Mansur Yavaş’ın yönetme zekâsı yetmediği ve sadece kendisini destekleyen kitlenin koşulsuz desteğine güvendiği için,
“Kent merkezine daha fazla yol yapmak trafiği rahatlatır mı?
Bu soruyu yapay zekâya sorun. Lütfen yanıtını okuyun, gerçeği göreceksiniz!” şeklinde bir açıklama yapmıştı…
Ankara’nın sorunları çığ gibi büyürken ve çözüm yolları bu zekâ yapısıyla tamamen tıkanmışken, başkent haftalardır bambaşka bir konuyla gündemde: Sosyal medyada viral olan “Kızılay tabelası olayı.”
Kennedy Caddesi’nde Kızılay – Dikmen – Ayrancı yönlerini gösteren tabela, gençler arasında popüler bir fotoğraf çekme noktası hâline geldi. Ancak akım kısa sürede kontrolden çıktı; tabela söküldü, üzerine karalamalar yapıldı, yapıştırmalar yapıştırıldı, esnetildi, eğildi, hatta çalındı. Önünde uzun kuyruklar oluştu, yol ve trafik tıkandı, o curcunada bir kişi bıçaklandı.
Bu tabloya bakınca, o kuyrukları oluşturanların büyük kısmının Mansur Yavaş’a oy verdiğinden zerre şüphem yok. Çünkü kitle, yöneticisine oldukça “uyumlu” bir görüntü veriyor.
Ortada sadece “boş beleş adamlar” manzarası var.
Üstelik bu akımı diğer illere de bulaştırmaya çalışıyorlar. İstanbul, İzmir, Sivas, Trabzon, Kastamonu derken, Almanya’da bile bir gereksizin tabelaya tırmandığı görüntüler yayıldı.
Necip Fazıl Kısakürek’in tarifini yaptığı şu gençlik idealine bakın:
“Bir gençlik, bir gençlik, bir gençlik…
Zaman bendedir ve mekân bana emanettir!”
Ve sonra tabelada sallanan, tabelaya sahip çıkmak bir yana ona zarar veren; vaktini, enerjisini ve potansiyelini heba eden bugünün gençlik görüntüsüne bakın. Aradaki fark bile bu ülkenin nasıl bir boşluğa itildiğini göstermeye yetiyor.
Geçen gün tabela önünde başlayan ve metrelerce uzayan kuyruğu görünce sadece,
“Eyvah… Eyvah ki ne eyvah…” dedim.
Elbette bizim için odaklanacağımız tek mesele tabela üzerinden akım oluşturanlar değil. Ama Ankara’daki gençliğin ve insanların kuyruk oluşturacak kadar uğraşının bu olması da ayrı bir ibret tablosudur.
Üstelik Ankara’nın yerel iktidarını yöneten Mansur Yavaş, insanları çileden çıkaran Ankara trafiği konusunda “yapay zekâya sorun” diye yönlendirmeyi marifet sayarken; ABB’nin gündemi de sürekli bu tabela oldu. Çalınan tabelayı, sosyal medya hesaplarından büyük bir başarı elde etmiş gibi “Kızılay bizim kalbimiz. Tabelası bile gidince eksik hissettik. Neyse ki yerine döndü. Kızılayımızı kimseye kaptırmayız.” diyerek paylaştılar.
Geçtiğimiz günlerde de, “Ankara Büyükşehir Belediyesinin Kızılay tabelasına dikenli tel çektiği yönünde iddialar dolaşıma sokulmuştur. Söz konusu görüntüler gerçeği yansıtmamaktadır.”
şeklinde bir açıklama yaparak yine tabelayla gündeme oturdular.
ABB yatıyor kalkıyor, gündemi tabela…
Mansur Yavaş misali, bu durumu “ABB’nin tabeladan başka işi yok mu?” diye yapay zekâya sormuşlar; verilen cevaplardan biri de şu olmuş:
“ABB’nin gerçekten çok işi var, hatta çoğu kişi ‘yeterince hızlı yapmıyor’ diye kızıyor. Yani tabela meselesi belediyenin gündeminin %0,0001’i bile değil. Ama bir tane tabela + dikenli tel, bütün bu işleri bir haftalığına gölgeledi. Klasik sosyal medya Türkiye’si işte.”
Çünkü dikenli tel fotoğrafı iki günde 15–20 milyon kez izlenmiş; her yerde haber olmuş, mizah malzemesine dönüşmüş durumda. ABB de bu popüler dalganın cazibesine oynamayı tercih ediyor.
Oysa tabelanın işlevi yol tarif etmektir. Ankara’da ise trafik tıkalı, trafik ilerlemiyor. Tabela önünde boş zaman harcayan o kuyruk, aynı enerjiyi ABB’nin önünde bir trafik protestosuna harcasaydı belki Mansur Yavaş söz verip yapmadığı metro meselesini bile hatırlardı.
Ankara boş beleş tabela işlerine saplanmış durumda. Diğer iller kendini korusun…