Geçtiğimiz hafta, FETÖ’cü bazı gazeteciler Fethullah Gülen’e gönderilen mektupların bulunduğu arşive girerek buradan yayın yaptılar. İddiaya göre, dönemin üst düzey devlet yöneticileri ve tanınmış isimleri tarafından gönderilen mektuplar bu arşivlerde yer alıyor. Yayınladıkları videoda, Fethullah Gülen’e mektup gönderen bazı kişilerin isimlerini açıkladılar.
Ben burada bir manipülasyona alet olmamak için, mektup gönderdiği iddia edilen isimleri tekrarlamak istemiyorum. Fakat Türkiye’deki devlet yöneticilerinden ve tanınmış kişilerden mektup gitmesine kim şaşırır ki?
Türk devlet kurumlarının içine bu derece sızmış bir terör örgütünün, iktidarlardan ve hükümetlerden böylesi bir ilgi görmüş olması, zaten inkar edilemeyecek bir gerçektir. 15 Temmuz darbe girişimi de, FETÖ’cülerin devlete ne derece sızdıklarının en büyük ispatıdır.
Keşke FETÖ’cü gazeteciler, gönderilen mektupların tamamını, isim ayırt etmeksizin yayınlasaydı… Ne gibi taleplerde bulunmuşlar, hangi bilgiler aktarılmış, hepsi ortaya çıksaydı.
FETÖ’nün birçok ayağı ortaya çıkarıldı; fakat siyasi ayağı, her partide var olduğu iddia edilen unsurlarla birlikte tam olarak gün yüzüne çıkarılmadı. Keşke AK Parti, CHP, MHP, Zafer, İYİ Parti, DEM, Gelecek, DEVA, BBP gibi partilerin bünyesindeki FETÖ irtibat ve iltisakları da tamamen açığa kavuşturulsaydı…
Gönderilen mektupların yanı sıra, Fethullah Gülen’i Pensilvanya’da ziyarete gelmiş olanların kamera görüntüleri de yayınlansa, belki bu vesileyle kripto FETÖ’cüler de deşifre olur ve rol yapan birçok kişinin maskesi düşer.
“Terörsüz Türkiye” süreci, elbette PKK’nın yanında FETÖ ve diğer terör örgütlerini de kapsamaktadır. Hepsinin ortadan kaldırılması, Türkiye’nin huzuru, güveni ve geleceğinin istikrarı açısından büyük önem taşır.
FETÖ’ye yönelik hâlâ devam eden operasyonlar, hücresel alanda kripto yoğunluğunu göstermektedir. Bu nedenle derin bağlantılara ulaşmak kritik önemdedir. FETÖ içinde, Fethullah Gülen sonrası güç ve miras kavgası, ikilikleri ve bölünmeleri güçlendirmektedir. Bu atmosfer, birçok itirafın ortaya çıkmasını da kaçınılmaz kılar.
Birçok yaşanmış olay, böyle güç kavgaları sırasında içeriden yayınlanan belgelerle gün yüzüne çıkmaz mı? Siyasi partilerde, çeşitli kurumlarda ve medyada benzer durumlara şahit olmadık mı?
FETÖ içindeki böyle bir kavganın, Türkiye’den gidenlere ait kamera görüntülerini, mektupları ve kumpasların iç yüzünü ortaya çıkarmasını temenni ediyorum. Hatırlayın, teröristbaşı Fethullah Gülen’in öz yeğeni Ebuseleme Gülen, Pensilvanya’daki terör evinden yayınladığı görüntüler, belgeler ve iddialarla FETÖ içinde büyük bir çalkantı yaratmıştı. Bu çalkantı, çeşitli itirafların gelmesine ve FETÖ içindeki kavgaların tetiklenmesine yol açmıştı.
Fethullah Gülen’in arşivindeki mektupların, FETÖ’cü bazı gazeteciler tarafından “Bu isimlerin Fethullah Gülen’e gönderdiği mektuplar elimizde” şeklinde sunulması, belki bir kavganın ürünü, belki de “elimizde kozlar var” denilerek şantaj unsuru olarak kullanılmaktadır. Bu tür propagandaların amacı elbette bilinmiyor.
Ama ne olursa olsun, siyasetçi, asker, bürokrat, sanatçı, iş insanı, sporcu, yazar veya akademisyen kim olursa olsun, onların gönderdiği mektupların içeriğini okumak ülke istihbaratı açısından çok önemlidir. Gizli düşman her zaman için tehlikedir. Nihayetinde FETÖ’de ABD’nin kullandığı bir terör örgütüdür.
Türkiye’de her türlü terör örgütünün kökü kurutulmalıdır. “Terörsüz Türkiye” hedefi tam olarak da budur.
