırakmazdı.
Peki ya şimdi? 

Şimdi tam anlamıyla bir iğrençleşme hâkim… 

Trafikte eşinin ve çocuklarının yanında küfürler savurarak saldıranlar var. 

Marketten çıkan bir adamı, eşi ve çocuklarının gözü önünde kalleşçe arkadan vuranlar var. 

Metroda bir babaya, çocuklarının önünde yumruk atanlar var. Dükkânında, çocuğu yanındayken bir babayı kurşunlayanlar var. Saymakla bitmez…

Bunun en iğrenç örneklerinden biri geçtiğimiz günlerde Kocaeli’de yaşandı. İki çocuğuyla okul yolunda yürüyen bir baba, yanlarından hızla geçen lüks cipin sürücüsünü sözlü olarak uyarıyor. Babanın tepkisinden öfkelenen sürücü ise aracıyla bir süre ilerledikten sonra geri dönüyor ve babanın yolunu kesiyor. Ardından babanın boğazını tutarak, çocuklarının gözü önünde tokat atıp onu darbediyor.

Dar bir yolda lüks aracıyla insanların canını hiçe sayarak hızla gitmesi yetmezmiş gibi, bir de evlatlarının yanında bir babaya hayvandan daha aşağı bir tavırla bu muameleyi yapmak; yapanın gerçekten insan evladı olmadığını açıkça göstermektedir.

Bu tür kişiler, hukuk sisteminde caydırıcı cezaların hayata geçirilmemesi nedeniyle benzerlerini motive ediyor. Raconu, insanlığı, merhameti ve vicdanı öldüren bu bireyler, gerçekten de toplumun mikrobu konumundadır. Bu kişiler asla karakoldan ön kapıdan girip arka kapıdan çıkmamalıdır. Caydırıcı cezalar derhal uygulanmalı ve bazı haklarının elinden alınması şarttır. Elimde imkân olsa, Türkiye sınırları içinde böyle iğrenç ve “hırt” diye tarif edilen ne kadar tip varsa –cezaevindekiler dâhil– hepsini toplayıp Gazze’de İsrail’e karşı tampon bölge oluşturmak için kullanırdım. 

Elbette hukuk böyle bir davranışa cevaz vermez; fakat Türkiye’de masumlara yapılanları görünce zaman zaman öfkem öylesine kabarıyor ki, gözümde böyle bir manzara canlanıyor. Aslında bu manzara bile bu iğrenç modellere ve hırtlara “ilk kez insanlığa hizmet etme” şansı vermektir. Masum insanlara şiddet uygulaması kolay; madem bu kadar şiddet meraklısı, pervasızlar, psikopatlar, buyursunlar Gazze’de vahşet uygulayan Siyonist askerlere karşı enerjilerini göstersinler...

Hukukun gerçek ve uygulanır yönüne dönecek olursak, toplum içinde rahatsızlık veren bu modellere caydırıcı cezalar yanında, cezaevinde ıslah edici eğitimler verilmelidir.
Eşinin ve çocuklarının yanında bir babaya saldıran, rencide eden, onuruyla oynayan kim varsa hiçbirine tolerans olmamalıdır.
Racon onların beynine kazınmalıdır.

 

Yorumlar
Yorumlar yükleniyor...
Daha fazla yorum yükle...