Sosyal medya, gerçekten de dibi karanlık bir kuyu…
Hele ki art niyetli ellerdeyse, tam anlamıyla kontrolsüz bir silaha dönüşüyor. Sahte bir hesap aç… yahut onlarcasını.
Sonra sabahtan akşama kadar hedef seçtiğin kişi ya da kuruma iftira at, yalan söyle, algı oluştur. Ne vicdan var, ne denetim, ne sorumluluk…
Elbette şu şekilde bazı yasal düzenlemeler yapıldı: “Sosyal medyada, halk arasında endişe, korku veya panik yaratmak saikiyle; ülkenin iç ve dış güvenliği, kamu düzeni ve genel sağlığı ile ilgili gerçeğe aykırı bir bilgiyi, kamu barışını bozmaya elverişli şekilde alenen yayan kimse, 1 yıldan 3 yıla kadar hapis cezasıyla cezalandırılır. Eğer bu suç gerçek kimlik gizlenerek ya da bir örgütün faaliyeti çerçevesinde işlenirse, ceza yarı oranında artırılır.” Ancak bu yasaların caydırıcılığı hâlâ tartışmalı.
Gerçek anlamda değişen bir şey oldu mu?
Aynı düzen devam ediyor.
Cumhur İttifakı, bu sorunu kalıcı biçimde çözmek adına defalarca makul bir teklifte bulundu: "Sosyal medyada T.C. kimlik numarasıyla giriş zorunluluğu getirilsin. Böylece itibar suikastlarının, yalanların, iftiraların ve dijital saldırıların önü alınsın."
Ama özellikle sosyal medyayı en çirkef şekilde kullanan, rakiplerini bu mecralarda hedef tahtasına oturtan muhalefet, bu teklife en sert biçimde karşı çıktı. Neden mi?
Çünkü bu düzenleme işlerine gelmedi.
Muhalefet partileri, sosyal medya konusunda adeta “birleşik cephe” gibi hareket ediyor.
Üstelik FETÖ’nün Cumhur İttifakı’na karşı saldırılarında en aktif kullandığı alan da yine burası. Ancak muhalefet, bu gerçeği yok sayarak her düzenleme girişimini hemen “özgürlük kısıtlaması” etiketiyle karalıyor.
Oysa mesele özgürlük değil; mesele sorumluluk, etik ve hukuki denetimdir.
Mesele toplumun huzurudur. Geçtiğimiz günlerde CHP-İYİ Parti eski Milletvekili Aytun Çıray’ın “Yıllardır AK Parti'yi en ağır şekilde eleştiriyorum. Sizi temin ederim ki CHP adına yazdığını ifade eden troller gibi saldırgan, saygısız, küfürbazlarını görmedim.” Şeklindeki sözleri, kendi kazdıkları kuyuya düşmenin feryatları olarak yansıdı.
Bu itirafı görünce, tüm bu hatırlatmaları yapmak zaruri hâle geldi. Bugün sosyal medya silahı kendilerine dönünce feryat ediyorlar. Oysa Aytun Çıray’ın mensubu olduğu her iki parti de sosyal medya düzenlemelerine, “özgürlük” bahanesiyle karşı çıkmıştı. Sosyal medyada en organize ve çirkef ekip muhalefettir. CHP merkezli muhalefet diğer kuyruklarını da organize ederek tek merkezden yönlendirmektedir.
Dikkat edin kimi hedef seçiyor, hangi konuyu belirliyorlarsa hepsi de aynı duruşu sergiliyor. CHP, FETÖ, Zafer, İP, TİP ve diğerleri bakın hepsi birbirine uyum içinde sosyal medyayı kullanıyor.
Fakat bunlarda öyle bir ruh hali var ki, kendi saplantı ve takıntılarına uyum sağlayamayan kendi bünyesindekilere bile anında itibarsızlaştırma, iftira saldırılarını başlatıyorlar. Kendi besledikleri sosyal medya trolleri şimdi CHP içinde birbirine karşı savaş başlatmıştır.
CHP’deki gelişmeler hakkında yorumlar yapan Aytun Çıray’ın feryatları şimdi onun içindir. Sosyal medyada bir düzenleme ve uygulanan caydırıcı cezalar şarttır. Hiç kimse hedef seçtiklerini sahte hesaplarla itibar suikastine uğratmasın. Herkes gerçek kimliğiyle yazsın… Bakalım o zaman bu çirkefliklerin sosyal medyadaki oranı ne olacak?
